Bütün Türk Milletini milliyetçilerini, halkçılarını, sosyalistlerini,
devrimimizin programı olan, Namık Kemallerden Mustafa Kemallere büyük devrimci
tecrübeler içinde sınanmış, denenmiş Altı Ok programında bütün milletimizi
birleşmeye çağırıyoruz. İşte bu programla yürüyoruz.
Arslanlı Yol'da yürüyoruz. Çelenk koymak için değil, devrim yapmak için,
hükümet olmak için yürüyoruz.
Soma, yatağan işçileri, Zonguldağın kömürcüsüyle, Germencik köylüsüyle,
Trabzon'un köylüsüyle, Fırtına Deresi ile, nehirlerimizle, ırmaklarımız ve
derelerimizle, hayvanlarımızla geleceğe doğru hükümet olmak için yürüyoruz.
Bu yürüyüşe bütün Cumhuriyet öncülerimizi çağırıyoruz.
Sayın Birgül Ayman Güler'i bu yürüyüşe çağırıyoruz. Sayın Süheyl Batum'u
bu yürüyüşe çağırıyoruz.
Biraz önce bana telefondan bildiri göndermiş olan, bu Kurultayı kutlayan
Sayın Emine Ülker Tarhan'ı Vatan'a çağırıyoruz. Anadolu Trakya değil, Vatan'a
çağırıyoruz.
Yaparız arkadaşlar. 2 yüzyıla 4 devrim sığdırmış, emperyalizme karşı
eğilmemiş, bükülmemiş bu büyük Türk Milletiyle yaparız.
Hedefe kilitleniyoruz. Hedefimiz Kemalist Devrim'i tamamlamak, bağımsız,
başı dik, Ankara Kalesi gibi dimdik duran Türkiye'yi kurmak. Üreten, birleşen
Türkiye'yi kurmak.
Feda olsun diyoruz.
“Feda olsun”: Namık Kemallerden, İttihat Terakki'nin devrimcilerinden,
hürriyet kahramanlarından, Talat Paşalardan, Mustafa Kemallerden bizae kalan en
büyük namus, en büyük ahlak, en büyük kültür.
Biz Vatan Partisi'nde birleşiyoruz.
Vatan Partisi, Namık Kemaller tarafından Belgrad ormanlarında
kurulmuştur.
Vatan Partisi, Tıbbiye'nin bodrumlarında hürriyet kahramanları tarafından
kurulmuştur.
Vatan Partisi, 4 Eylül 1919 günü Atatürk ve arkadaşları tarafından
Sivas'ta kurulmuştur. Sivas'ta kurulan partinin ben şu gün birinci üyesiyim.
Herkesi üye olmaya çağırıyorum.
*********
Konuşmanın 5 dakikalık bu bölümünü aşağıdaki bağlantının 20:15 - 25:30
dakikaları arasında izleyebilirsiniz:
*********
arşiv:
Bandırma Vapuru ile
pazarlık yapmıyoruz
Özgecanları alevlerden
kurtarmaya geliyoruz
*********
Perinçek ilk baskısı Ocak 1976 yılında basılan kitabında, birbirinden çirkin ithamlarda bulunuyor. İşte Doğu Perinçek’in yazdığı Kıbrıs Meselesi isimli kitaptan bazı bölümleri yorumsuz aktarıyorum:
YanıtlaSilAskeri müdahale(Barış Harekatını kastediyor) Esas Olarak ABD işbirlikçisi Büyük Burjuvazinin Eseridir’
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.12
“Ne olmuştur? Birinci barış harekatından sonra Türkiye’de iktidar değişikliği mi olmuştur? On beş gün arayla yapılan birinci ve ikinci askeri harekatları ayrı sınıflar ve başka askeri güçler mi yapmıştır? Kaldı ki askeri müdahale ve işgal, her halukarda ve kim yaparsa yapsın, emperyalist ve gerici bir karekter taşır.”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.24
“Türk Ordusu, Rum toplumuna ‘özgürlük götürmedi, tam tersine Rum toplumu içindeki özgürlük düşmanı güçlerle işbirliği yaptı.”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.53
“Bu şartlar altında Türkiye devrimcilerine, yurdunu seven ve emperyalist savaşa karşı olan herkese önemli görevler düşmektedir. İşgalci siyasete ve şovenizme karşı mücadaleyi cesaretle güçlendirmeliyiz. Türkiye hakim sınıflarının, Kıbrıs’a barış ve özgürlük götürmek perdesi altında yaptıkları NATO jandarmalığını bütün halka açıklamalıyız.”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.87
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek KKTC Eski Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş için de kitabında şunları yazmış:
“Nitekim, Türkiye halkının sömürülmesine bekçilik eden devlet, Kıbrıs’ın halkının mallarının talan edilmesine de bekçilik etmektedir. Nasıl Türkiye’deki sömürü, emperyalistlerin ve onların bir avuç işbirlikçisinin kasalarını dolduruyorsa, Kıbrıs’taki durum da hiç farklı değildir. Rauf Denktaş gibi emperyalist işbirlikçisi faşistlerin baskısı altındaki Kıbrıs’ın Türk emekçileri üzerindeki sömürü de devam etmektedir.” Kıbrıs Meselesi Kitabı syf 66
“Rauf Denktaş ve çevresinin istifçilik ve vurgunculuğu herkes tarafından görülmektedir.”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.66
“Türkiye, Kıbrıs’ta Denktaş faşistlerini desteklekemeye de son vermeliydi. Böyle bir tutum, Kıbrıs halkları arasında düşmanlık körükleyen faşistlere ağır darbe indirir ve halkların birliğine hizmet ederdi.”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.76İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek yine aynı kitapta, Kıbrıslı Türkleri Rumların zulümünden kurtarmak için yapılan “Barış Harekatını” Hitler’in saldırılarıyla irtibatlandırıyor.
“Hitler de, bütün emperyalistler gibi, saldırı savaşlarını yürütürken ‘barış’ kelimesini dilinden düşürmüyordu. Çekoslavakya’ya saldırmadan önce yapılan son Nazi Partisi kongresinin adı ‘barış kongresi’ idi. Hitler’in orduları, Çekoslavakya’yı işgal ederken, bu harekat bütün dünyaya bir ‘barış harekatı’ olarak ilan ediliyordu. s.26
“Bugün Kıbrıs Cumhuriyeti’nin topraklarının önemli bir kısmını işgal eden ve Kıbrıs’ın bağımsızlığı’nı yok eden Türkiye hakim sınıflarının tutumu da farklı değildir. Kıbrıs’ı sonuç olarak bir NATO üssü haline getiren askeri müdahaleye ‘barış harekatı’ adı verilmiş, kendi ülkesinde faşizm uygulayan ve özgürlüğün baş düşmanı olan Türkiye hakim sınıfları, Doğu Akdeniz bölgesinde birden bire ‘özgürlük ve demokrasi’ savunucusu kesilmiştir. Geniş emekçi yığınlar bu suretle aldatılmış, sırtını ABD emperyalistlerine dayayan Osmanlı fetih siyaseti, ‘Kıbrıs’ın bağımsızlığını korumak’ perdesi altında yürütülmüş ve halkımıza ‘yurtsever’ bir politika olarak gösterilmiştir.”
YanıtlaSilKıbrıs Meselesi Kitabı s.27
“Türk işgalinin devam etmesi, Yunan askerlerinin adada kalmasına da sebeb olmakta, yeni katliam ve cinayetler için gerekli ortam yaşatılmaktadır. Katliamların esas sorumlusu, Kıbrıs’ta yangınlar çıkaran iki süper devletle birlikte adadaki yabancı askerlerdir.” Kıbrıs Meselesi Kitabı s.31-32
“Türkiye, bu konuda da devrimci tutumun tam tersini uygulamış, anti emperyalist bir tavır alıp Kıbrıs halklarıyla birleşeceği yerde, ABD emperyalistleriyle birleşip Kıbrıs Cumhuriyetinin üzerine çullanmış ve Kıbrıs’taki ABD tahakkümüne jandarmalık etmiştir.”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.76-77
“Türkiye, küçük bir ülkeyi silah zoruyla işgal etmekle, bütün dünyada haksız bir duruma düşürülmüştür.”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.85
Perinçek o dönemde Türk Basınının Rumlara karşı tutumundan da şikayetçi:“Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili tezleri ve çözüm teklifleri, tamamen düşmanlığı devam ettirmek temeli üzerine kurulmuştur. Türkiye’deki burjuva basını, bütün gücüyle Yunan düşmanlığı kampanyası açmıştır. Rum halkını aşağılayan ırkçı yayınlar her tarafı kaplamıştır.” Kıbrıs Meselesi Kitabı s.31
“Türk Ordusu, Rum toplumuna ‘özgürlük götürmedi, tam tersine Rum toplumu içindeki özgürlük düşmanı güçlerle işbirliği yaptı.” Kıbrıs Meselesi Kitabı s.53
Perinçek’in Barış Harekatı ile ilgili “Kıbrıs Meselesi” isimli kitabında yeralan diğer görüşlerinden bazıları ise şöyle:
Doğu Perinçek:“Bugün Kıbrıs’ta durum nedir? Yabancı ülkelerin askeri müdahale ve işgalleri sonucunda Kıbrıs’ın bağımsızlığı yok edilmiştir.Kıbrıs topraklarının neredeyse yarıya yakını Türkiye’nin işgali altındadır.Kıbrıs bugün Türkiye’nin altmış sekizinci vilayeti durumundadır. Hakim sınıflar, Kıbrıs’ın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü dillerinden düşürmemektedirler, fakat gerçekte Türkiye, Kıbrıs’ın en önemli kesimini fiilen ilhak etmiştir ve geri kalan bölgede ise, zayıf bir Kıbrıs Rum devletinin kurulması taraftarıdır. Türkiye, Kıbrıs’ın öyle bir şekilde ‘taksim edilmesini istemektedir ki, yarısı Türkiye’nin olsun, diğer yarısı ise Yunanistan’ın olmasın!”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.33
“Kıbrıs’ın bir bölümü silah zoruyla Türkiye’ye ilhak edilmiştir. Kıbrıs’ın kendi kaderini tayin hakkı açıkça ayaklar altına alınmıştır. Unutmamak gerekir ki, Kıbrıs’ta yaşayan bir de Rum topluluğu vardır. Ve bunlar, Kıbrıs nüfusunun yüzde seksenini oluşturmaktadır. Bunu hatırlamak, özellikle Türkiye emekçilerinin ve bütün halkımızın menfaatleri açısından önemlidir. Çünkü eğer bir devlet, başka bir ülke halkını eziyor ve onun kaderine silahla müdahale ediyorsa, kendi ülkesinin halklarını da eziyor demektir.” Kıbrıs Meselesi Kitabı s.90
“Her müdahale gibi, Türkiye’nin silahlı müdahalesi de gerici bir karaktere sahipti ve bu gerçek çok kısa zamanda ortaya çıkmıştır. Türkiye, hangi bahaneyi ileri sürerse sürsün, Kıbrıs’a karşı silahlı bir saldırı ve müdahalede bulunmuştur ve bugün de askerlerini Kıbrıs’tan çekmemekle müdahaleci tutumunda ısrar etmektedir. Hiçbir silahlı müdahale, oportünistlerin iddia ettikleri gibi, ‘bağımsızlıkçı’ veya ‘özgürlükçü’ bir amaç taşımaz. Silahlı müdahale ve saldırı, daima emperyalist ve istilacı bir karakter taşır.”
Kıbrıs Meselesi Kitabı s.48