Aydınlık, 9 Mayıs 2016
Serok Ahmet cenahınca yayımlanmaya başlayan gaz
tenekelerinden
biri olan KARAR yazarı Vahdettin
İnce 8 Mayıs 2016 günlü "Silopili yaşlı
amca yalnız mı kaldı?" başlıklı köşe yazısında bu hazin ağlama olayını
ayrıntılı olarak anlattı. İşte o yazının özeti:
********
7 Haziran seçimlerinden sonra Çankaya Köşkü'ne bir
çalıştay için gittim.
Barış sürecinin sona erdiği, hendek savaşlarının
başladığı, hükumetin de
operasyonlar için düğmeye bastığı günlerdi.
Davutoğlu konuşmasını yaparken, "Bu
adam bu kararı verirken eminim
ağlamıştır." dedim. Yanımda danışmanlarından biri vardı. "Sabaha
kadar
gözüne
uyku girmedi. hep ayaktaydı ve durmadan ağladı." dedi.
Çalıştayda "Sayın Başbakan, bu çatışmayı
durdurun" dedim. Çünkü Eski
Türkiye'nin Kürt sorunu karşısında devreye soktuğu
tek refleks güvenlikçi
yaklaşımdı. Eski Türkiye, şiddetle, dayakla, ölümle,
sürgünle, operasyonlarla
Kürtleri birlikte yaşamaya mecbur bırakmayı temel
politika olarak izlerdi.
Yeni Türkiye söyleminin etkin olduğu, bunu
destekleyen önemli bir pratiğin
(Açılım demek istiyor) devrede olduğu şu günlerde
yeniden şiddetin egemen
olması ortamı zehirleyebilirdi. Bu yüzden bu durumun
Başbakan'ın içine
sinmediğini hissetmiş ve "durdurun"
demiştim.
Başbakan, bana “ ne yapalım?” sorusuyla karşılık vermişti. Bu, ceberut
devletin
itiraz etmeye kalkan bir vatandaşı azarlamasına benzemiyordu.
Şiddeti şehirlere taşıyan bir örgütün şiddetle karşılık vermeye mecbur
bıraktığı
babacan bir yöneticinin bu anlamda başka seçeneğinin olmamasından
kaynaklanan ızdırabının ifadesiydi.
Çalıştay tamamlandıktan sonra Başbakan’ın danışmanına, Başbakan’a
vermek üzere “Kürdinsan” adlı kitabımı verdim. Kitap dediğim çocukluğumdan
itibaren Kürt sosyal yaşamına dair gözlemlerimden oluşan anlatılardan
ibarettir.
Bir gün telefonum çaldı. Başbakanlık’tan arıyorlardı. Sare
Hanımefendi
görüşmek istiyor dediler. Heyecanla buyursunlar dedim. Hanımefendi
kitabımı
okumuş. "Ben bu kitapta kendimi buldum" anlamında bir ifade
kullandı.
"Siz
neler çektiyseniz, Batı Anadolu'da biz de aynısını çektik." dedi.
Bir ara
sözü hendek savaşlarına getirdi ve "Ahmet
Bey bu kararı verirken sabaha
kadar uyumadı.
Oradaki çocuklar ne olacak diye ağladı." dedi.
Yazı şöyle sona eriyor: İmam Zeynelabidin her gece yoksulların kapısına gizlice
yiyecek bırakırmış. O ölüp de yiyecekler kesilince kimin getirdiğini anlamışlar.
Serok Ahmet de Kürtlerin derdine deva oluyormuş. O Başbakanlıktan ayrılınca
Silopili yaşlı amca da yukarıdaki örnekteki yiyecek yardımı kesilenler gibi çaresiz
mi kalacakmış.
Yazının tamamı için bakınız:
arşiv:
Yeni Osmanlı olsaydık Serok Ahmet'in kellesi
gitmişti (Saray Darbesi-1)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder