8 Eylül 2014 Pazartesi

AK dinci iktidarın işçi katliamı

Soma'da 300 işçiyi öldüren şirket gibi, Mecidiyeköy'de 10 işçiyi öldüren şirket de AK dinci.
Torunlar şirketinin sahibi Aziz Torun, Tayyip'in imam hatip okulundan arkadaşı.
Tayyip Bey'in tayfasından yani. Sana din satıyor, karşılığında oyları ve paraları lüpletiyor, işçileri de öldürüyor.
AKP iktidarı döneminde Allah ona "Yürü ya kulum" dedi.
En büyük lüpletisi 2012'de 355 milyon TL gibi komik bir paraya aldığı Paşabahçe Tekel Fabrikası'nın arazisi.

Aziz Torun... AKP döneminde varlığına varlık kattı. Yılın ilk 6 ayında net karını yüzde 950 arttırdı. Denetimler es geçildi. İş güvenliği hiçe sayıldı. AKP'nin yandaş aşkı, 10 işçinin daha ölümüne neden oldu.

AKP Bakanı Ömer Dinçer, Zonguldak maden işçileri için "Güzel öldüler" demişti. http://www.youtube.com/watch?v=WDPLRvZ_UoY
Tayyip de ondan aşağı kalmadı, "Ölmek madencinin kaderinde var" deyiverdi. http://video.rotahaber.com/detay.asp?kat=16547
Soma işçileri için de, "İş kazası bu işin fıtratında var" dedi. http://videonuz.ensonhaber.com/izle/erdogan-is-kazasi-bu-isin-fitratinda-var
Tekniğin gelişmemiş olduğu eski tarihlerdeki ölümlü maden kazalarını saydı, milleti aptal yerine koydu, her zamanki gibi.
Aziz Torun aynı makamdan şakıdı: "Bu tip kazaların olduğu sektörel vaka"

İşçi asansörünün bozuk olduğu, işçilerin yük asansörü ile taşındığı, son zamanlarda raydan çıktığı, imdat düğmesine basılıp kenarlara çarptırılarak durdurulduğu halde işçileri bu bozuk asansörle taşımanın cinayet olduğu "Sektörel vaka" söylemi ile gözardı ediliyordu. Müslüman (!) bir şirketin para kazanması için işçilerin can vermesi gayet doğaldı.



Özel şirketlerin daha fazla kar hırsı ile iş güvenliği için para harcamaktan kaçınması ölümlü kazalara yol açmakta. Ancak bu olgu, işin görünür yanı. Böyle kazalardan sonra sadece "kar hırsı"nı sorumlu ilan etmek, esas sorumluyu gizlemeye yarıyor.
Doğu Perinçek, "Asansördeki kaderimiz" başlıklı yazısında, konuyu ayrıntılı olarak inceliyor.

Özel karın temeli özel mülkiyettir. Özel mülkiyet devam ettiği sürece, özel kar hırsı var olacaktır. Ancak, Türkiye'nin önündeki aşamada özel mülkiyetin kaldırılması programı yok. Evet, özelleştirilmiş olan KİT'ler, madenler tekrar kamulaştırılacak, ama, özel kar ekonomisi de, kamu ekonomisi ile uyum içinde işleyecek. Tarihsel işlevini henüz tamamlamamış olan özel mülkiyeti kaldırma isteği gerçekçi değildir.

Ancak, özel çıkar, kamu çıkarına aykırı olamaz. İşçinin canı, özel çıkara feda edilemez. Hükümet, özel şirketlerin iş güvenliğini sağlamasından sorumludur. İşte, önümüzdeki devrimci aşamaya, Kemalist Devrim'i tamamlama aşamasına geçmeden önce de, bugünkü gerici hükümetlerden bu sorumluluğu üstlenmelerini talep etmeliyiz. Sağ kalan işçilerin "nerede devlet, nerede hükümet" diye feryat etmeleri, esas sorumluyu doğru teşhis ettiklerini gösteriyor. Esas sorumlu, gereken iş güvenliği yasalarını çıkarmayan, işyerlerini denetlemeyen devlet ve hükümettir.

İş cinayetlerinden "kar hırsı"nı sorumlu tutmak, topu taca atmaktır. Hükümet tarafından denetlenmeyen özel girişim, kendi isteği ile iş güvenliği sağlamayı daima göz ardı edecektir.

AKP Hükümetinin 2012 yılında çıkardığı 6331 Sayılı Yasa, işyerinde güvenlik sorumluluğunu teknik adamların üzerine yıktı. Hükümetin ve sermaye sahibinin güvenliği bu şekilde sağlandı, her türlü sorumluluktan kurtuldular. Burada amaç sermayenin kuralsız büyümesidir. Kurallardan kurtulmasıdır. Burada anahtar kavram, kuralsızlıktır, özel kar hırsı değildir.

Dolayısıyla, özel kar hırsını değil, sermayeyi hiç bir kurala bağlı olmaksızın çalışmakta serbest bırakan, iş güvenliği sorumluluğunu üzerine almaktan kaçınan AKP Hükümetini suçlamalıyız.

Talebimiz sermaye sahibinin işyerinde can güvenliğini sağlayacak tedbirleri almaktan sorumlu tutulması, devletin de bu konuda işyerini denetlemesi için gereken yasaların çıkarılması olmalıdır.

Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Doğu Perinçek, "Asansördeki kaderimiz", Aydınlık, 8 Eylül 2014

***********


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder