10 Ekim 2013 Perşembe

Mevlana'nın Mesnevi'sinde Hac bölümü

Mevlana Celaleddin-i Rumi (1207-1273) bir çok bakımdan eleştiriliyor. Özellikle Mesnevi'deki açık saçık cinsel hikayeler, Sultan'a koşulsuz baş eğmesi, Moğol istilasını desteklemesi, Ahi Evran ile mücadelesi, Allah'tan vahiy aldığını söylemesi bunlardandır.

Açık saçık (müstehcen) hikayeler bir yana, Sultanların yaptığı kötülüklere bile övgüler düzmekte, hatta onların oğlancılığını bile hoş görmektedir. Neden? Çünkü Sultanların tam güvenini kazanmak istiyor. İslami ilimlerde üzerine kimseler yoktur ama o yeni şeyler söylemek, yazmak istiyor. Sultanın tam koruması altında olsun ki, yeni şeyler söyleyenler gibi (Hallac-ı Mansur 858-922 veya İmam-ı Azam Ebu Hanife 699-767 örneği) öldürülmesin, hapse atılıp işkence görmesin.

Görüşlerini binlerce satır Sultan övgüsü, cinsel hikayeler, dinsel açıklamalar arasına beş-on satırla öyle bir gizliyor ki, bunca laf kalabalığı arasında göze çarpmıyor. Farkına varanlar da Sultan'a söyleyemiyorlar, çünkü Mevlana Sultan'ın gözdesi.

İşte o görüşlerinden biri: Hacca gitme, fakiri doyur.
Diğeri: Kamil insan Allah'tır.

+++

Mevlâna Celaleddin, aşağıdaki öyküde Hac, Kâbe ve Tanrı'nın insanda cisimleşmesi konularındaki düşüncelerini güçlü bir şekilde şöyle açıklıyor:


Hacca gitmek yerine fakirlere yardım etmek fazilettir.
Kâbe gerçi Allah'ın evi (Beytullah) 
                     ama Allah Kâbe'ye hiç gitmedi
Allah insanın vücuduna geldi. İnsan vücudu Tanrı'nın sır evidir.
Gerçek Kâbe (Allah'ın Evi) insandır. 
Tanrı, insanı Kâbe'den üstün kılmıştır.
Hacca gidip Kâbe'yi tavaf edeceğine, insanı tavaf et 
İnsanı görmek, Tanrı'yı görmek demektir.

Dolayısıyla, Mevlâna "Hacca gitmek gereksizdir" demiş oluyor.

Tabii burada "insan" derken, kâmil (eksiksiz, yetkin, bilgili) insanı kastediyor.


Mevlâna, günümüzde bile açıklanması cesaret isteyen bu fikirleri 700 yıl  önce söylemişti. Ancak Konya Sultanı'nın desteği ve kendisinin Mevlâna (efendimiz, sahibimiz) unvanı da mutlaka ona cesaret vermiştir.

Mevlâna, kâmil insanı şöyle açıklıyor:
"Kıyamete kadar onun vasfını söyleyip övsem, tükenmez. 
Benden bu övgüye bir nihayet ve son beyit isteme. 
Hasılı o, beşer suretinde esas varlığını gizleyen bir güneştir. 
Artık anlayıver. Doğrusunu Allah daha iyi bilir."

Anlamı: 
Kâmil insan, insan görünüşü altında kendini gizleyen Allah'tır.
Yorumu:
Kâmil insan konumuna gelen kişi, Allah ile bütünleşir.

Hallac-ı Mansur o nedenle Ene'l-Hak (Ben Tanrı'yım) demiş 
ve arkasında onu koruyan bir Sultan, bir Halife olmadığı için idam edilmişti.

"Artık anlayıver." demekle: Adlı adınca söylesem, güneş yerine Allah desem, Mevlâna da olsam, arkamda Konya Sultanı 
gibi on sultan daha olsa kellem gider" demek istiyor Mevlana.


Mevlana, Mesnevi, Cilt 2
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1990, Sayfa 171 - 173


Bölüm başlığı:
Bir şeyhin Ebu Yezid'e (Bayezid'e):
"Kâbe benim, benim etrafımda tavaf et" demesi.
Mısra 2231 - 2251


2231

Bayezid, seferde vaktin Hızır'ı olan kişiyi bulmak için uğraşmakta, böyle bir er araştırmaktaydı.

Vücudu hilâl gibi incelmiş bir pîr gördü; 
onda erlerin halini, kalini buldu.

Pîrin gözü görmüyordu, fakat gönlü güneş gibiydi.
Âdeta rüyasında Hindistan'ı görmüş bir file benziyordu.


Gözünü yummuş, uyumakta... 
fakat yüzlerce zevk ve neşe alemi görmekte.
Gözünü açarsa nasıl olur da görmez? Şaşılacak şey.


2235 

Rüya deyince şaşılacak şeyler açığa çıkar. 
Gönül, uykuda pencere kesilir.

Uyanık olduğu halde güzel rüya gören âriftir. 
Sen onun bastığı toprağı gözüne sürme gibi çek.

Bayezid, o pîrin huzuruna varıp oturdu, halini sordu;
onun hem fakir, hem de aile efradı çok olduğunu anladı.


Pir, "Ey Bayezid, nereye gidiyorsun, gurbet pılı pırtısını nereye kadar çekip sürüyeceksin?" dedi.

Bayezid, "Hac mevsimi... Kâbe'ye gidiyorum" diye cevap verdi.
Pîr dedi ki: "Yol masrafı olarak yanında ne var?"


2240

Bayezid, "İki yüz dirhem gümüşüm var. 
Ridamın ucuna sımsıkı bağladım işte" deyince,

Pîr, "Etrafımda yedi kere tavaf et. 
Bu tavafı hac tavafından daha makbul bil.

O dirhemleri de, ey cömert kişi, bana ver. 
Bil ki hac ettin, muradın hâsıl oldu.

Umre ettin, ebedi ömre nail oldun, sâf bir hale geldin,
Safa'ya koştun, saiy erkânını yerine getirdin.


Canının gördüğü Hak hakkı için ki, O (Tanrı), beni kendi evinden (Kâbe'den) daha üstün, daha makbul etmiştir.

2245

Kâbe her ne kadar onun lûtuf ve ihsan evidir ama,
benim vücudum da O'nun sır evi.


Tanrı, Kâbe'yi kurdu ama, kurdu kuralı ona gitmedi. 
Halbuki bu eve, benim vücuduma, o ebedi diri olan Tanrı'dan başka kimse gelmedi.

Beni gördün ya, bil ki Tanrı'yı gördün,
doğruluk Kâbesi'nin, hakiki Kâbe'nin etrafında tavaf ettin.


Bana hizmet, Tanrı'ya itaat etmek, onu övmektir. 
Sakın Hakk'ı benden ayrı sanma.

Gözünü iyi aç da bana öyle bak ki, beşerde Tanrı nurunu göresin." dedi.

2250
Bayezid o nükteleri dinledi, altın bir küpe gibi kulağına taktı.


Bu yüzden derecesi yüceldi, fazileti arttı.
Hakikat yolunun sonuna erişmiş olan Bayezid, artık ondan sonra bir son tasavvur edilemeyecek olan bir makama vardı.





+++
İlk güncelleme 2 Ağustos 2020
Son güncelleme 9 Haziran 2025
+++

arşiv:

Hacca yürüyerek ve incelmiş binitler üzerinde gidilir 

Kurban yalnızca hacca gidenlere vaciptir 

+++



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder