29 Aralık 2021 Çarşamba

Özal dönemi bitiyor - 1. Bölüm: Sıcak para diktası

Vatan Partisi (o zamanki İşçi Partisi) "DOLAR YASAKLANSIN,
TÜRK LİRASI TÜRK BAYRAĞI" kampanyası ile 12 Eylül'ün
getirdiği ekonomi modeline karşı savaşı başlatmıştı.. Yıl: 2001


Aradan 20 yıl geçti. Şimdi o kampanyanın meyvelerini toplama
günlerindeyiz. Tarihi geri alarak 12 Eylül ekonomi modeli nasıl
uygulamaya konuldu görelim. Başlangıç noktası 1943.

+++

12 Eylül, NATO'ya girişimizle başlayan sürecin tepe noktası oldu.
Her şey 1943'de ABD ile ikili anlaşmalar imzalamamızla başladı.

Atatürk'ün "Sovyetlerle dostluğu bozmayın" vasiyetine uymayan 
İsmet İnönü Hükumeti 1943 - 1947 arasında ABD ile bir çok ikili 
anlaşma imzaladı, Uçak fabrikalarımız, Köy Enstitülerimiz kapatıldı,
Marşal yardımları geldi.

CHP Hükumeti Mayıs 1950'de, DP Hükumeti de Ağustos 1950'de
NATO'ya üyelik başvurusu yaptı. Kore'de askerlerimizin şehit olması
pahasına bu uğursuz örgüte üye olduk.

+++

ABD, bütün NATO ülkelerinde gizli bir NATO örgütü kurdu. 
Bu örgüte her ülkede değişik adlar takıldı. SüperNATO olarak da 
bilinen bu gizli örgüt İtalya'daki adı olan Gladyo ile tanındı.

Türkiye'deki SüperNATO (Gladyo) örgütlenmesi tarih sırasına göre 
şu adlarla biliniyor:

Seferberlik Tetkik Kurulu
Özel Harp Dairesi
Kontrgerilla
Çiller Özel Örgütü
Fethullah Gülen Cemaati

Bu gizli örgütün görevi ABD adına NATO ülkelerinin yönetimlerini
denetim altında tutmak. "FETÖ devlete sızdı" deniliyor. Hayır sızmadı,
yerleştirildi. Sanki gizli bir örgüt var ve orduya, polise, devlete sızıyor. 
Hayır, öyle değil. Devletin yönetimi tarafından devlet kurumlarının 
içine yerleştirildi. 

Örgütün varlığı 1974 yılında Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın
Başbakan Ecevit'ten "Acil bir ihtiyaç için" para istemesi ile ortaya çıktı.
Ancak, bu yapının varlığı 12 Mart'ta (1971) işkence görenlere "Burası 
Genelkurmay'a bağlı Kontrgerilla" sözleri ile açıklanmıştı.

+++

Atatürk'ün kurduğu milli ekonominin Turgut Özal - Kenan Evren -
Kemal Derviş eliyle yıkılış süreci şöyle gelişti:

ABD, 1960'lı yılların sonunda milli ekonomimizi tamamen yıkarak 
ülkemizi emperyalist sisteme tam olarak bağlama kararı verdi. 
Ancak bu yıkım sopalı bir rejimde yapılabilirdi. Böyle bir sopalı rejimin
gelmesi için de, halk desteği gerekliydi.

Demirel, bilerek veya bilmeyerek bu milli ekonomimizin yıkım 
programının hazırlanmasına yardımcı oldu. 1979'da Başbakanlık Müsteşarlığı'na getirdiği Turgut Özal'a yeni bir ekonomik istikrar 
programı hazırlama görevi verdi. Özal da ABD'nin ülkemiz için 
hazırladığı yıkım programını 24 Ocak 1980 Kararları olarak ilan etti.

Sıcak para diktası Turgut Özal'ın 24 Ocak 1980 kararları ile başladı.
Bu kararlar sopasız uygulanamazdı. Sopası 12 Eylül 1980'de Kenan
Evren ile geldi. Onlardan sonra gelenler hep bu kararları uyguladı.

12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi öncesi faili meçhul 
cinayetler, 1 Mayıs 1977, Maraş, Çorum katliamları, Kültür Sarayı 
sabotajı, Sirkeci, Yeşilköy bombalamaları, yurtsever aydınların öldü-
rülmeleri, sağcı ve solcu gençleri silahlandırarak anarşinin tırman-
dırılması NATO'nun Gladyo örgütünün marifetiydi.

Amaç halka "Ne olursa olsun bu anarşi sona ersin" dedirtmek ve 
24 Ocak Kararları'nı uygulayabilecek eli sopalı rejimi getirmekti.

12 Eylül 1980 Kenan Evren darbesine halk desteği böyle yaratıldı. 

Meclis'teki partilerin 141 turda Cumhurbaşkanı seçememesi son 
katkıyı yaptı. Ve darbe gerçekleşti.

+++

12 Eylül'den bu yana tüm iktidar ve ana / yavru muhalefet partileri 
Kenan Evren rejimini darbecilik, işkence vesaire ile suçladılar. Böylece
sözde 12 Eylül karşıtı görüntüsü verdiler. Ama Özal ekonomisine hiç
bir şekilde itiraz etmediler. Bu, apaçık bir çelişki gibi görünse de, bu
partiler Atlantikçi, NATO'cu oldukları için, aslında çelişki değildi. 

Çünkü 12 Eylül darbesi işkence yapmak için değil, Turgut Özal'ın 24
Ocak Kararları'nı uygulamak için yapılmıştı. Tüm Atlantikçi kesimler
darbenin ekonomik özünü gizleyerek işkence görüntüsünü öne çıkar-
dılar. 24 Ocak / 12 Eylül ekonomisini uygulamaya devam ederek de
aslında darbeyi devam ettirdiler.

Darbe ekonomisi, 2001 yılında CHP'li Kemal Derviş'in ABD'den 
cebine koyup getirdiği 15 Günde 15 Kanun ile sağlam kazıklara 
bağlandı. 

(ABD'nin Derviş eliyle Ecevit'i devirme olayı için bakınız:
Perinçek: "İntihar ediyorsunuz" -- Ecevit: "İntihar ettik" 

Erdoğan'ın "Özal'ın izindeyiz" diyerek 12 Eylül - Özal - Derviş
ekonomisini devam ettirmesi ama Kenan Evren'leri yargılatarak 
mahkum ettirmesi çok çarpıcı bir örnektir.

+++

Turgut Özal'ın 24 Ocak 1980 Kararları ve
Kenan Evren'in 12 Eylül 1980 darbesi ile başlatılan yıkım süreci
2001'de Kemal Derviş'in 15 Günde 15 Kanun çıkarması ile tamamlandı.

+++

Özal, milli ekonomiyi yıkma eylemine üreticiye hakaret ederek,
köylüyü, sanayiciyi aşağılayarak başladı.

+++

"Köylü milletin sırtında kambur" dedi. Atatürk'ün milletin efendisi 
yaptığı köylü kambur ilan edildi. Köylümüz tarım ürünlerini pahalı
üretiyordu. Bu ürünler yabancı ülkelerde daha ucuzdu. Bu ucuz
tarım ürünleri ithal edilerek köylümüz, çiftçimiz terbiye edilecekti.

Bu süreçte ucuz ithal ürünlerle rekabet edemeyen çiftçimiz iflas
etti. Tarım çöktü. Eskiden kendine yeterli tarım ürünleri üretebilen
7 ülkeden biri iken, pamuğu, tütünü, bakliyatı, hatta samanı bile
ithal eder duruma geldik.

Köylümüze yardımcı olan Toprak Mahsulleri Ofisi, Zirai Donatım
Kurumu gibi kuruluşlar ya kapatıldı ya da işlevsizleştirildi.

Üretemeyen köylü kente göçtü. Köyler ıssızlaştı.

+++

Hayvancılık yapanlar da tembeldi. Et bu yüzden pahalı idi. Halbuki
diğer ülkelerde et ucuzdu. Et ve Balık Kurumu kapatıldı, besicilere
destek kesildi, et ithalatı başladı, hayvancılığımız darbe yedi.

+++

Sanayici de milleti kazıklıyordu. "Buzdolapları su akıtıyor, çamaşır
makinelerinin pervanesi dönmüyor, araba diye teneke kutu satıyor-
lar" diye yerli üretim kötülendi. Yabancı ülkelerden ucuz ve kaliteli
sanayi ürünleri getirecektik. 

Kötü üretim bahaneydi. O dönemde yabancı markalardan daha kaliteli
modeller üreten ASELSAN'ın cep telefonu üretimine bile engel olundu.

+++

Zonguldak'tan çıkardığımız kömürün pahalı olduğu gerekçesiyle Zon-
guldak işçilerini işten çıkarıp üretimi azaltacak, Güney Afrika'dan ucuz
kömür ithal edecektik. Diğer sektörlerde de aynı durum meydana ge-
lecek, eti, mercimeği, tütünü, buğdayı, pamuğu, akla gelebilecek her
şeyi, hatta samanı bile ithal edecektik.

Yerli üretim böyle baltalandı. İşsizlik bu yüzden arttı.

+++

24 Ocak Kararları'na göre Türkiye ekonomisi dünya ekonomisi ile 
bütünleşecekti. Gümrük duvarlarını kaldıracaktık. Bir mal dünyanın 
başka bir yerinde daha ucuza üretiliyorsa o malı ithal edecektik. 
O malı üreten üreticimize destek vermeyecek, ithal malla rekabet 
etmesine yardımcı olmayacaktık. Üretici de rekabet edemeyince o 
malı üretmekten vazgeçecekti. Böylece üreten değil, ithal edip tüketen
bir ülke haline gelecektik.

Peki hangi para ile o malları ithal edecektik? Tabii borç para ile.
"Al sana borç para" diyeceklerdi. Tabii yüksek faizle. Üreten bir
ülke olmaktan çıktığımız için ithalatımız ihracatımızdan fazla olacak,
daima açık verecektik. Bundan dolayı da aldığımız borcu ve faizini
ödeyecek dövizi bir türlü bulamayacak, borcu ve faizi ödemek
için yeniden borç almak zorunda kalacaktık.

Yeni aldığımız borçlar yetmezse devletin elindeki her şeyi yaban-
cılara satacaktık. Limanlarımız, fabrikalarımız, TEKEL'lerimiz,
PETKİM'lerimiz, bankalarımız, TELEKOM'larımız, her şeyimiz yavaş
ama emin adımlarla yabancıların eline geçecekti.

+++

Borç ödemek için yurt dışından döviz çekmek amacıyla yüksek
faiz verecektik. Amerika'da %2 faizle 100 dolarını bir yılda ancak
102 dolar yapabilen sermaye sahipleri 122-123 dolar yapabilmek
için ülkemize doluşacak, bir de böyle sömürülecektik. (Yüksek
faiz - düşük kur soygunu)

İktidar yandaşları da dış piyasadan düşük faizle aldıkları parayı
devlete yüksek faizle borç vererek vurgun vuracaklardı.

+++

KİT'ler (Kamu İktisadi Teşebbüsler) de sırtımızda kamburdu. Bunlar
zarar ediyordu. Buralarda bir işçinin yapacağı işi 5 işçi yapıyordu.
Milli işletmelerimizi yabancılara satmanın mazereti de böyle yaratıldı.

"Devlet ayakkabı mı yapar, kumaş mı satar, sigara ve alkol mü üretir"
dediler. Ne TEKEL kaldı satılmadık, ne Sümerbank.

Yerli Mallar Haftası ile Devlet Planlama Teşkilatı zaten çoktan sizlere
ömürdü. Atatürk'ün kurduğu milli ekonomi işte böyle çökertildi.

+++

İşte adına sıcak para dediğimiz borç paraya dayanan büyüme modeli
böyle uygulandı. Bu para yatırım yapıp iş sahası açmak için değil, pa-
radan para kazanma, vurgun yapma amacı ile geliyordu. 

Yüksek faiz - düşük kur vurgunu hakkında geniş bilgi için bakınız:
Dövizde sabit kura geçilmez ise faiz indirimi istenen sonucu vermez 

"DOLAR YASAKLANSIN" kampanyasının devamı olarak Vatan Partisi
seçimlerde "SICAK PARA DİKTASINA SON"  belgisini öne sürdü:

Bakınız:
Sıcak paraya son, üretim ekonomisine geçiş 

+++

Özal bize "İhracat odaklı ekonomi kuruyoruz. İhracatımız artacak,
kazandığımız para ile borçlarımızı ödeyeceğiz" demişti.

Ancak, bu palavra gerçekleşmediği gibi:
dolar vurguncusu kazandı, faiz vurguncusu kazandı, ithalatçı kazandı,
bunlarla iç içe olan tarikat sermayesi kazandı, ekonomimiz ise çöktü.

Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu, yapılan değişikliklerle
Korumama Kanunu haline getirildi. Korumaya ne gerek vardı?
Dolarlar marklar ülkeye serbestçe girip çıkabileceklerdi. (Madde 4)
Bakınız:
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar 

+++

Gelecek bölüm: 
Artan ihracatımız niçin borç çuvalına yama olamadı 
Enflasyon ve maliyet öcüleri 
Mafyokrasi

+++

arşiv

+++

25 Aralık 2021 Cumartesi

TÜSİAD çekirgesi 3. kez sıçrayamadı: Ecevit modeli işlemedi, sıcak paraya elveda

"Bir sıçrarsın, iki sıçrarsın, üçüncüsünde ele geçersin çekirge"
atasözünü hatırladınız mı? TÜSİAD üçüncü sıçrayışı yapamadı.

Faizler indirilince, Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD)
feryada başladı. Bir sanayici, faizlerin azalmasından niçin rahatsız
olur? Tam aksine, bankadan alıp yatırım için kullandığı paraya ne kadar
az faiz öderse o kadar kârlı çıkmaz mı?

Buradan anlaşılıyor ki, Simone Kaslowski önderliğinde TÜSİAD'ın
yönetimini gasp etmiş olan bir avuç tefecinin amacı yatırım yapıp 
iş alanları açmak, işsizliği azaltmak, üretim yapmak değil, düşük kur
yüksek faiz sarmalında paradan para kazanmaktır.

Doğu Perinçek bunları sülükler, keneler olarak adlandırdı. 
İçinde milli sanayiciler de olan TÜSİAD er veya geç bölünecekti.

+++

TÜSİAD Çin modeline karşı muhtıra gibi açıklama yaptı. Özetle:

"Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla geri dönülmeli.
Erken faiz indirimi istikrarsızlık yarattı. Ekonomik dengeler bozuldu.
Bu süreç TL'de şiddetli değer kaybı, enflasyonda hızlanma, fakirleşme,
dövize talebin şiddetli şekilde yükselmesi ile sonuçlanır. Denenmekte 
olan (Çin modeli) ekonomi programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemez."

+++

Doğu Perinçek:

"Bunların genel kabul görmüş kurallar dediği, büyük vurgunlar yapan
sıcak para komisyoncularının dayattığı iktisat kuralları. Dünya finans
merkezlerinin, para babalarının dayattığı sözüm ona iktisat kuralları.

Tamamen bunların çıkarlarını savunan bir TÜSİAD bildirisi. Milli sana-
yicinin menfaatine değil. Dolayısıyla TÜSİAD bölünecek.

TÜSİAD, tepesindeki bu bildiriyi yazan üç beş adamın TÜSİAD'ı olamaz.

TÜSİAD içindeki milli sanayicilerin, milli sermayenin çok kısa zamanda
bu bildiri ve tutuma isyan edecekleri kanısındayım."  

+++

TÜSİAD 1979'da gazete ilanlarıyla Ecevit hükümetini devirmişti.

2001'de ise bugünkü gibi Atlantikçi tefeciler dövizi hızla yükseltmiş,
TÜSİAD da el altından destek vermiş,  el birliği ile Ecevit hükümetini 
devirmeyi başarmışlardı. Yere atılan yazar kasa da cabası.

Aynı plan, üçüncü kez, bugün Erdoğan'ı devirmek için devreye sokuldu,
Ama papaz her zaman pilav yemez.
Başka bir deyişle, TÜSİAD çekirgesi üçüncü sıçrayışını yapamadı.

O zaman Ecevit hasta idi, NATO Gladyosu (FETÖ) kanser gibi devletin
her hücresini sarmıştı, Rusya - Çin - İran ile ilişkilerimiz bugünkü gibi
değildi, arkamızı dayayacağımız bir yer yoktu, Ecevit'i "Ergenekon darbe
yapacak" diye kandırmışlardı, dolayısıyla ABD'nin "Kemal Derviş'i gönde-
relim, ekonominizi kurtarsın" dayatmasını kabul etmek zorunda kalmıştı.
CHP'li Derviş de gelmiş ve Ecevit'i devirmişti.

Bakınız:
Perinçek: "İntihar ediyorsunuz" -- Ecevit: "İntihar ettik" 

Şimdi durum tam tersi. Şartlar Türkiye'den yana.
"Ergenekon darbe yapacak" masalı da artık geçersiz.
Bu sayede Türkiye, aldığı önlemlerle NATO-TÜSİAD darbe tehdidini
savuşturdu. Alınan bu önlemler, yalnızca Vatan Partisi'nin Milli Hükümet
Programı'nda bulunmaktadır.

+++

Aydınlık, 2 Aralık 2021 günü hükümeti uyarmıştı:
"TL'de değer kaybını durdurmak için kontrollü kambiyo rejimine geçilmeli."
Bakınız:
Dövizde sabit kura geçilmez ise faiz indirimi istenen sonucu vermez 

Hükümet 20 gün sonra "Denetimli kur" adı altında kontrollü kambiyo
rejimine geçme yolunda güçlü bir adım attı. Dalgalı kur sistemi sona erdi.

Bu önlemle tefecilerin döviz fiyatını yükseltme saldırısı püskürtüldü.

+++

TÜSİAD "Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla geri 
dönülmeli" derken, serbest piyasa ekonomisi kurallarını kastediyordu.

Gerçi Erdoğan ve yeni Maliye Bakanı Nebati serbest piyasa kuralları
içinde kalacaklarını beyan ediyorlardı ama, sözünü ettikleri Çin modeli
ve uygulamaya başladıkları faiz indirimi ile kur garantili vadeli hesap
sistemi serbest piyasa kurallarının tam tersi bir sisteme, Vatan Partisi
tarafından önerilen kontrollü kambiyo sistemine geçiş adımları atıldığını
gösteriyordu.

Hükümet serbest piyasa kuralları içinde hareket etse, TÜSİAD genel
kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına (yani serbest piyasaya) geri
dönün diye bildiri yayınlar mı?

Gerçi Erdoğan ve Nebati kontrollü kambiyo rejimine karşı olduklarını
beyan ediyorlar ama, "denetimli kur" adı altında uyguladıkları sistem bu.
Merkez Bankası her gün kur açıklıyor, ithalatçıya ve ihracatçıya ileri
vadeli kur garantisi veriliyor, vadeli hesaba da öyle. Bunun adına hükü-
met denetimli kur sistemi dese de, bu sistemle Vatan Partisi'nin önerdiği
kontrollü kambiyo rejimine geçişe doğru güçlü adımlar atılmış oldu.

Özü aynı olduktan sonra adı önemli değil.

+++

TÜSİAD bildirisine verilen tepkiler:

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ayhan Ogan:

"Genel kabul görmüş iktisat kuralları denilen şey, Batı'yı merkez,
dünyanın geri kalanını öteki kabul etmektedir. Bu sistem emperyal
hedefler ve sömürü üzerine kuruludur. Bu paradigmayı yırtıp attık.

Milli iktisat ve milli siyaset politikasıyla yeni bir dünya kuruyoruz.
Her alanda tam bağımsızlık mücadelesi veriyoruz."


Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ercan Enç:

"TÜSİAD da Biden cephesinde mi? Bu açıklama ile emperyalist
finans çevrelerine teslim olmamızı istiyor.

Geri dönülmesini istediği yüksek faiz - düşük kur sistemi ülkemizin
mevcut kırılgan yapısının ana sebebidir."


+++

Vatan Partisi Ekonomi Siyasetleri Bölümü Başkanı Hakan Topkurulu:

"Bugüne sizin o genel kabul görmüş iktisat kuralları ile geldiğimiz için
bankalardaki hesapların %65'i döviz, ancak %35'i TL oldu.

ABD'nin dolar saltanatı sona erdi, milli paralarla ticarete geçildi.

Krizden halkçı ve devletçi ekonomi modeli ile çıkılacak."



+++

Son darbeyi Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati vurdu:

"Sıcak para sevmiyoruz, istemiyoruz. Üretime odaklandık.
21. Yüzyılda egemenlerin tahtları sallanıyor.
Türkiye ve Çin gibi ülkeler egemenlerin aldığı payı düşürdü.
Ekonomilerini sıcak paraya bağlayan ülkeler çıkmazda.
Sıcak para ne zaman gelir, ne zaman gider belli değil. Tahribatını gördük"


+++

Vatan Partisi, 2006'da ilan ettiği Milli Hükümet Programı'nda sıcak
paradan kurtulma önerisi yapmıştı.

Aradan 15 yıl geçti. İşte şimdi sıcak paradan kurtulma günü geldi çattı.

Sıcak para nedir, nasıl iş görür, zararları nedir?
Geniş bilgi için bakınız:

Sıcak paraya son, üretim ekonomisine geçiş 

+++

Aydınlık, 23 Aralık 2021


+++

23 Aralık 2021 Perşembe

Kendinizi bir anda PKK'nın kollarında bulursunuz


2020'deki Genel Kurul'da CKD (Cumhuriyet Kadınları Derneği) 
Genel Başkanlığı'na seçilen Prof. Dr. Tülin Oygür'e çok kızdılar.

Öncelikle, HDP'nin dağa kaçırıp PKK'ya teslim ettiği çocuklarını
geri istemek amacıyla HDP binası önünde nöbet eylemi yapan
Diyarbakır Anneleri'ne CKD'nin destek vermesini onaylamadılar.

Sonra da, Vatan Partisi'nin başlattığı "HDP kapatılsın" kampanyasına 
CKD'nin destek ve imza vermesine karşı çıktılar.

"Bu eylemler Tayyip'e yarıyor. Atatürkçüler Tayyip'in işine yarayan
eylemler yapmaz" dediler.

"CKD'den istifa edip Atatürkçü bir kadın derneği kuracağız" dediler.

Kendilerine:
"Buyurun gidin, istediğiniz gibi Atatürkçülük yapın." denildi.

Kapıyı çarpıp gittiler
Eylül 2020'de 29 Ekim Kadınları Derneği'ni kurdular.
Çok eski Aydınlıkçı, eski CHP Milletvekili Şenal Sarıhan'ı 
Genel Başkan seçtiler.

Ve CKD'ye yaylım ateşi açtılar:

- "Ne biçim Atatürkçüsünüz" dediler
- "Kadın düşmanı şeriatçı Taliban'ı savunuyorsunuz" dediler.
- "Taliban'ı önderimiz Atatürk ile bir tuttunuz" dediler.
- "Doğu Perinçek'in çizgisine girdiniz" dediler.
- "Tayyipçi oldunuz. Artık kendinize Atatürkçü diyemezsiniz" dediler.

Emperyalizmin dayattığı İstanbul Sözleşmesi'ni can havliyle savundular.
"Laiklik" dediler, başka bir şey demediler. 

+++

Aradan bir yıl geçti.
Atatürkçülük yapma gayretiyle Doğu Perinçek'i tu kaka ilan eden
kadınlar kendilerini PKK'nın kollarında buluverdiler.


 "HDP Kadın" twitter hesabı, 29 Ekim Kadınları Derneği'nin HDP
Genel Merkezi'ni ziyaret ettiğini duyurdu:

"Kadın dayanışması ile kazanan mücadelemiz olacaktır." 

Toplantıda her iki tarafın da bundan sonraki süreçte ortak mücadele
kararı aldığı açıklandı.


29 Ekim Kadınları Derneği, Genel Merkezimizi ziyaret ederek Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, Kadın Koordinasyonu Üyemiz Latife Demirci Kahya ve Milletvekilimiz Dilan Dirayet Taşdemir ile görüşme gerçekleştirdi. Kadın dayanışmamızla kazanan mücadelemiz olacaktır!


+++

Prof. Dr. Tülin Oygür:

“Bu grup sırtını, CKD’nin 2020 kongresine turuncu fularlara gelen 
Sorosçu kadınlara dayadılar. Genel Kurulumuzda olay çıkarttılar, 
hakaretler ettiler. 

CKD başkanlığına aday olup kaybedince 29 Ekim Kadınları Derneği'ni
kuran Şenal Sarıhan'ın HDP masasında ağırlandığını görüyoruz. 

Sonuçta ortada CKD var ve HDP kapatılsın diyor, 
bunun mücadelesi için bütün platformlarda yer alıyor. 

Bir de Atatürkçü kadınları kandıran 29 Ekim Kadınları Derneği var. 
Sırtlarını Batı’ya bağlamış durumdalar.

Bunların kıbleleri Batı, 29 Ekim adları sahtedir.

Video kaydı
+++

Prof. Dr. Tülin Oygür:

“Atatürk Cumhuriyeti'ne ithafen adlarını '29 Ekim Kadınları' koydular. Ama
bütün eylemleri ve söylemleri boştur, Atatürkçülükle hiçbir ilgisi yoktur. 

- Batı’ya teslim olmuş, 
- emperyalist Batı’nın hegemonyasına girmiş, 
- Türkiye’nin geleceğini bu hegemonik yapı içerisinde arayan, 
- Batı’ya göbekten bağlılığı medeniyet, değişme, ilerleme zanneden
- Atatürk’ü zerre kadar anlamamış kadınlardır bunlar. 

Ne yaptıkları o kadar açık ki, gittiler koşa koşa HDP’yi ziyaret ettiler. 
Bu onlar açısından çok doğal. Ancak bunu kendi sosyal medya hesap-
larından duyurmadılar. HDP sosyal medya hesaplarından öğreniyoruz. 
Madem ziyaret ettiniz, o zaman duyurun. İşte bu kadar iki yüzlüler." 

+++

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bayram Yurtçiçek, 
Şenal Sarıhan'ı anlatıyor: 

+++

Atatürkçülük, devrimcilik, sosyalizm adına Doğu Perinçek'i suçlayan
ve daha iyi devrimcilik yapma iddiası ile Aydınlık hareketinden
ayrılanların sonu ya emperyalizme, ya da PKK'ya kapılanmak oldu.
Bu durumun bir istisnası da yok ve olmayacak. Şenal Sarıhan yalnızca
bir örnektir.

İlk örnek İbrahim Kaypakkaya idi:

Ser verip sır vermeyenleri saygı ve özlemle anıyoruz #ibrahimkaypakkaya


Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan:

CHP Gençlik Kollarının andığı Kaypakkaya'nın
Atatürk tezlerinin özeti: Askeri faşist diktatörlük, İngiliz işbirlikçisi...
CHP'nin gençliği CHP'yi Atatürk'ün kurduğunun farkında mı? Ya da doğru soru: O CHP, bu CHP mi?

Perinçek'in devrimci olmadığı iddiasıyla Aydınlık hareketinden ayrılan
ve başta CHP olmak üzere tüm sahte solcuların "ser verip sır vermeyen
devrimci önder" ilan ettiği İbrahim Kaypakkaya'nın yaptığı ilk iş Atatürk'ü
İngiliz ajanı ilan etmek ve polise, askere kurşun sıkan bir örgüt kurup en
sonunda PKK ile bölücülük yolunda ittifak yapmak olmuştu. 

Sözde Atatürkçü CHP'li vekiller, Atatürk'e en ağır hakaretleri yapan bu
kişiyi mezarı başında, CHP Gençlik Kolları da resmi internet sayfalarında
anıyor. Atatürkçü seçmen CHP yönetimini Atatürk düşmanlarının ele ge-
çirdiğinden habersiz, bonzai çektirilerek uyutulmuş durumda.

İşte Kaypakkaya'nın Atatürk hakkındaki görüşleri:

"Kemalist diktatörlük sözde demokratik, gerçekte askeri faşist bir diktatör-
lüktür. Kemalizm ile devrimcilik bir arada yürümez. Kemalizm faşizmdir."


PKK'nın haber ajansı ANF, Kaypakkaya gurubunun Kobani'deki
silahlı eylemlerini ballandırarak veriyor. PKK ile birlikte Mehmetçiğe
kurşun sıkıyorlar Kobani dedikleri Ayn el-Arab'da:

5 Eki 2014 — TKP/ML TİKKO Ortadoğu Bölge Komitesi, yazılı bir açıklama ile Kobanê direnişini selamlayarak, "bu soylu direnişi direnişimiz olarak ...
TKP-ML TİKKO Rojava Komutanlığı, Kobanê zaferinin yıldönümünde parti ve devrim şehitlerini andı. ANF; HABER MERKEZİ; Salı, 26 Oca 2021, 15:32.
+++

PKK devletçiğini destekleyen CHP'nin Kaypakkaya'yı anması doğaldır.
Bakınız:
Suriye'de CHP - PKK buluşması 

+++

Doğu Perinçek, Kaypakkaya'nın görüşlerini "Kemalist Devrim-1 Teorik
Çerçeve" adlı kitabında ayrıntılı olarak eleştirdi.


Daha sonra Aydınlık hareketinden tek tek veya gurup halinde ayrılanlar
da aynı kaderle karşılaştılar. Kimi Alman gizli servisinin, kimi CIA'nın
eline düştü, diğerleri heder olup gitti. Ayrılırken öne sürdükleri devrimcilik,
sosyalizm vesaire iddiaları sönüp gitti, kimileri de Şenal Sarıhan gibi PKK
ile kader birliği yaptı.

Rahmetli Hasan Yalçın, bunlardan bazılarının ibretlik durumlarını 
edebiyat tarihine altın harflerle geçirdi: DÖNEKLER


+++

Son olarak Doğu Perinçek'i Tayyipçi ilan eden ve başlarını Doğu'da
seçim bildirisinden "HDP kapatılsın, Kürt de biziz Türk de biziz, hepi-
miz Türk milletiyiz" ibaresini çıkarmaya çalışan kişinin çektiği gurubu
da aynı kader beklemektedir.

Onlarca yıllık devrimci çabaları bir anda heder olmuştur.

+++