Setif ve Guelma katliamı : 8 - 22 Mayıs 1945
arasında 45 bin Cezayirli öldürüldü
Paris / Seine (Sen) Nehri katliamı : 17 Mart 1961
300-400 Cezayirli öldürülüp nehre atıldı
Bağımsızlık Savaşı : 1 Kasım 1954 - 19 Mart 1962
Bu savaşta Fransızlar 1,5 milyon Cezayirliyi öldürdü. 10 milyonluk Cezayir nüfusunun %15'i öldü.
Böyle bir alçaklık (pardon medeniyet) görülmemiştir.
"Avrupa Birliği'ne girelim, medeniyet orada" diyenlere...
Fransız emperyalizminin Cezayir'e yerleştirdiği 1 milyon Fransız bağımsızlık savaşı kazanılınca ülkeyi terk etti. Fransa'nın yanını tuttuğu için kayınbabası öldürülen Yahudi kökenli Cezayirli Enrico Macias karısı Suzy ile birlikte Fransa'ya kaçarken gemide "Adieu mon pays : Elveda ülkem" adlı parçasını besteledi. "J'ai quitte mon pays : Ülkemi terk ettim". 1961. O zamandan beri Cezayir'e dönmesine izin verilmedi.
+++
15 Aralık 1957 Birleşmiş Milletler oylamasında Asya - Afrika ülkelerinin hazırladığı Cezayir'e bağımsızlık verilmesi tasarısına 34 ülke kabul, 19 ülke ret oyu verdi, TÜRKİYE (Menderes Hükümeti) DAHİL 28 ülke çekimser kaldı.
NATO'culuk işte böyle bir şey: Müslümanlara karşı Haçlıların yanında yer alırsın, sonra da bol bol "Ülkeyi dinsiz CHP'den kurtardık" nutukları atarsın. Bazı DP Milletvekilleri bile bu tutumu eleştirdi.
Sovyetler Birliği ve NATO üyesi olduğu halde Yunanistan, Cezayir'in bağımsızlığı için evet oyu kullandı. Diğer NATO ülkeleri Fransa'nın yanında saf tuttu.
14 Mayıs 1948 gecesi bağımsızlık ilan eden İsrail'i 11 dakika sonra ABD, 11 saat sonra da CHP Hükümeti tanımıştı.
"Araplar niçin Kıbrıs'ta bizi desteklemiyor, Filistinliler niçin Ermeni Soykırımı pulu basıyor" diye şikayet edenler bunları bilmiyor mu? Ne ekersen onu biçersin.
27 Mayıs 1960 devriminden sonra kurulan Cemal Gürsel hükümetleri Cezayir halkının yanında olduklarına dair açıklamalar yaptı iseler de bağımsızlık savaşına etkili bir destek vermediler. "NATO'ya, CENTO'ya bağlıyız" diye radyodan bas bas bağırmışlardı, Anayasa'dan Altı Ok'u çıkarmışlardı çünkü - ve de nasıl oluyorsa halâ Atatürkçü olduklarını iddia ediyorlardı.
Cezayir'in ilk Cumhurbaşkanı Ahmet bin Bella: "Biz Türkiye'nin İstiklal Savaşı'nı destekledik, Müslüman bir ülkeden beklentimiz bu değildi. Yine de Türkiye sevgimiz kaybolmadı."
İkinci Cumhurbaşkanı Huari Bumedyen: "Türkiye'ye dargın ve kızgınız. Türkiye hep Fransa'nın yanında yer aldı. Cezayir'i 300 sene yönetmiş olan Türkiye, bağımsızlık mücadelemizi desteklemedi."
5 Ocak 1985'te Cezayir'i ziyaret eden Turgut Özal'ın resmen özür dilemesi üzerine iki ülke arasındaki gerginlik yumuşadı.
+++
Katliam o derece ki, çadırından çıkıp ellerini havaya kaldıran çobanı bile vuruyor, yere düşen çoban ölmeyince tekrar ateş ederek öldürüyor bu uygar Fransızlar . Savaşta teslim olan asker bile öldürülmez.
8 - 22 Mayıs 1945 katliamı video kaydı:
+++
Cezayir, petrol krizi nedeniyle ekonomik zorluk içine girdiği 1986'da Milli Marşından çıkardığı Fransa ile ilgili bölümü tekrar marşa ekledi. İşte o bölüm:
"Ey Fransa, serzeniş vakti geçti, biz o günleri kitap gibi kapattık. Ey Fransa, bugün hesap günüdür, hazırlan ve cevabı bizden al. Devrimimizde karar kesin. Cezayir'in yaşaması için kararlıyız."
Cezayir kaynaklarına göre, "Kasemen (Yemin olsun)" adlı Cezayir Milli Marşı, 1955 yılında M'zab doğumlu Cezayirli şair Müfdi Zekeriya tarafından Fransız Sömürge Kuvvetlerince ceza evine atıldıktan sonra koğuşun duvarlarına kanıyla yazıldı. Bestesi ise Mısırlı müzisyen Muhammed Fevzi tarafından 1963 yılında yapıldı.
Fransızlar o derece medeni insanlardı ki, kestikleri kafaları ülkelerine getirip müzeye koymuşlardı.
Paris'teki İnsan Müzesi'nde dünyanın pek çok yerinden getirildiği belirtilen 18 bin kafatası bulunuyor.
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun 18 Şubat 2020 günü, müzedeki Cezayirli direnişçilere ait kafataslarının Cezayir'e iade edilmesi için söz aldığını açıkladı.
+++
8 - 22 Mayıs 1945 Setif ve Guelma katliamları
Cezayirliler Hitler'e karşı Fransa saflarında savaştı. Hitler'in teslim olduğu 8 Mayıs 1945 günü Cezayirliler Setif şehrinde "İşgale son" "Bağımsızlık" diyerek sokağa çıktı. Fransızlar kalabalığı mitralyözlerle taradı. Ardından Setif ve komşu Guelma'da ve köylerinde uçaklar eşliğinde saldırılar yapıldı, yakalananlar sorgusuz infaz edildi.
Hitler'e karşı Fransa saflarında savaşan Cezayirliler bağımsızlık umuduyla döndükleri ülkelerinde 45 bin cesetle karşılaştılar.
General de Gaulle (dö Gol) "Hepsini öldürün" emrini verdi. 45 bin Cezayirli katledildi. Katliam aşiretlerin teslim olduğu 22 Mayıs'a kadar devam etti.
Katliamın video kaydı:
Fransız Komünist Partisi'nin ihaneti
"Cezayir için neden laiklik önermiyorsunuz?" sorusuna de Gaulle "Laiklik Fransa için gereklidir, Cezayir için değil" yanıtını vermişti.
Fransız Komünist Partisi (FKP) de bağımsızlığın Fransa için gerekli olduğunu düşünüyordu, Cezayir için değil. 1956'da bağımsızlık savaşı tüm şiddetiyle sürerken FKP Cezayir'in bağımsızlığına karşı çıktı. FLN'yi (Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi'ni) destekleyen üyeler FKP'den atıldılar.
(Arapça: جبهة التحرير الوطني Cebhe'tül-Tahrir-ül-Vatani; Fransızca: Front de Libération Nationale, FLN -1 Kasım 1954'te kurulan sosyalist parti. Türkçesi: Vatanı Özgürleştirme Cephesi)
Hizbül Cebhetül Tahrir-ül-Vatani
Vatanı Kurtarma Cephesi Partisi
Direnişçileri evlerinde saklayan, savaş karşıtı kampanyalar düzenleyen Fransızlar tutuklanıyor, işkence görüyordu.
Bu koşullarda Jean Paul Sartre, André Breton, Simone de Beauvoir, Francis Jeanson gibi 121 aydın Fransa'yı emperyalist olmakla suçladı ve Fransız halkını Cezayirli direnişçilerle dayanışmaya çağırdı.
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
https://bianet.org/biamag/insan-haklari/123492-cezayir-savasi-nda-fransiz-solu-ve-aydinlarinin-tavri
+++
Direnişe katıldığı için idama mahkum edilen, işkence gören ve tacavüze uğrayan, cezası müebbete çevrilen Cemile Buhired'in hikayesi:
+++
Cezayir Bağımsızlık Savaşı sürerken, ülkelerindeki bağımsızlık hareketine destek için barışcıl gösteri yapan 30 bine yakın Cezayirliden 300-400’e yakını, Paris'te 17 Ekim 1961’de Fransız polisi tarafından katledildi, Sen Nehri'ne atıldı.
Noura: "Babamın anlattığına göre korku içindeydiler. Bir polis (bir göstericiye) yüzmeyi bilip bilmediğini sordu. Gösterici de başına ne geleceğini bilmedi, yok diye cevap verince polis onu Seine Nehri'ne attı. Polis, yüzmeyi bilenleri önce öldürüyordu sonra Seine Nehri'ne atıyordu."
+++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder