30 Eylül 2015 Çarşamba

Tayyip'in elini ben sıktım - Bölüm 1


Doğu Perinçek, Ulusal Kanal Haber Artı programında Can Karadut'un sorularını yanıtladı. "Tayyip'in elini ben sıktım" dedi. İşte bant çözümü:

Can Karadut:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la tesadüf olarak safa girerken size elini uzatması ve sizin de elini sıkmanız eleştiri aldı

Perinçek:
Hayır, bu yanlış. Bir kere, bir tesadüf değil. Tesadüf olarak el sıkışmış değiliz. İkincisi, Sayın Erdoğan bana elini uzatmış değildir, ben ona elimi uzattım.O açıdan, ben nezaketen, bana uzanmış bir eli sıkmış değilim. Musalla taşının orasından da geçebilirdi, burasından da. Benim önümden geçerken ben bilerek, kasıtlı olarak ona elimi uzattım. Davutoğlu'na da ben uzattım. Çünkü ben Vatan Partisi'nin Genel Başkanıyım. Ben, Türk Milletini vatan savunmasında birleştirmekle sorumlu ve görevli olan bir partinin Genel Başkanıyım.

Ve bugün, Türkiye terörle mücadele ederken... TSK 24 Temmuz'da önderlik etti, Açılım'dan vazgeçirtti AKP iktidarını, bunlar birer gerçek, ama sonuç itibarıyla bu teröre karşı mücadeleden başarıyla çıkmamız için, bütün partileri birleştirmek durumundayız. Bütün partilerin altındaki kitleyi, seçmeni... Ben, Türk Milletinin başarısı, vatanın bütünleşmesi için elimi uzattım. Ona göre herkes beni değerlendirsin. Burada eli ilk uzatan önderdir. Eli ilk uzatan milleti birleştirme ve vatanı bütünleştirme mücadelesinde cesurdur, kararlıdır. Korkmuyor. Bunlar çok önemli. Orası bir şehit cenazesi. Ve orada milleti birleştirmemiz lazım.

Şu da ilginç, Kılıçdaroğlu her karşılaşmasında elini sıkıyor, değil mi? Niye hiç kimse Kılıçdaroğlu'na "Niye Tayyip Erdoğan'ın elini sıktın" diye sormuyor?

Türkiye'nin girdiği dönemi iyi anlayalım. Bir vatan savunması dönemine girdi. Hükümetin başında olanlar düne kadar Açılım yaptılar, yanlış yaptılar, PKK'yı büyüttüler, beslediler, ama şu anda şu veya bu sebeple bu mücadelede varlar. Zayıflar, titrekler, kararsızlar, yalpalıyorlar, zaten ittifak denen şey böyle bir şeydir. Yani milleti birleştirmek böyledir. Millet birleştiği zaman içinde önde koşanlar da olacak, arkadan gelenler de, titrek olanlar da...

Can Karadut:
Elimi uzattım demeniz şu anlamı siyaseten eleştiri okuna çevirir. Yani siyaseten suçları çok fazla, yıllarca bununla mücadele ettiniz, yarın öbür gün yargılanmazlar ya da yargılamayacaksınız anlamına mı geliyor

Perinçek:
Efendim, doğru bir şey yapıyorum. Ben Türk Milletini ve vatanı devleti ve milleti ile topyekun birleştiren bir projenin başkanıyım. Vatan Partisi diyor ki: Karşımızda Amerika var. PKK'yı üzerimize sürüyor. Avrupa'nın bir çok devleti PKK'yı destekliyor. PKK'yı alt etmek için büyük güçleri bir araya getirmek zorundasınız. "Sen Açılım yaptın" falan, bunlar yanlış şeyler. Geçmişte ne yaparsa yapsın, bugün o mevzilere ne kadar büyük kuvveti sürersek başarı o kadar. Ben PKK'nın bitirilmesini istiyorum. Siz dönüp Tayyip Erdoğan'la kavga ederek, tabii siyasi mücadele yapacağız, ama bu vatan savunmasında, şehit cenazesinde kavga ederek, elini iterek başarıya hizmet edemezsiniz.

Tam tersine, millet ne istiyor? Birleşin diyor. Beni bu PKK belasından kurtarın diyor. Millet böyle, niye elini uzattın falan demiyor. Niye Kılıçdaroğlu'nu beni bu eleştirenler, bu eleştirenlere de meydan okuyorum, çok büyük yanlış içindeler. Lider olan, önder olan herkesi birleştirir bu vatan savunmasında. Ben oraya elimi uzatırken Amerika ile birleşelim diye elimi uzatmıyorum, herkes biliyor Doğu Perinçek'in kim olduğunu ve nerede durduğunu.

Ona ben şehit cenazesinde bir anlamda "İyi ki buradasın, bu cenazeye geldin, bu bayrağın arkasında duruyorsun, Açılım'dan vazgeçtin..." El uzatmak bu anlama geliyor, herkes bunu görüyor. Ve: "Daha tutarlı olalım, Suriye ile, Irak ile, İran ile işbirliği yapalım..."

Şimdi bakın burada benim yüzümün sert olması bile bazı arkadaşların "Bak, elini sıktı ama yüzü sert" Şehit cenazesi, o kendiliğinden olan bir şey.

Ben gerektiği zaman el sıkmamasını da bilirim.

Ama şuna seviniyorum: Hiç kimsenin Tayyip Erdoğan'la el sıkışması gündem olmuyor ve kimse kimseyi eleştirmiyor, Doğu Perinçek bu kadar dikkatli inceleniyor, irdeleniyor ve eleştiriliyor. Demek ki halkımız Vatan Partisi'ni ve Genel Başkanını çok dikkatli izliyor.

8 dakika süreli sesli görüntü kaydı:
veya:

+++++++++++

29 Eylül 2015 Salı

CHP'ye Perinçekli ve Perinçeksiz 2 seçenek önerdik

CHP, iktidar formülünü reddetti. Daha doğrusu, AKP'siz iktidar olma formülünü reddetti. Ancak Vatan Partisi ile işbirliği yaparak Milletvekili sayısını arttıran bir CHP, MHP ile koalisyon yaparak AKP'siz bir hükümet kurabilir. Bunun dışında AKP'siz bir iktidar seçeneği yok.

CHP ile Vatan Partisi'nin ayrı ayrı katıldığı 1 Kasım seçiminde Haziran'dakinden çok farklı bir sonuç çıkmayacak, CHP-MHP-HDP koalisyonunun imkansızlığından dolayı da AKP'siz bir iktidar seçeneği olmayacaktır.

Vatan ile işbirliğini reddeden CHP, aslında AKP'siz iktidar seçeneğini reddetmiştir. Vatan'ın devre dışı kaldığı bir Meclis'te AKP'siz bir hükümet kurmak mümkün değildir. Haziran seçimleri öncesinde işte bu sonucun elde edilmesi için Vatan'a "oyları bölüyor" diye saldırılmış ve HDP'nin barajı geçmesi için Amerikancı medya yaygara koparmıştı. 

Vatan barajı aşsa idi, CHP-MHP-Vatan hükümeti kurulacak ve AKP ile Saray devrilmiş olacaktı. Bunun olması istenmediği için HDP'nin barajı geçmesi gerektiği yaygarası koparılmıştı. Amaç AKP'den kurtulmak değil, aksine AKP'yi iktidarda tutmaktı.


Doğu Perinçek, CHP'nin bütün formülleri nasıl reddettiğini Ulusal Kanal'da şöyle açıkladı:


Biz onlara en son 2 seçenek önerdik. Biri Perinçekli, biri Perinçeksiz. Eğer Amerika'dan gelen baskılara direnebiliyorsanız, Perinçek'i seçilebileceği bir yerden aday gösterirsiniz. Bizim MYK'nın, benim dışımda bütün arkadaşların ittifakla önerdiği şuydu: Bir tek sen gir Vatan Partisi'ni temsilen, yeter. Bizim hepimizi en alt sıraya koysunlar.

İkinci seçenek, Amerika Perinçek olmaz diyor, peki, Perinçek olmasın. Sizin 131 Milletvekilinize de dokunmuyoruz. 131'den sonraki sıralardan birkaçını bize verin yeter.

Örneğin İzmir 2. Bölgeden CHP 6 Milletvekili çıkarmış. 1.600 oy farkla AKP'ye bir Milletvekili kaptırmış. O bölgede Vatan Partisi'nin 11.000 oyu var. 7. ve 8. sıraları bize verin, sayıyı 9'a çıkaralım.

İzmir 1. Bölgeden CHP 2.000 oy farkla bir Miletvekilini HDP'ye kaptırmış. Orada da Vatan'ın 12.000 oyu var.

Bu çerçevede 5-6 Vatan adayına yer verin dedik. Onlar ne yaptılar? Örneğin Serdar Üsküplü İstanbul 3. Bölgeden 19. sıradan aday olsun dediler. CHP o bölgeden 10 Milletvekili çıkarmış. Şimdi 19 alması olanaksız. 12. veya 13. sıradan gösterseler kabul. Seçilmesi olanaksız bir yerden aday gösterilirse Vatan Partisi İstanbul İl Örgütü'nü nasıl harekete geçirecek? Seçmen bunu nasıl karşılayacak?

CHP'nin bize yaptığı öneride, Serdar Üsküplü örneğinde olduğu gibi, seçilebilme ihtimali olan tek bir yerden bile aday gösterilmedik.

Bakınız: 16 ila 19. dakikalar arası:

arşiv:
Güçbirliği neden olmadı? Perinçek anlattı 29-9-2015  


Güçbirliği neden olmadı? Perinçek anlattı.

Doğu Perinçek, Ulusal Kanal'da Can Karadut'un sorularını yanıtladı.


CHP - Vatan işbirliğinin, kısa dönemde, 1 Kasım'a kadar, Türkiye'yi AKP iktidarından kurtarabilecek tek formül olduğunu gördük. başka bir formül yok. CHP için 2 şirketin yaptığı anketi biliyorum. Diyorlar ki: Vatan Partisi ile işbirliği yaptığınız zaman oylarınız yüzde 7 artar.

Sandalye pazarlığına girmiyoruz, başarılı olabilecek bir projede varız dedik. Yani 131 olan CHP Milletvekili sayısını 200'ün üzerine çıkaralım. Başarıdan bunu anlıyoruz.

CHP'nin bölücü teröre karşı mücadelede önderlik yapmak, bu milletin başına geçmek gibi bir niyeti olmadığını gördük bu görüşmelerde.

Açılım yapan, PKK'yı besleyen siyasetler uygulayan, Türkiye'yi bu hale getiren AKP çark etti, "vatan, millet" gibi anahtar kavramlarla seçmeni avlamaya çalışıyor, ama CHP bir türlü elini HDP'den, PKK'dan kurtarmıyor.

TSK'nın yürüttüğü mücadele, Sayın Kılıçdaroğlu'nun bana yolladığı mektupta fay hatlarını parçalayacak, toplumdaki kamplaşmayı derinleştirecek bir mücadele olarak görülüyor. 

Yani "PKK'nın üzerine yürürseniz" diyor, "fay hatlarını derinleştirirsiniz, toplumsal çatışmayı derinleştirirsiniz". Yani 24 Temmuz'da başlayan harekata karşı çıkıyor, bunun AKP'nin bir iktidar projesi olduğunu, Saray Savaşı olduğunu söylüyor. Bunu bir vatan savaşı olarak görmüyor, problem burada. Yani bizim CHP ile bir seçim işbirliği yapamayışımızın esas nedeni bu.

Mesela birinci görüşmede altı kişinin önünde söylenen şey: "Neden HDP ile de bu demokratik güçbirliği yapılmasın?" diyor Sayın Bülent Tezcan.

Kılıçdaroğlu CNN'de "PKK silah bırakmaz" diyor. İşte bizim aramızdaki ayrılık bu. Diyor ki: "Kandil'i anlamak lazım." Neyini anlayacağız? Kandil'in neyini anlayacağız? Efendim, silah bırakmaz. Niçin? Amerika ile birlikte IŞİD'e karşı savaşıyor. Ama Amerika ile birlikte Türkiye'ye karşı savaşıyor. Senin kalbin Türkiye ile çarpmıyor mu? Peki, Türkiye PKK'yı temizlemeyecek, o zaman Türkiye ne olacak? Hep yanacak mı? Tabutlar mı gelecek hep? Mehmetçiği vuran bir örgüte bu kadar anlayış, bu kadar hoşgörü... Tabii, böyle olunca, Vatan Partisi ile bir işbirliği de kabul görmüyor.

5 dakikalık video kaydı:
veya:

arşiv:
CHP-Vatan görüşmelerinin ayrıntıları   21.9.2015