Bese Hozat'tan sonra Cemil Bayık da haklı olarak af kanunu konusunu gündeme getirdi. PKK üyesi 30 kişi silahları yakıp geldikleri yere geri dönmüşler, Türkiye'ye gitmemişlerdi. Doğu Perinçek bunun böyle olacağını, af kanunu çıkmazsa PKK üyelerinin yurda dönmeyeceklerini döne döne açıklamıştı.
+++
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, 19 Temmuz'da Stêrk TV’de şöyle konuştu:
"O silahlar neden yakıldı? Çünkü bugün NATO dünyayı silahlanmaya, savaşa sürüklüyor. Yine Orta Doğu’da büyük bir savaş yaşanıyor. Büyük değişim-dönüşümler oluyor. Silah yakma da buna cevap oluyor. Bir diğer manası ise biz bir kez daha savaşmak, silah kullanmak istemiyoruz. Bu yüzden Türk Devleti’nin hukuki zemin geliştirmesi lazım. Eğer bunu geliştirirse, bizler bir kez daha silah kullanmak istemiyoruz.
“Türk Devleti’nin, Türkiye kamuoyunun hatta dünyanın, herkesin görmesi gerekir. Biz sorunu siyasi, hukuki temelde çözmek istiyoruz. Savaşmak istemiyoruz. Bu yüzden ‘Silahları yakıp tekrar yerlerimize gidiyoruz.’ dediler. Neden? Çünkü Türkiye’ye gitmelerinin koşulları yok, kanunları yok. Giderlerse zindana giderler, mahkemelere düşerler. Hatta ağır cezalar da alırlar. Çünkü onların kanunlarına göre, silah alanlar düşmanlarıdır. Bunun cezası da çok ağırdır.
“Kanunlar değişmedikçe, yasal zemin hazırlanmadıkça arkadaşlar nasıl Türkiye’ye gitsin? Bu yüzden gitmediler. Bunun zemini yok. Bundan dolayı tekrar yerlerine geldiler. Yıllarca dağlarda silahlı bir şekilde yaşayan, kendisini savunan bir insan nasıl silah bırakıp ortada kalır?"
https://www.aydinlik.com.tr/haber/kck-yurutme-konseyi-esbaskani-cemil-bayik-nato-dunyayi-savasa-surukluyor-biz-artik-savasmak-istemiyoruz-537385
+++
Satır altı mesajı doğru okuyalım: Cemil Bayık "NATO dünyayı savaşa sürüklüyor... biz bir kez daha savaşmak istemiyoruz" derken "NATO bizim silah bırakmamızı istemiyor, savaşa devam etmemizi istiyor" demektedir. Son derece diplomatik bir söylemdir. Af kanunu çıkarılmasını NATO'nun istemediği anlaşılıyor.
+++
Af kanunu çıkmaması için yatıp kalkıp dua eden NATO çevresi, silah bırakan PKK üyelerine: "Bakın Türkiye sizi istemiyor, bu dağlarda ne zamana kadar aç gezeceksiniz? Suriye'ye gidip PYD'ya katılın, maaşınız bizden" demek için fırsat kollamaktadır.
Türk Devleti ise "Silah bırakıp gelirsen seni yargılarım, hapse atarım, infaz düzenlemesi yaparım, pişmanlıkla çözerim" diyerek, Meclis'te Komisyon toplama çalışmaları yaparak ipe un sermektedir.
Devletimiz, Ak Parti Hükûmeti, Sayın Cumhurbaşkanımız hiç kusura bakmasınlar, böyle yapmakla, af kanunu konusunu gündeme almamakla PKK'lılara: "Türkiye'ye gelmeyin, gidin Suriye'de PYD'ye katılın" demiş olmaktadırlar.
Akla ister istemez şu soru geliyor: Acaba NATO ve ABD baskı yaparak devletimizin af kanunu çıkarmasına engel mi oluyor?
Zaman geçiyor, süreç tavsıyor. Böyle devam ederse yakın bir gelecekte Öcalan'ın silah bırakma talimatı Hükûmetimiz tarafından çöpe atılmış olacaktır.
Zafer Partisi, İYİ Parti, Özdemir İnce ve sahte solcu terör örgütleri sevinçten göbek atacaktır. Bunu mu istiyor Sayın Cumhurbaşkanımız?
+++
İstenmeyen işler komisyona havale edilir. Ülkemizde bu bir gelenektir. Dört-beş parti komisyon kurup ne yapacaktır? Sonu gelmez görüşmelerden başka bir şey çıkmaz, bu arada bütün PKK üyeleri Suriye'ye geçmiş olur. Geriye otuz kırk yönetici kalır. İstenen bu mudur?
Komisyona gerek yok. Vatan Partisi 14 maddelik Af Kanunu Önerisini hazırladı bile. Daha iyisini mi yapacaksınız? Tam tersine, daha kötüsünü bile yap(a)mayacaksınız.
+++
Sürecin geçmişi:
Öcalan'ın 25 Şubat 2025 günlü PKK'ya çağrı / talimat mektubu üzerine devletimizin ivedilikle af kanunu çıkarmasını bekledik. Vatan Partisi'nin bu yöndeki uyarılarına rağmen bu konu bir türlü devletimizin gündemine gelmedi.
13 Temmuz 2025 günü Vatan Partisi PKK'ya Af Kanunu önerisini açıkladı. Ancak devletimiz yine suskun kaldı.
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Silah bırakan PKK üyelerine Af Kanunu önerisi ve gerekçesi
+++
Öcalan'ın mektubunun can alıcı bölümlerini anımsayalım:
1
- Ayrı ulus-devlet (Kürdistan) çözüm değildir
- Federasyon çözüm değildir
- İdari özerklik (Avrupa Özerklik Şartı gibi) çözüm değildir
- Kültüralist çözümler (ana dilde eğitim gibi) çözüm değildir.
Mektubun o bölümü aynen şöyledir:
"Aşırı milliyetçi savruluşun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır."
2
Açıklamanın en önemli bölümü şudur:
- Bırakılan silah bir gün gelir yerden alınabilir
- Kapatılan bölücü terör partisi bir gün gelir
aynı veya başka bir adla yeniden açılabilir
- Şimdi çözüm değil denilen ayrı ulus-devlet, federasyon,
özerklik, kültüralist çözümler bir gün gelir istenebilir
Ancak açıklama, bütün bunların yeniden olmaması için bir öneri getiriyor, şu çağrıyı yapıyor:
- Türk Devleti ile bütünleşin
- Türk toplumu ile bütünleşin
- Silah bırakma ve PKK'yı feshetme bu amaçlarla yapılacak
Açıklamanın bu bölümü aynen şöyledir:
"Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir."
Ayrıntılı bilgi için bakınız:
Öcalan'ın açıklamasının eleştirisi
+++
5 - 7 Mayıs 2025 günlerinde PKK Kongresi toplandı, fesih ve silah bırakma kararı aldı. Doğu Perinçek af kanunu konusunu bir çok kanalda açıkladı. Devletimiz yine ses vermedi.
9 Mayıs günü DEM Parti bir açıklama yaptı ve adını anmadan af konusunu satır altı işledi. Açıklama şöyle:
"Bu tarihi adımı kalıcı barışa dönüştürecek yasal-kurumsal zemini birlikte kurmak şu an en temel sorumluluğumuzdur"
Daha sonra Bese Hozat başta olmak üzere bir çok PKK yöneticisi "Bize ne yapacaksınız? Hapse mi atacaksınız" sorusunu yöneltti.
ABD - NATO - CIA devreye girdi. Af kanunu çıkarılması tehlikesi karşısında kamuoyu yaratmak amacı ile bir katil bulup Özgür Özel'e tokat attırdılar. "İçimizdeki katiller", "Caniler aramızda dolaşıyor" yaygarası bilinç altımıza şunu boca ediyor: Bir cani bunu yaparsa (silah bırakıp aftan yararlanacak olan PKK'lıları kastederek) on binlerce cani aramızda dolaşırsa neler yapmaz? Dört dörtlük bir NATO uygulaması.
Bakınız:
Özgür Özel'e tokat, Vatan Partisi'nin
PKK'ya af çalışmasına karşı atıldı
+++
Aynı şeyleri bir kez daha yinelemek zorunda kalıyorum.
Buyurun:
Bir başlangıç olarak 30 kişi silahları yaktı ama silah bırakma nasıl gerçekleşecek? Silah bırakanlar Türkiye'ye gelmez, Irak ve Suriye'de kalırlarsa günün birinde ABD ve İsrail ajanları onlara: "Silah bıraktınız, maaşlarınız da ödenmiyor, aç açına ortalıkta dolaşıyorsunuz. İşte para, işte silah, savaşmaya devam edin" diyeceklerdir.
Demek ki, T.C. vatandaşı PKK üyelerinin silah bırakmak üzere yurda dönmeleri, sürecin başarıya ulaşması için zorunludur.
Ancak, eğer Türkiye'ye döndüklerinde hapse atılacaklarsa, yıllarca hapis yatacaklarsa, hapisten çıktıktan sonra da sabıka kaydı nedeniyle işe giremeyeceklerse neden silah bırakmak üzere yurda dönsünler?
+++
İnfaz düzenlemesi ile olmaz
Çünkü infaz indiriminin uygulanması için, öncelikle yetkili mahkemece alınmış ve kesinleşmiş bir ceza hükmünün bulunması gerekir. Silah bırakan on binlerce Türkiye vatandaşının yargılanmasının uzun yılları alacağı düşünülürse, bu seçenek Bütünleşen Türkiye sürecini zehirlemekten başka bir amaca hizmet etmeyecektir.
Ceza Hukukumuzdaki Pişmanlık ile de olmaz
Çünkü bunun için de önce yargılama yapmak gerekir.
Eğer silah bırakanların ne olacağını infaz düzenlemesi ve pişmanlık gibi süreçlere bırakırsanız, sonucunun ne olacağı belli olmayan ve yıllarca hapiste yatmayı gerektiren bu süreçlere güvenip silah bırakan olmayacaktır.
Eğer devletimiz af kanunu çıkarmayıp bu süreçlerle sorunu çözmeye karar verirse, bu, ABD ile İsrail'in istediğini yapmak anlamına, silah bırakmak isteyenlere "silah bırakmayın" demek anlamına gelir.
Devletimiz bir an önce ABD - İsrail sarmalından kurtulmalı, ivedilikle bu af kanununu çıkarmalıdır.
+++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder