Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı
Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Aydınlık'a konuştu.
Aydınlık, 18 Şubat 2013
"Askeri vesayetin kaldırılması" gibi ulvi bir amaç taşıdığı ifade edilen
TSK'ya karşı adı konmamış seferi başlatıp devam ettirenler bununla ne gibi bir sonuç umut ediyorlardı?"diye soran Korg. Pekin,
cevabı da kendisi şöyle veriyor:
"Hedefleri bizi Antalya Körfezi'ne
hapsetmek"
Ve, özellikle niçin Deniz
Kuvvetlerimizi hedef alan tertipler yapıldığını (Amirallere
suikast vesaire) şöyle açıklıyor: (Özetleyerek veriyorum)
"ABD Deniz Kuvvetleri'nin yayımladığı yeni hareket konseptinde, ABD
Deniz Kuvvetleri sığ sular ve başka ülkelerin karasuları dahil bütün denizlerde
kısıtlama olmaksızın harekat yapacak bir stratejiyi benimsemiştir.
Bu harekat konseptine göre ABF
Deniz Kuvvetleri'nin unsurları bütün denizlerde ülkelerin kısıtlamalarına
uymaksızın bayrak dalgalandıracak ve operasyon yapacak demektir.
Doğu Akdeniz'de, Ege'de Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır ve Suriye ile
sorunlarımız vardır. Türkiye, Ege ve Doğu Akdeniz'de karasularına ve Antalya
Körfezi'ne hapsedilmek istenmektedir.
Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail, Mısır
gibi ülkeler ABD ve Batılı şirketlerle ortaklaşa deniz dibi zenginliklerini
çıkartırken, Türkiye tecrit edilmiş durumda sanki deli gömleği giydirilmiş gibi
çevre denizlerdeki haklarından mahrum edilmek isteniyor"
"Başka bir konu da, Montrö'nün
değiştirilerek ABD ve Batı'nın daha fazla savaş gemisini Karadeniz'e geçirme
planları ve, Karadeniz'deki güvenliği bahane ederek ABD'nin bölgeye yerleşmeye
çalışmasıdır.
Türk Deniz kuvvetleri, bu bölgede kendi güvenliğimizi tehlikeye atacak
girişimleri önlemek için geliştirdiği ve liderlik ettiği Karadeniz Deniz Gücü
gibi bir projeyi hayata geçirmiştir."
Evet, "Sen misin Rusya ile birlik olup ABD'yi Karadeniz'e
sokmayan, gir Silivri'ye Hasdal'a gör gününü" denmiştir komutanlara.
Korg. Pekin, Büyük Ortadoğu Projesi'ni de
şöyle anlatıyor:
"Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerin sınırlarının ABD ve Batı'nın
menfaatlerine uygun olarak etnisite ve mezheplere göre yeni devletler ortaya
çıkacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve bu ülkelerde Ilımlı İslam'ı uygulayacak
yönetimlerin işbaşına getirilmesi planlanmıştır.
Şimdiye kadar belirttiğim bütün hususlarda ana amaç, petrol, doğalgaz ve
ham madde kaynaklarının bulunduğu bölgelerin, ulaşım güzergahlarının, limanların
ve pazarın kontrol altına alınması, rakiplerin (Çin vb.) buralara erişiminin
engellenmesidir."
"ABD'nin amacı Kürdistan'ı
kurmak"
"İran, Suriye'yi, Lübnan'daki Hizbullah'ı ve Hamas'ı destekleyerek
İsrail'i kontrol altında tutmaya çalışmaktadır.
Buna karşılık ABD ve
İsrail,
-- füze savunma sistemleri
geliştirmek,
-- Suriye'yi parçalayarak
İsrail üzerindeki baskıyı azaltmak,
-- Araplarla İran arasına,
Türkiye ile İran ve Transkafkasya arasına bir Kürdistan
yerleştirerek
a)-- hem İran'ı tecrit
etmek,
b)-- hem de Türkiye ile Orta Asya devletleri, Hazar, Azerbaycan ve
Gürcistan arasındaki irtibatı kesmek istemektedir."
"Etnisite ve mezheplere göre
oluşacak olan küçük ve zayıf devletçikler, bölgede İsrail, ABD ve Batı lehine
önemli bir denge oluşturacaktır."
NATO'nun yeni konsepti lider ülkelerin
çıkarlarını koruyor
"Sovyetler Birliği'nin dağılması sonucu NATO, saldırı tehlikesi altında
olan veya saldırıya uğrayan NATO üyesi ülkenin ortaklaşa savunulmasını öngören
5. maddeyi bir kenara bırakıp, lider ülkelerin (ABD, İngiltere, Fransa)
çıkarlarını koruyacak şekilde yeni konsept geliştirmiştir."
NATO ve Avrupa Birliği
"Türkiye, NATO, Avrupa Birliği ve diğer üyeliklerini gözden geçirmeli,
hep bizim verdiğimiz değil, katkımız oranında alacağımız ittifaklarda yer
almalıdır.
Yönümüzü sadece Avrupa'ya değil, Avrasya'ya da dönmeli, hem o ülkelerle
hem de Ortadoğu ülkeleri ile ittifaklar geliştirmeliyiz."
Korg. Pekin'e göre NATO ve Avrupa Birliği üyeliklerimizde hep
biz vermekteyiz.
Hep bizim verdiğimiz üyeliklerden çıkmalı, katkımız oranında
alacağımız Şanghay İşbirliği Örgütü gibi ittifaklara katılmalıyız. Korg. Pekin
adını söylemiyor ama kastının bu olduğu apaçıktır.
Ayrıca, "Ortadoğu ülkeleri ile ittifak" diyor. Bu da Doğu
Perinçek'in "Azerbaycan, İran, Irak, Suriye ile Batı Asya İttifakı" önerisine
denk düşmektedir.
Korg. Pekin'in Aydınlık'a demecinin tamamı için
bakınız:
Demecin son bölümünün tamamını
veriyorum:
Deniz Kuvvetleri’nin kökleri kesildi
Türk Devletlerinin ve Osmalı İmparatorluğunun tarihi denizcilik
konusunda önemli başarıların yanında, yöneticilerin inanılmaz hata ve
öngörüsüzlükleriyle doludur. Bunlardan çarpıcı birkaç örnek vermek istiyorum.
Çaka Bey İzmir Beyliğini kuruyor (1081-1092) 40 parçalık bir donanmayla Ege
adalarını ele geçiriyor. Fakat Bizans İmparatoru’nun kışkırtması ile damadı
Kılıçarslan tarafından öldürülür hem donanma hem de beylik dağılır. (NTV Tarih
Dergisi Sayı: 48, Ocak 2013)
Osmanlı İmparatorluğu denizlerdeki egemenliğine denizcilik
vizyonuna sahip Barbaros Hayrettin Paşa’nın Kaptanı Deryalık yaptığı 1533-1543
yıllarında ulaşmıştır. Ondan sonra 1990 yıllarının ortaları ve 2000’li yılların
başlarına kadar bir daha bu vizyona sahip denizciler yetiştiremedik. Donanma
1571’de İnebahtı’da 1827’de Navarin’de 1873’de Sivas’ta savaştığımız devletlerin
baskınına uğramıştır. 1990’lı yılların ortalarına geldiğimizde Türkiye’yi bölge
gücü yapabilecek bir vizyon ile bilgi birikimine ulaşan denizcilerimiz kendi
gemisini, gemilerinin komuta/kontrol sistemlerini milli imkanlarla yapabilecek,
istenilen bölgede her türlü görev ve harekat icra edebilecek seviyeye ulaşmış ve
çok büyük mesafeler almıştır fakat bu seferde birikimini
amirallerimiz/subaylarımız, üretilmiş deliller ve varsayımlara dayanarak
iddianameler ve mahkeme kararlarıyla tasfiye edilmişlerdir. Deniz Kuvvetleri’nin
dalları değil kökleri kesilmiştir. Bu ve buna benzer çok sayıda örneği Kara
Kuvvetlerimiz ve Hava Kuvvetlerimiz aynı şekilde tasfiye edilen personeli içinde
verebilirim. Kendi değerlerimizi kendi ellerimizle başka ülkelerin menfaatlerine
yarayacak şekilde tasfiye ediyoruz hem de geride kalanların ve yeni yetişenlere
kötü örnekler bırakarak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder