Soma'da 300 işçiyi öldüren
şirket gibi, Mecidiyeköy'de 10 işçiyi öldüren şirket de AK dinci.
Torunlar şirketinin sahibi
Aziz Torun, Tayyip'in imam hatip okulundan arkadaşı.
Tayyip Bey'in tayfasından
yani. Sana din satıyor, karşılığında oyları ve paraları lüpletiyor, işçileri de
öldürüyor.
AKP iktidarı döneminde Allah
ona "Yürü ya kulum" dedi.
En büyük lüpletisi 2012'de
355 milyon TL gibi komik bir paraya aldığı Paşabahçe Tekel Fabrikası'nın
arazisi.
Aziz Torun... AKP döneminde
varlığına varlık kattı. Yılın ilk 6 ayında net karını yüzde 950 arttırdı.
Denetimler es geçildi. İş güvenliği hiçe sayıldı. AKP'nin yandaş aşkı, 10
işçinin daha ölümüne neden oldu.
AKP Bakanı Ömer Dinçer,
Zonguldak maden işçileri için "Güzel öldüler" demişti. http://www.youtube.com/watch?v=WDPLRvZ_UoY
Tayyip de ondan aşağı
kalmadı, "Ölmek madencinin kaderinde var" deyiverdi. http://video.rotahaber.com/detay.asp?kat=16547
Soma işçileri için de,
"İş kazası bu işin fıtratında var" dedi. http://videonuz.ensonhaber.com/izle/erdogan-is-kazasi-bu-isin-fitratinda-var
Tekniğin gelişmemiş olduğu
eski tarihlerdeki ölümlü maden kazalarını saydı, milleti aptal yerine koydu,
her zamanki gibi.
Aziz Torun aynı makamdan
şakıdı: "Bu tip kazaların olduğu sektörel vaka"
İşçi asansörünün bozuk
olduğu, işçilerin yük asansörü ile taşındığı, son zamanlarda raydan çıktığı,
imdat düğmesine basılıp kenarlara çarptırılarak durdurulduğu halde işçileri bu
bozuk asansörle taşımanın cinayet olduğu "Sektörel vaka" söylemi ile
gözardı ediliyordu. Müslüman (!) bir şirketin para kazanması için işçilerin can
vermesi gayet doğaldı.
Özel şirketlerin daha fazla
kar hırsı ile iş güvenliği için para harcamaktan kaçınması ölümlü kazalara yol
açmakta. Ancak bu olgu, işin görünür yanı. Böyle kazalardan sonra sadece
"kar hırsı"nı sorumlu ilan etmek, esas sorumluyu gizlemeye yarıyor.
Doğu Perinçek,
"Asansördeki kaderimiz" başlıklı yazısında, konuyu ayrıntılı olarak
inceliyor.
Özel karın temeli özel
mülkiyettir. Özel mülkiyet devam ettiği sürece, özel kar hırsı var olacaktır.
Ancak, Türkiye'nin önündeki aşamada özel mülkiyetin kaldırılması programı yok.
Evet, özelleştirilmiş olan KİT'ler, madenler tekrar kamulaştırılacak, ama, özel
kar ekonomisi de, kamu ekonomisi ile uyum içinde işleyecek. Tarihsel işlevini
henüz tamamlamamış olan özel mülkiyeti kaldırma isteği gerçekçi değildir.
Ancak, özel çıkar, kamu
çıkarına aykırı olamaz. İşçinin canı, özel çıkara feda edilemez. Hükümet, özel
şirketlerin iş güvenliğini sağlamasından sorumludur. İşte, önümüzdeki devrimci
aşamaya, Kemalist Devrim'i tamamlama aşamasına geçmeden önce de, bugünkü gerici
hükümetlerden bu sorumluluğu üstlenmelerini talep etmeliyiz. Sağ kalan
işçilerin "nerede devlet, nerede hükümet" diye feryat etmeleri, esas
sorumluyu doğru teşhis ettiklerini gösteriyor. Esas sorumlu, gereken iş
güvenliği yasalarını çıkarmayan, işyerlerini denetlemeyen devlet ve hükümettir.
İş cinayetlerinden "kar
hırsı"nı sorumlu tutmak, topu taca atmaktır. Hükümet tarafından
denetlenmeyen özel girişim, kendi isteği ile iş güvenliği sağlamayı daima göz
ardı edecektir.
AKP Hükümetinin 2012 yılında
çıkardığı 6331 Sayılı Yasa, işyerinde güvenlik sorumluluğunu teknik adamların
üzerine yıktı. Hükümetin ve sermaye sahibinin güvenliği bu şekilde sağlandı,
her türlü sorumluluktan kurtuldular. Burada amaç sermayenin kuralsız
büyümesidir. Kurallardan kurtulmasıdır. Burada anahtar kavram, kuralsızlıktır,
özel kar hırsı değildir.
Dolayısıyla, özel kar hırsını
değil, sermayeyi hiç bir kurala bağlı olmaksızın çalışmakta serbest bırakan, iş
güvenliği sorumluluğunu üzerine almaktan kaçınan AKP Hükümetini suçlamalıyız.
Talebimiz sermaye sahibinin
işyerinde can güvenliğini sağlayacak tedbirleri almaktan sorumlu tutulması,
devletin de bu konuda işyerini denetlemesi için gereken yasaların çıkarılması
olmalıdır.
Ayrıntılı bilgi için
bakınız:
Doğu
Perinçek,
"Asansördeki kaderimiz", Aydınlık, 8 Eylül
2014
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder