Başbakan
Binali Yıldırım Bitlis'de yaptığı "EVET" isteme
konuşmasında bölücü
Kürtçü Said-i Nursi'ye övgüler dizdi, onun bir alim, kahraman ve vatansever
olduğunu söyledi, bölücülerin oylarına böylece talip oldu.
"Merhumu hapislerde çürüten tek parti CHP zihniyetidir" diyerek Atatürk ve
İnönü düşmanlığı yaptı.
Bölücü Kürtçüye "alim, kahraman, vatansever" diyen zihniyete HAYIR diyoruz
Kürtçü Said-i Nursi'ye övgüler dizdi, onun bir alim, kahraman ve vatansever
olduğunu söyledi, bölücülerin oylarına böylece talip oldu.
"Merhumu hapislerde çürüten tek parti CHP zihniyetidir" diyerek Atatürk ve
İnönü düşmanlığı yaptı.
Bölücü Kürtçüye "alim, kahraman, vatansever" diyen zihniyete HAYIR diyoruz
Şeyh uçmaz, mürit uçurur
**********
"Hür
Adam" adıyla filmi çekilen bu zatın adları şöyle.
Said-i Meşhur (Sultan Abdülhamit'e verdiği dilekçeyi bu isimle imzalamış,
Said-i Meşhur (Sultan Abdülhamit'e verdiği dilekçeyi bu isimle imzalamış,
yani Meşhur Sait. Abdülhamit, Sait'in deli
olduğuna
hükmederek onu tımarhaneye yollamış)
Said-i Kürdi (Yani Kürt Sait.
hükmederek onu tımarhaneye yollamış)
Said-i Kürdi (Yani Kürt Sait.
Atatürk'e
yazdığı mektubu bu isimle imzalamış)
Said-i Nursi (Yani Nurs'lu Sait. Bitlis'in Nurs Köyü doğumlu olduğu için bu
Said-i Nursi (Yani Nurs'lu Sait. Bitlis'in Nurs Köyü doğumlu olduğu için bu
adla da anılıyor. Nur Risaleleri'ni bu isimle imzalamış)
**********
Said-i Meşhur'un tımarhane günleri
Kürdistan Azm-i Kavi Cemiyeti (Kürdistan Güçlü Karar Derneği) tarafından
yönlendirilen Said-i Kürdi, mahalli Kürt kıyafeti içinde, boynunda dürbün,
belinde tabanca, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde 1907
yılında İstanbul'a gelerek Padişah Abdülhamit'e bir dilekçe verir.
Dilekçeyi "Molla Said-i Meşhur" diye imzalar. Kendi kendisini "meşhur"
yani "tanınmış, şöhretli" ilan etmesi ruh halini açığa vurmaktadır.
Dilekçesinde "Kürdistan'da eğitim Türkçe yapılıyor, buna karşıyım, burada
Kürtçe eğitim veren üç okul açılmasını talep ediyorum" demektedir.
Said-i Nursi'nin aklından zoru olduğunu anlayan Yüce Hakan Abdülhamit,
onu derhal Toptaşı Akıl Hastanesi'ne yollamış, bir süre orada tutulmuştur.
Said-i Nursi bu olayı kendine yontarak şöyle anlatıyor:
"Nasıl zaman-ı istibdatta tımarhaneye düştüm...."
"Ey Kürtler, tımarhaneyi bunun için kabul ettim. Kürtlüğü lekedar etmemek
için, irade-i padişahiyi, maaşını, ihsan-ı şahaneyi kabul etmedim."
Demek istiyor ki:
"Abdülhamit bana maaş ve para teklif etti, ya al maaşını otur, Kürtçe okul
talebini unut, veya atarım seni tımarhaneye dedi. Ben de Kürtlüğe leke gel-
memesi için tımarhaneye gitmeyi kabul ettim, Kürtçe okuldan vazgeçmedim"
İşte Binali Bey'in "vatansever" dediği zatın Kürdistan aşkı bu kadar büyük.
Şimdi AKP yöneticileri bir karar vermek zorunda:
"Ulu Hakan" diye yücelttikleri Abdülhamit, Said-i Nursi'nin dediği gibi bir
müstebit, yani zorba mıdır? Abdülhamit dönemi istibdat dönemi midir?
Yoksa, "Ulu din adamı, kahraman vatansever" diye yücettikleri Said-i Nursi
Abdülhamit'in dediği gibi tımarhanelik bir Kürtçü müdür?
İkisi bir arada olamaz, AKP'nin çarşafa dolaştığı an işte bu andır.
**********
"Şark ve Kürdistan" ve "Volkan" gazeteleri
"Şark ve Kürdistan" gazetesi
Said-i Kürdi, 1908 yılında yayına başlayan Şark ve Kürdistan gazetesinde
Kürdistan'da Kürtçe okul talebini yineleyen yazılar yazmaktadır.
Daha sonra Derviş Vahdeti ile birlikte İngilizci Volkan gazetesinde yazar.
Vahdeti'nin ipleri İngiliz İstihbarat Servisi elemanı Fitz Maurice'nin elindedir.
Derviş Vahdeti. Osmanlı'nın Kıbrıs'ı İngilizlere bedavadan teslim etmesini gaze-
tede şu sözlerle alkışlayacak kadar İngilizcidir:
"İngiliz idaresi altında Kıbrıs adası adeta küçük bir İsviçre olacaktır."
Bu güruhla birlikte 31 Mart ayaklanmasına katılan Said-i Kürdi, Isparta'ya
sürgün cezası ile kurtulur. Derviş Vahdeti ise asılır.
**********
Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti ve gazetesi
1908 yılında Şeyh Abdülkadir ve Prens Emin Bedirhan tarafından kurulan
dernek, aynı adla bir de gazete yayınladı. Derneğin programı Kürdistan'da
okullar açmak, Meclis'e Kürt Vekiller sokmak, idare ve yargı makamlarına
Kürtlerin atanmasını sağlamaktı. Said-i Kürdi'nin gazetede yayımlanan ma-
kalelerinden bir örnek görelim:
"Ey Kürt Milleti !
Biliniz ki bizim vazgeçilmez üç temel cevherimiz vardır. Dinimiz, milliyetimiz ve
insanlığımız. Üç düşmanınız vardır: Cehalet, fakirlik ve anlaşmazlık. Bu düş-
manlarımıza karşı üç kılıcımız: Eğitim, sanat ve milli birlik (Kürdistan)"
Cemiyet, 3 büyük Kürt aşiretini (Bedirhani, Şemdiranzade, Babanzade)
bir araya getirerek Kürtler arasındaki bölünmeyi büyük ölçüde ortadan kal-
dırmayı başardı. Derneğin sadece Bitlis şubesinin üye sayısı 80 bin gibiydi.
İttihat ve Terakki, Anayasa'ya aykırı çalışmaları nedeniyle Cemiyeti kapattı.
**********
Kürdistan Teali Cemiyeti
1918 yılında kurulan Cemiyetin amacı bağımsız bir Kürt devleti idi.
İngiiz devleti ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası ile ilişki içindeydi. Mustafa
Kemal, Cemiyetin amacının İngliz himayesinde Kürt devleti kurmak
olduğunu belirtmişti. Cemiyet, İngilizler ve İstanbul Hükumeti ile
işbirliği yaparak Kurtuluş Savaşı'nı baltalama faaliyetleri yürüttü.
Cemiyet, Peyam-ı Sabah gazetesinde yayınladığı bildiride şöyle diyor:
"Kuvva-yı Milliye Bolşevik fikirlere sahip yurtsuz serserilerden ibarettir."
Derneğin 4 kurucusundan biri Bediüzzaman Molla Said adını kullanan
Said-i Kürdi idi.
**********
Kürt Bağımsızlık Komitesi 1923
Şeyh Sait'in de içinde olduğu Komite, 1924'te yapılan ilk kongresinde
Kürdistan'da genel bir ayaklanma başlatılması, İngiliz, Fransız ve Ruslardan
destek alınması için çalışmalar yapılması, zaferden sonra bağımsız Kürdistan
ilan edilmesi kararlaştırıldı.
Yapılan görüşmelerde İngiliz ve Fransızlar destek vereceklerini teyit ettiler,
Ruslar (Bolşevikler) ise kabul etmediler.
Genç Eski Milletvekili Hamdi Bey, İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği şifreli yazıda
şu bilgiyi veriyordu:
"Molla Said-i Kürdi diye bilinen kişi İstanbul'da bulunan Kürt Cemiyeti'nce
kararlaştırıldığı üzere Kürdistan adıyla özerk bir devlet kurmak için Erzurum'a
gelerek Varto Aşiret Reisi Miralay Kürt Halil Bey ile, sonra da Oğnut Bucağın-
dan geçerken Aşiret Reisi Binbaşı Baba ile görüşerek....."
Hazırlıkları haber alan hükumet, isyancılardan çoğunu tutuklar. Yakalanama-
yanlardan Şeyh Sait isyanı başlatır.
**********
Şeyh Sait İsyanı
İsyanın bastırılmasından sonra idam edilen Şeyh Sait'in oğullarından Ali Rıza
ve Selahaddin, 1960 yılında Ankara'da Said-i Nursi ile görüşürler.
Said-i Nursi isyana neden katılamadığını onlara şöyle anlatır:
"Kardeşim Şeyh Sait kıyama başladığı vakit Van'da mağarada idim. Kendisine
bir mektup yolladım. Mektubumun cevabını alamadan duydum ki, kardeşim
Şeyh Sait yakalanmıştır. Düşündüm ki, mağaradan çıksam bile faydam olmazdı.
Sonra beni mağarada yakalayıp sürgüne gönderdiler. Altı yıl süre ile dizlerime
vurarak esef çekip memleketimizde fiili olarak yapılan mukaddes cihaddan
mahrum kaldım."
**********
Nurcu Sait
Hükumetin güçlendiğini, silahlı isyanın sonuç vermeyeceğini anlayan Said-i
Kürdi, taktik değiştirdi. Kürtçülükten sözde vazgeçecek, bir tarikat lideri haline
gelecek ve Türklük bilincini yok etmek için uğraşacaktı. Bu taktiğe uygun ola-
rak adını Said-i Nursi olarak değiştirdi.
Bir yandan o güne kadarki yazdıklarından Kürtlük ile ilgili söylemler traşlanır-
ken, diğer yandan Türkleri de kucaklayacak ümmetçi söylemler ön plana
çıkarılacaktır. İngiliz uşaklığının yerini Amerikan uşaklığı alacaktır. Papa'ya
yazdığı mektup bunun nişanesi olacaktır. (1950)
**********
Musa Anter:
"Muhterem Hocam, çocukluğumdan beri duyduğum ve tüm Kürtlere sempatik
gelen adınız Melaye Said-i Kürdi idi. Şimdi de her gün Türkler sizi oradan ora-
ya sürüyor, hapsediyor, mahkemelerde süründürüyor, ama siz hala Türkleri
Cennete götürme çabası içerisindesiniz.. Bu nasıl iştir, ben anlamadım."
Said-i Nursi:
"Kure min, hin zaro yi, tu nizani ez çi dikim. Bixwine ulm hin be."
(Oğlum, dünkü çocuksun. Ne yaptığımı bilmiyorsun. Oku, ilim öğren."
**********
Ne yaptığı, 15 Temmuz gecesi çok iyi anlaşıldı.
Amerikan darbesi yaptırmak ve darbecilere Kürdistan kurdurtmak.
Said-i Nursi'nin yetiştirdikleri 9 parçaya ayrıldı.
Diğer sekizinin toplamından 100000 kat daha büyük olanı Fethullahçılar.
Yani Nurcuların temsilcisi Fethullahçılar.
Şimdi Binali Bay kalkmış yok Said-i Nursi alim vatansever falan.
"FETÖ Said-i Nursi'ye ihanet etti" diyor. Hayır, tam da onun istediğini yaptı.
15 Temmuz başarıya ulaşsaydı Fırat Kalkanı iptal edilecek, açılıma geri dönü-
lecek ve PKK'ya özerklik verilecekti. Binali Bey de hayatta olmayacaktı bugün.
FETÖ demek, Said-i Nursi demektir, Şeyh Sait demektir, PKK demektir.
Kendi ayağına kurşun sıkanlara HAYIR diyoruz
**********
Okuma parçası:
"Said-i Nursi Atatürk'ün yüzüne kapıyı nasıl çarptı" palavrası
http://orajpoyraz.blogspot.com.tr/2011/01/hur-adam-ataturkun-yuzune-kapy-carpt.html
**********
arşiv
PKK'nın selefi Şeyh Sait'e Fatiha okuyanlara HAYIR 26 Mart 2017
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2017/03/pkknn-selefi-seyh-saite-fatiha.html
Mehmetçikleri şehit eden Şeyh Sait'e Fatiha ve Mevlut caiz mi 25 Mart 2017
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2017/03/mehmetcikleri-sehit-eden-seyh-saite.html
PKK'nın selefi Şeyh Sait'e Fatiha okuyanlara HAYIR 26 Mart 2017
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2017/03/pkknn-selefi-seyh-saite-fatiha.html
Mehmetçikleri şehit eden Şeyh Sait'e Fatiha ve Mevlut caiz mi 25 Mart 2017
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2017/03/mehmetcikleri-sehit-eden-seyh-saite.html
**********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder