30 Eylül 2020 Çarşamba

Aliyev açıkladı: Paşinyan Amerika'nın uşağı, İran dostumuz


Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rus Devlet Kanalı 
Rossiya-24'e Ermenistan saldırısını şöyle anlattı: (Ayıraç içi
açıklamaları ben ekledim):

"Bugün Ermenistan'da Soros (ABD) rejimi var. Belarus'ta başarısız
olan darbe, iki yıl önce Erivan'da (Ermenistan'ın başkenti)  başarılı 
oldu. Paşinyan (Ermenistan Başbakanı) Soros'un (ABD'nin) uşağı."

ULUSAL KANAL video kaydı: 

Aliyev'in Rossiya-24'e konuşmasının video kaydı:

+++

9 Ağustos 2020 günü yapılan Belarus (Beyaz Rusya) Devlet Başkan-
lığı seçimlerini mevcut Başkan Lukaşenko kazanınca, ABD, maşası
Soros aracılığı ile turuncu (kadife) devrim kışkırttı, muhalefeti sokağa
döktü ama başarılı olamadı.

Turuncu devrim 15 Temmuz'da ülkemizde de başarılı olamamıştı.

Şimdiki Ermenistan Başbakanı Paşinyan, 2018'de ABD-Soros destekli
turuncu (kadife) devrimle iktidara gelmişti. 

Aliyev, bu konuyu iki ay önce de gündeme getirmiş, şöyle demişti:

"Ermenistan'da meydana gelen devrim, Soros'un marifetidir. Mevcut
yönetimin Soros'tan para aldığını, Soros'un (ABD'nin) temsilcisi ol-
duğunu ve onun emirlerini yerine getirdiğini biliyoruz.

En son Korona ile mücadele için Ermenistan'a 600 bin dolar verdiler.
Başka hangi ülkeye maddi yardımda bulundular?

Soros Vakfı burada (Azerbaycan'da) da provokasyonlar yapıyordu.
Gençlerin devlete başkaldırmasını istiyordu. Bu nedenle onların işini
bitirdik. Azerbaycan'da Soros Vakfı'nın izi bile kalmadı"


+++

Böylece, Amerikancıların "Ermenistan'ı Rusya destekliyor" yalanı
Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın açıklaması ile yerle bir oldu.

HABERTÜRK'te Perinçek'in "Azerbaycan Cumhurbaşkanı'ndan daha
mı iyi biliyorsunuz" demesi üzerine akit yazarı Kenan Alpay'ı haber
stüdyosunun zemininden kürekle kazıdılar.

Paşinyan'ın Ermeni-Rus Askeri-Teknik Komisyonu'nun 15. Oturumu-
na heyet gönderme kararını iptal etmesi de, Rusya'dan destek ala-
madığının göstergesi.

+++

Amerikancıların "İran Ermenistan'ı destekliyor" yalanı da aynı 
şekilde yerle bir oldu.

Şunu bilmiyorlar, veya kimselerin bilmediğini sanıyorlar: İran'ı bir
Türk yönetiyor. İran Anayasası'na göre, en yetkili yönetici, Dini
Lider'dir. Cumhurbaşkanı'nın bile üzerindedir. Şu anda bu makam-
da oturan Ayetullah Hamaney, Azeri Türkü. 

Video kaydı:

Bir Türk tarafından yönetilen İran, nasıl Ermenistan'ı destekler?
Üstelik İran'da yaşayan Farslar ve Azeriler de, Azerbaycan'da yaşayan
Azeriler de Şii mezhebinden
Böyle kuyruklu yalanı ancak Amerikancılar uydurabilir.

Hamaney'in Türkmen, Azeri ve Kaşgaylarla Türkçe bayramlaşması
video kaydı:

+++

İran'ın lideri Hamaney'in Temsilcisi Ali Haşim de Türk. Ali Haşim,
hayatını kaybeden Azeri askerlerine "şehit" diyor ve devam ediyor:
"Şehadete yetişipler. Hamaney Hazretleri buyurdular: Karabağ
İslam toprağıdır. Biz bu erazinin Azerbaycan erazisi kimin (gibi)
möhterem tanırıh. Ve Allah'tan isteriz ki hem Filistin'i ve hem 
Karabağ'ı İslam'ın toprahlarına geytersin."
Konuşmasına devamla, meselenin müzakere ile halledilmesi,
savaşa gerek kalmaması temennisi dile getiriyor. Video kaydı:
+++

Ayetullah Hamaney'in Azerbaycan Temsilcisi Hüccetülislam Ocak
Nejad da Türk. O da Türkçe açıklama yapıyor. Buyurun:

"İran ve İran halkı hemişe Azerbaycan'ın yanında olup, muharebenin
evvelinden ve gene de ne gada lazım olsa ve nice lazım olsa gene
de Azerbaycan'ın yanındadi. 

Sözün cani, bıdıki men arzeyledim, bundan artıh olan söz söhbetler
hamısı şayiadi, ve onlar artık sözdi, aralık sözüdi, ve düşman sözüdi."

Herhalde bu Türkçeyi tercüme etmeme gerek yok. Demek ki neymiş:
İran Ermenistan'ı destekliyor sözü şayia imiş, düşman sözü imiş.
Video kaydı: 

İran Hükümet Sözcüsü Rabiei: 

+++

Aliyev, İran'a teşekkür ediyor:

"İran, Azerbaycan'a öz desteğini göstermiştir, buna göre men size
minnettarım."

Video kaydı: 

+++

Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim 
ULUSAL KANAL'a konuştu:

-- Bizi Rusya ve İran'la karşı karşıya getirmek istiyorlar
-- Ermenistan cephelerinde PKK'lılar var
-- Türkiye'nin güçlenmesini istemeyenler Ermenistan'a destek veriyor
-- Krizin çözümünde Türk - Rus işbirliği olumlu sonuç verebilir

Büyükelçi, Ermenistan'ın Çin'den Londra'ya uzanan ticaret yolunu
kesme amacını da açığa vurdu. Tovuz saldırısının amacı buydu.
Çünkü tren yolu Tovuz yakınından geçiyor.

Video kaydı:


+++

Azerbaycan Hazar TV ana haber bülteni video kaydı: 

+++

İran Lideri Hamaney'in Erdebil Eyaleti Temsilcisi Âmilî de Türk.
(Bu eyalette Azeriler yaşıyor). İşte söyledikleri:


Amilî, 6 Ocak 2020 günü İstanbul'da Vatan Partisi İl Merkezi'nde
Doğu Perinçek'i ziyaret etmişti. Konuşmalar Türkçe yapılmıştı.
Video kaydı: (İlk 1,5 dakikası boş geçmiş, atlayınız)


+++

26 Eylül 2020 Cumartesi

Çin Komünist P. - Vatan P. Ortak Yatırım-Üretim görüşmesi

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) önerisi üzerine Vatan Partisi ile ÇKP
yetkilileri 23 Eylül 2020 günü video konferans yöntemiyle görüştü.

Vatan Partisi heyetine Genel Başkan Dr. Doğu Perinçek, ÇKP heye-
tine Uluslararası İlişkiler Bakan Yardımcısı Zhu Rui başkanlık etti.

Görüşmeye Ak Parti adına gözlemci olarak Ethem Sancak katıldı.


Çin Komünist Partisi heyeti özetle şu görüşleri iletti:

"Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler'de açıkladığı Yeniden Asya girişimini
çok olumlu karşılıyoruz.

Vatan Partisi, Türkiye-Çin ilişkilerine çok büyük katkılarda bulunuyor.
İdari bir iş yapıyor. Tam bir görüş birliği içerisindeyiz.

Ekonomide Türkiye ve Çin arasında işbirliği için çok geniş olanaklar
var.

Amerika'nın Türkiye ve Çin'e yönelttiği tehditler güvenlik alanında
iki ülke için güçlü bir dayanışmanın zeminini oluşturur.

PKK gibi etnik temelli bölücü Kürt örgütleriyle hiç bir zaman görüşme
yapmayacağız. Teröre karşı mücadelenizi destekliyoruz.

Vatan Partisi'nin önerilerini Maliye ve Milli Savunma Bakanlık-
larımıza hemen ulaştırıyoruz ve ÇKP Merkez Komitesi'ne bu gö-
rüşmemizi ayrıntılı olarak bildiriyoruz."

+++
ÇKP heyetinin sözünü ettiği Vatan Partisi önerileri şunlardı:


Vatan Partisi heyeti, özetle şu görüşleri iletti:

"Bu alanlarda işbirliğinin örgütlenmesi ve pratiğe geçirilmesi için:
- ÇKP ile Vatan Partisi, ve,
- Çin Halk Cumhuriyeti ile T.C. Hükümetleri arasında,
somut planları kararlaştırmak ve uygulamak için görüşmelerin
acilen başlatılmasını öneriyoruz.

ABD, Atlantik siyasetçileri ve medyası, Çin, Rusya ve Türkiye'yi
hedef alıyorlar. Bu üç ülkenin başkanlarını (Şi, Putin ve Erdoğan)
otoriter rejim kurmak ve diktatör olmakla suçluyorlar. Çünkü bu
üç ülke, ABD'nin karşısında dik duruyor.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Birleşmiş Milletler Kürsüsü'nden
bütün dünya ülkelerine ve milletlerine 'Tarihin sarkacının yeniden
Asya'ya kaydığı' gerçeğini vurguladı ve Türkiye'nin 'Yeniden Asya
Girişimi'ni ilan etti.
,
Erdoğan, bu bildirisiyle, Türkiye'nin 1945'ten bu yana devam eden
75 yıllık Atlantik dönemine noktayı koymuştur ve ülkemizin Asya'-
daki tarihi konumlanmasını bütün insanlığa bildirmiştir.

Maliye Bakanımız Albayrak'ın bir ay önce ilan ettiği gibi, yüksek
faizli sıcak para peşinde koşarak ekonominin çarkını çevirme
siyaseti artık sürdürülemez.

Bu durumda Maliye Bakanı Türkiye'nin 'Üretim ve İstihdam Odaklı
Bağımsız Milli Ekonomi Programı'na geçtiğini ilan etti.

Bu programın başlığı, aynen Vatan Partisi'nin Üretim Programı'nın
başlığıdır. Türkiye, ekonomide yeni bir döneme girmektedir.

Bu ekonominin en uygun ve en güvenilir ortağı, Çin'dir. 
Türkiye'yi birlikte üretim üssü haline getirebiliriz.
Ortak bir yatırım seferberliği başlatabiliriz. 

Böylece Çin- Türk ortak üretimi hem Türkiye iç pazarının talebini
karşılar, hem de Türkiye limanlarından ve kapılarından Avrupa, 
Rusya, Afrika ve Batı Asya'ya sunulabilir."

+++
arşiv:


Asya Çağı'nı Birleşmiş Milletler Kürsüsü'nden ilan ettik
https://aliserdarbolat.blogspot.com/2020/09/asya-cagn-birlesmis-milletler.html

+++

23 Eylül 2020 Çarşamba

Asya Çağı'nı Birleşmiş Milletler Kürsüsü'nden ilan ettik

Bu konuşma bir sohbet sırasında yapılmadı, gazetelere verilen bir 
demeç de değil. Birleşmiş Milletler Kürsüsü'nden yapıldı.

Yalnızca Devlet Başkanlarının konuştuğu yeni dönem Genel Kurul
açılış toplantısına video mesajla katılan Tayyip Erdoğan dedi ki:

"En doğudaki Avrupalı ve en batıdaki Asyalı olan Türkiye'nin özgül
ağırlığını her alanda artırdığımızı bilmeniz lazım.

Tarihin sarkacının yeniden Asya'ya doğru kaydığı bu dönemde,
'Yeniden Asya' girişimimizle, ilişkilerimize yeni bir dinamizm
kazandıracağız.

Tarih boyunca dünyanın en gözde şehirlerinden olan İstanbul'un
Birleşmiş Milletler merkezi haline gelmesi yönündeki gayretlerimizi
sürdüreceğiz"


ULUSAL KANAL'da Çıkış Yolu programına katılan Dr. Doğu
Perinçek, Erdoğan'ın konuşmasını yorumladı:

"Türkiye, Yeniden Asya Açılımı yapmaktadır. Bu, çok sevinçli 
bir haber. 2014'ten sonra girdiğimiz sürecin adı konulmuştur.

Daha önce Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu da, Yeniden Asya 
Açılımı'nı Hükümet adına ilan etmişti.

Şimdi BM Kürsüsü'nden bütün dünyaya ilan edilmektedir ki, 
Türkiye Asya'daki konumuna yerleşmiştir ve Asya ikliminde 
bağımsız, başı dik yaşayacak, istihdam-üretim odaklı bir eko-
nomi inşa edecektir.

Bu, 75 yılın son noktasının konduğu konuşmadır. "

Video kaydı: 


Perinçek şöyle devam etti:


"Bu, tarihi bir konuşma. Türkiye Cumhuriyeti'nin 1945'den bu yana 
75 yıldır yaşadığı Atlantik çağına nokta konuyor. T.C. Cumhurbaş-
kanı, Atlantik çağının bittiğini bütün dünyaya hem de B.M. Kürsü-
sü'nden ilan etti. Bir gazeteye demeç vererek veya herhangi bir kür-
süden değil, bütün dünyanın kendisini dinlediği B.M. Kürsüsü'nden,
Türkiye'nin Yeniden Asya yönelişi içine girdiğini ifade etti.

Bu 'Yeniden' sözü de çok önemli. 
Eski Asyalı kişiliğimize gönderme yapmaktadır. 

Türkiye'nin Yeniden Asya yönelişi, bu konuşmada nesnel sürecin de
üzerine oturtuluyor. Sayın Cumhurbaşkanı, tarihin sarkacının Asya'ya
yöneldiğini söylüyor. Yani, Asya çağına girdiğimizi belirtiyor.

Asya çağında da Türkiye Asya'daki yerini alıyor."

Video kaydı: 


"Biz bunu hep ifade ediyorduk. 2014 yılında güvenlik ve dış politika
açısından artık biz Atlantik'in kontrolünden çıktık. 'Atlantik zincirlerini
2014'te Silivri duvarlarını yıkmamızla birlikte kırdık' diyorduk.

2020 yılında da Maliye Bakanımız borçlanma peşinde koşan sıcak 
para ekonomisinin sürdürülemez olduğunu açıkladı. Bu, Turgut Özal
döneminin bittiği anlamına geliyor.

İkisi de aynı düzleme oturuyor. Güvenlikte Türkiye Atlantik sistemine
bağlanarak yaşayamaz. Çünkü tehdit (bölünme, PKK) doğrudan
ABD'den, Atlantik sisteminden geliyor. Ekonomimiz de ancak Asya
sisteminde ayağa kalkabilir. Parti programımızda yer alan Üretim
Ekonomisi'ni ancak Asya ikliminde kurabiliriz."

Video kaydı: 


"ABD istediği kadar çıldırsın, Doğu Akdeniz'den baskılar yapsın,
iç yıkıcılığı kışkırtsın, PKK ve FETÖ artıklarını maceralara sevk
etsin edebiliyorsa, Türkiye'nin bu süreçten geri dönmesi mümkün
değil. Amerika da aklı varsa bu sürecin bir gerçek olduğunu
(kendisinin de 2000'li yılların başında saptadığı gibi) Türkiye'nin
yerinin Asya olduğunu saptar, buna göre Türkiye'ye saygı gösteren,
çıkarlarına riayet eden siyasetler üretir. Bu da ABD'nin aklı olur.
Yapamazsa, bunun bedelini de öder."

Video kaydı: 


Video kaydı: 

Son söz:
Video kaydı

+++



22 Eylül 2020 Salı

Lozan hezimeti: Adaları ve Musul'u nasıl verdik

HABER TÜRK'te Kübra Par'la AÇIK ve NET programında Yeni Akit
yazarı Kenan Alpay'ın Lozan Hezimeti suçlaması (Ege Adalarını
ve Musul'u verdik) üzerine Dr. Doğu Perinçek şu açıklamaları yaptı:

+++

"Lozan Antlaşması'ndan daha iyisi yapılamazdı. 
Daha kötüsü de yapılamazdı.

Çünkü Lozan, Türk askerinin süngüsüyle kazandığı vatanımızı 
uluslararası bir antlaşma ile tescil ettirmiştir.

(29 Ekim 1914'de 1. Dünya Savaşı'na girişimizle 9 Eylül 1922'de
İzmir'e girişimiz arasındaki 8 yılda kazandığımız topraklar)

Burada anahtar kavram: 
Türk askerinin süngüsüyle kazandığımız sınırlar.
Lozan'da bu sınırları tescil ettirdik."

Video kaydı:


"Binerdiniz kağıttan gemilerinize, 12 Ada'yı alırdınız, İngiliz,
Fransız, Yunan donanmaları (ile çarpışıp), ondan sonra 
Lozan'da derdiniz ki: 'Bu 12 Ada benimdir.' 

Onun için 'Daha iyisi yapılamazdı' diyorum. 
Bir barış masasında, süngü ile kazanamadığınızı yazamazsınız.

Daha kötüsü de yapılamazdı.
Çünkü süngü ile aldığınızı masada vermezsiniz.

Musul'u da süngü ile almış olsaydık - Lozan Antlaşması'ndan
sonra Ankara'da liderlik içinde tartışmalar oldu. Acaba girelim mi,
İngiltere'den oraları alalım mı - Fakat Şeyh Sait isyanından sonra
ona cesaret edilemedi. Türkiye'nin gözü onu tutmadı. Zaten Ata-
türk gibi bir irade Musul'un alınmasını gözüne kestirseydi, Atatürk
gibi cesur ve iradeli, milletine güvenen bir komutan, zaten oraya
yürürdü.

Onun için, Ali Şükrü gibi insanlarla -tabii onlara da rahmet okuyalım-
Atatürk'le rekabet etmek çok şanssız bir tavır."

Video kaydı:


 
"Daha iyisi şöyle olurdu: Türk donanması giderdi, o adaları alırdı.
Ama senin kağıttan donanma yapma şansın yok. Evde çocukla-
rımız yaptığımız gibi kağıttan gemi yaparak. 

Yani: Donanmanız yok. Zaten donanmamız olsaydı, İstiklal Sava-
şı'nın devamında alırdık. Donanmamız yok. Donanmasız bir Tür-
kiye olduğu için adaları alma durumumuz yoktu.

Musul, Lozan'da kararlaştırılmadı. Batı Trakya ve Musul yüzünden 
Lozan görüşmeleri akim kaldı, anlaşma olmadı, tekrar masaya 
oturuldu. Yine anlaşma olmadı, Musul hariç tutuldu. 

Denildi ki: Musul ileride konferanslarla çözülecek. 1924'te Haliç
Konferansı toplandı, sonra Tevfik Rüştü Aras Milletler Cemiyeti'ne
gitti, ta 1926'ya kadar Musul meselesi çözülmedi.

İngilizler Şeyh Sait isyanını kışkırttılar. O ortamda 1926 Ankara 
Antlaşması ile Musul Irak'ın oldu.

Zaten Musul askerimizin kontrolünde olsaydı, kaybedilmezdi.
Musul'u almak için yeniden bir savaş yapmanız lazım. Ali Şükrü
Bey falan Atatürk'e karşı ciddi alternatif adamlar değil."

Video kaydı:  


+++

2. Abdülhamit darbe korkusu ile donanmayı Haliç'e kapatıp çürüttü.
Bu yüzden Ege adaları Osmanlı zamanında kaybedildi.

12 Adaları 1912'de İtalya aldı
Ege Adalarını da yine 1912'de Yunanistan aldı.

Misak-ı Milli ilan edildiğinde 12 Adalar'da İtalyan askeri,
Ege Adaları'nda Yunan ordusu vardı.

Askerlerimiz adalara kayıkla veya yüzerek geçemeyeceğine
göre, oraları nasıl alacaktık? 9 Eylül'de İzmir'e ulaşan ordumuz
orada kaldı. Gemimiz yoktu ki binip gidelim, adaları alalım.

"Bana ne, bana ne, isterim ver" diye yaygara yapınca verirler mi?

+++

18 Ekim 1912 günü İsviçre'nin Lozan şehrindeki Ouchy (Uşi)
Kasabası'nda imzalanan antlaşma ile Osmanlı, Rodos ve çev-
resindeki 12 Adayı geçici olarak İtalya'ya bıraktı. İtalya, bu ada-,
ları Balkan Savaşı sonunda Osmanlı'ya iade edecekti.

Ancak 1. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine İtalya, 22 Ağustos
1915 günü, Uşi Anlaşması'nın hükümlerini kabul etmediğini, ada-
lardan çekilmeyeceğini ilan etti.  

2. Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanan Paris Antlaşması ile İtalya
bu adaları Yunanistan'a devretti. Türkiye savaşa katılmadığı için
bu antlaşmada taraf değildi. 

İşte, Uşi'nin Lozan'ın bir kasabası olmasını yalanlarına dayanak
yapanlar, 12 Ada'nın Lozan'da verildiğini söylemektedirler.

Böylece, 1912'de Osmanlı'nın Uşi/Lozan'da verdiği adaları,
Atatürk 1923'de Lozan'da vermiş oluyor. Nasıl, iyi mi?

Maksat Atatürk düşmanlığı yapmak. Yalanın cezası yok, inananı çok.

+++

Meis'i almak istedik, ama olmadı. İşte donanma olmadan bir
adanın alınamayacağını gösteren o hikaye, hem de kıyımızdan
yalnızca 2 kilometre uzaklıkta olan bir ada:

İtalya'ya bağlı olan Meis Adası, İngiliz ve Fransızların denetiminde
idi. Alman General ve Osmanlı Mareşali olan Liman von Sanders,
Meis'in alınmasını emretti. Dergipark sayfasından okuyalım:

"1916 yılı sonlarında, kıyılarımız için tehdit oluşturan Meis Adası’nın işgaline karar verilerek, bunun için İzmir’de bulunan 15’lik seri obüs bataryası, Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul komutasındaki bir dağ bataryası, bir Alman uçağı ve jandarma mülazımı Muhittin Efendi komutasında yüz yirmi kişilik bir piyade bölüğü Kaş’a gönderildi. Bu taarruzun idaresi ihtiyat Alman mülazımı Ezelberk’e verildi. Top bataryaları Meis Limanı’nın karşısında bulunan Bayındır Burnu’na konuşlandırıldı. Bu sırada İngilizlerin Ben My Chree adlı dört uçak taşıma kapasitesine sahip bir kruvazörü, iki torpido muhribi ile Fransızların Paris II kruvazörü Meis Limanı’na gelerek demirledi. Bu fırsatı kaçırmayan Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul, 27 Aralık 1916 tarihinde limanda bulunan düşman gemilerine ani bir bombardıman başlattı. Bu bombardıman neticesinde Ben My Chree batırılmış, bir torpido muhribine hasar verilerek, limanda bulunan iki yüze yakın yelkenli gemi ve sandal yakılmıştır32. Bundan sonra 7 Ocak 1917 tarihinde Meis Limanı’na bir çıkarma harekâtı tertip edildi. Ama bu taarruz başarısızlıkla sonuçlandı33. Bunun üzerine obüs bataryası geriye alındı. Mustafa Ertuğrul komutasındaki dağ bataryası ise 14 Nisan 1917 tarihinde Antalya’ya giderek 57. Tümen’in emrine girdi. Bu dağ bataryası, 13 Aralık 1917 tarihinde Fransızların Paris II kruvazörünü Ava Burnu açıklarında batırdı34. Faaliyetlerine devam eden batarya, 8 Mart 1918 tarihinde Fransızların Aleksandra kruvazörüne Ava açıklarında tuzak kurdu. Buna göre içine dinamit konan bir yelkenli sahilden üç kilometre kadar açıkta bırakıldı. Dinamitlerin üzeri portakal sandıkları ile kamufle edilerek en dipteki sandık bir fünye ile dinamitlere bağlanmıştı. Bu tuzağa aldanan düşman, açıkta bulunan bu yelkenlideki portakalları ganimet olarak gemisine taşırken, son sandık da kaldırılınca büyük bir gürültü ile patlayan dinamitler Aleksandra kruvazörünün yaralanarak batmasına sebep olmuştur."

Bu paragraf, aşağıdaki derginin 181. sayfasından alınmıştır: 

Geriye yalnızca bir kahramanlık hikayesi kaldı.
Video kaydı:

+++

Bugün gelinen noktada tartışılan Yunanistan'ın adaları silahlandırması
konusu Lozan Antlaşması'nın bir sonucu değil, Lozan ve Paris Antlaş-
malarının şartlarının ihlal edilmesi sorunudur.

+++


20 Eylül 2020 Pazar

Kıbrıs'ta federasyon ihanetinde sonun başlangıcı

Diğer bir çok konuda olduğu gibi, AK Parti Hükumeti, Kıbrıs 
konusunda da federasyondan vazgeçerek Vatan Partisi'nin 
savunduğu çizgiye yakınlaştı.


Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy:

"50 yılı aşkın müzakere sürecinde federal çözüm ile ilgili tüm
ayrıntılar görüşüldü.

Bundan sonra, bize göre, federasyonla ilgili konuşacak bir
şey kalmamıştır.

Siyasi eşitliğin kabul edildiğine dair (Rum tarafından) öne 
sürülen tüm unsurlar da muğlaktır, içi, boştur."


16 Temmuz 2018 günlü yazımızda şu tespiti yapmıştık:

"FETÖ ve PKK konusunda 180 derece dönmüş olan Erdoğan,
KKTC konusunda da aynı dönüşü yapmak durumundadır.

Şu ana kadar bu konuda Tayyip Erdoğan'dan dişe dokunur bir
söz duyamadık. Denktaş'ı ağır hakaretlerle saf dışı bırakan
Erdoğan, Amerikancı Akıncı'ya karşı sesini çıkarmıyor.

Tüm yurtseverler, bu hain planı durdurması için Tayyip Erdoğan'a
çağrı yapmalıdır. Amerika ve Akıncı'nın bu hain planına karşı
mücadele, PKK ve FETÖ ile mücadelenin ayrılmaz parçasıdır."

Geniş bilgi için bakınız: 
Erdoğan Kıbrıs'ta hangi konumda 

+++

İşte, 2 yıl sonra, AKP Hükumeti, KKTC konusunda da 180 
derece dönüş yapmak zorunda kalmıştır.

Vatan Partisi'nin Milli Hükumet Programı, Kıbrıs konusunda
şöyle demektedir: (özet)

Madde 19: KKTC'nin Türkiye ile Bütünleşmesi
ABD'nin "Birleşik Kıbrıs" planı emperyalist amaçlara hizmet etmek-
tedir. Milli Hükumet, KKTC'nin Türkiye ile bütünleşmesini adım adım
gerçekleştirecektir. Kıbrıs'ta Türkiye ve Yunanistan dışında herhangi
bir devletin asker bulundurması ve üs kurması kabul edilemez.

+++

Her ne kadar AKP Hükumeti bu programa gelmemiş olsa da,
federasyondan vazgeçmesi şu an için yeterlidir.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu "Önceliğimiz federasyon dışındaki 
seçeneklerdir. İki devlet, konfederasyon veya benzer fikirleri  
değerlendirebiliriz" dese de, Rum tarafı bunları kabul etmez.

Bu durumda, Hükumetimiz KKTC'nin tanınması için çalışmalara
başlama kararı almalıdır. Bu konuda Vatan Partisi'nin hazırladığı
yol haritası bu işe Rusya'dan başlamak gerektiğini söylüyor.

Bakınız:
Abhazya-Vatan Ortak Bildirisi: 
Türkiye Abhazya'yı tanısın, Rusya da KKTC'yi 

+++

Eski Kıbrıs Barış Kuvvetleri Komutanı E. Org. Necati Özgen
de aynı fikirde olduğunu geçen gün Aydınlık'a açıkladı:

Aydınlık, 19 Eylül 2020

E. Org. Özgen şöyle devam etti:
"Rusya'dan sonra diğer Müslüman ülkelere ve Türki Cumhuriyetlere
yönelinmeli ve KKTC'nin tanınması sağlanmalıdır."

+++

Dışişleri Sözcüsü Hami Aksoy'un açıklamalarını değerlendiren
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Danışmanı gaze-
teci Sabahattin İsmail, bu kararın KKTC için bir dönüm noktası
olduğunu vurguladı:

"Türkiye tanıtma için kampanya başlatırsa en azından ilk anda
10 devletlik bir gurup KKTC'yi tanıyabilir.

Bugüne kadar diğer devletlerin KKTC'yi tanımamasının nedeni,
federasyon görüşmelerinin sürmesidir. Çünkü federasyon olursa
KKTC bir devlet olarak ortadan kalkar ve bir vilayete dönüşür.

Tanınma sürecinde toplu tanıma önemlidir. Bu olmazsa emperyalist
güçler, geçmişte Pakistan ve Bangladeş'e yaptıkları gibi, baskılarla
tanıma kararını geri aldırmayı deneyeceklerdir."

Sen kendini bir devlet olarak tanıtmaz, bir vilayet olmak için 50
yıldır görüşmeler yaparsan, ileride ortadan kalkacak bir devleti
kim tanır?

+++

arşiv:

Erdoğan Kıbrıs'ta hangi konumda: KKTC'ye Amerikan saldırısı
4. Bölüm  16 Temmuz 2018

Kıbrıs'a ABD şahini: KKTC'ye Amerikan saldırısı 3. Bölüm   14 Tem 2018

Noble Dina Tatbikatları: KKTC'ye Amerikan saldırısı 2. Bölüm  12-7-18
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2018/07/noble-dina-tatbikatlar-kktcye-amerikan.html 

Guterres Çerçevesi: KKTC'ye Amerikan saldırısı 1. Bölüm   11 Tem 2018
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2018/07/guterres-cercevesi-kktcye-amerikan.html 

Amerika'nın gerçek dostu Millet İttifakı    6 Temmuz 2018
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2018/07/amerikann-gercek-dostu-millet-ittifak.html


+++