Günlerden 24 Temmuz 2014
Yer; Lefkoşa, BM
denetimindeki ara bölge.
Kıbrıs müzakerelerinin
onbinbilmemkaçıncı oturumu...
"Ortak Devletin
Yönetimi" tartışılıyor. Aynı konuda bilmemkaçbininci toplantı...
Rum Yönetimi Lideri
Anastasiadis, "Devlet Başkanı her zaman Rum olmalı, Başbakan ise bir dönem
Rum, bir dönem Türk" deyiverdi.
KKTC Lideri Derviş Eroğlu,
Hristofyas ile Talat arasında geçmişte üzerinde anlaşmaya varılan "Bir
dönem Türk Devlet Başkanı, bir dönem Rum Devlet Başkanı" formülünü
anımsatınca, Anastasiadis birden çıldırdı.
Terbiyesiz Devlet Başkanı Anastasiadis
"Bana ne, benden önceki
anlaşmalar beni bağlamaz" diye avazı çıktığı kadar bağırdı.
KKTC Heyetinin ve Birleşmiş
Milletler Heyetinin şaşkın bakışları altında yumruğunu masaya indirdi:
"Benim dediğim
olacak" diye bağırdı sinirden titreyen bir sesle. "Sadece benim kabul
edeceğim konular görüşülmeli."
Ayağa kalktı, gözlüğünü
çıkardı, masanın üzerine fırlattı.
Bir sigara yaktı. Sinirli
bir şekilde masanın etrafında dolaşmaya başladı. İşte o masa:
Rum ve BM Heyetlerinin
terbiyesiz Başkanı sakinleştirme çabaları sonuç vermedi. Sigarasının
dumanlarını öteye beriye üfleyerek birkaç defa masanın çevresinde dolaşan Sayın
Başkan, Rum Heyetini piç gibi ortada bırakarak salonu terk etti.
***********
Sonra ne oldu dersiniz?
Eğer bu davranışın binde
biri bir Türk yetkili tarafından yapılsaydı, bütün dünya "Terbiyesiz,
görgüsüz Türkler, Kıbrıs'ı işgal eden, diplomasi geleneği olmayan vahşiler,
" gibisinden yaygaralarla ortalığı inletirlerdi.
BM Heyeti toplantıyı terk
eder, bir daha böyle bir şey yaşanmaması için Türk tarafına yazılı ve sözlü
ihtar çekerdi.
Ama söz konusu Rumlar, Yunanlılar
olunca, Batı için gerisi teferruattır.
BM Kıbrıs Misyon Şefi Lisa
Buttenheim, Türk ve Rum Heyetlere: "Bu odada olanlar bu odada kalsın,
gizli tutalım, bilinmesin." dedi.
BM, daha sonra, Türk ve Rum
liderlerin 15 gün arayla buluşmaya devam edeceklerini duyurdu.
***********
O kızgınlıkla toplantıyı
terk eden Terbiyesiz Başkan Anastasiadis, sıcağı sıcağına Atina'da yayımlanan
"Real News" gazetesine demeç verdi, Türkiye Cumhurbaşkanı adayını
açıkladı:
"Türkiye'de
kimin cumhurbaşkanı olacağı konusu Türk halkının yetkisinde ancak kendi
tercihim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan yana.
Cumhurbaşkanlığı
seçiminden sonra Kıbrıs konusu ivme kazanacak.
Kıbrıs'ın kuzeyi
işgal altında. Kıbrıs sorunu 40 yıldır sürüncemede. Bu çok uzun bir süre.
İşgal edilen
topraklarda doğup büyümüş olan insanlar artık birer birer ölüyor. Bu
bölgelerden hatıraları olan Kıbrıslı Rumların sayısı azalıyor. Bu bölgenin yeni
Rum nesilleri için yabancı bir ülke olması riski var."
Kıbrıs Rum liderinin bu
sözlerinden anliyoruz ki, Tayyip Erdoğan KKTC'yi ortadan kaldırmak, Kıbrıs'ı
Rumlara, Avrupa Birliği'ne hediye etmek için ABD'ye söz vermiştir.
Terbiyesiz Anastasiadis, bu
söze güvenerek toplantıda "Benim dediğim olacak" diye posta
koymuştur.
Rumların umudu Tayyip
Erdoğan'dır.
***********
Avrupa İnsan hakları
Mahkemesi (AİHM), Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından açılan davada, 1974 Barış
Harekatı ile Kıbrıs'ın kuzeyini işgal ettiği için Türkiye'yi 90 Milyon Avro
tazminat ödemeye mahkum etti.
Bu karar, müzakereleri
etkileyecek, Türk tarafının elini zayıflatacak.
Hariciye Vekili Davutoğlu
gaz almak amacıyla kararın bağlayıcı olmadığını savundu, ama kazın ayağı öyle
değil.
Bu terbiyesiz insanlarla
müzakerelere devam etmenin mantığı yok. Rum-Türk ortak devleti aldatmacası,
KKTC'nin ortadan kaldırılması için bir tuzak.
İşçi Partisi'nin hazırlamış
ve kabul etmiş olduğu Milli Hükümet Programı, KKTC'nin adım adım Türkiye ile
bütünleştirilmesini öngörmektedir. Bu doğrultuda kamuoyu oluşturmak ve KKTC'nin
ortadan kaldırılmasını amaçlayan ABD - NATO - AB - AKP planına karşı durmak
zorundayız.
***********