Cinayeti önceden biliyorlardı.
++++++++++++++++++++++++
"Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" pankartları ve pankart çıtaları cinayetten önce hazırlanmıştı.
Kulaklarının üzerine yatmışlar, hazır bekliyorlardı.
Haber duyulur duyulmaz zaten hazır olan pankartları alarak fırladılar.
Hedef olarak "faşistleri", "milliyetçileri" gösterdiler.
Gazı alan guruplardan biri dönüşte İşçi Partisi İl Merkezi'ne saldırmayı bile denedi.
Samast jandarma tarafından yakalanınca, Emniyet'te Türk bayrağı önüne götürülüyor, eline de bir Türk bayrağı tutuşturuluyor, bir taşla iki kuş: Cinayeti sözde Türklüğü savunan biri tarafından öldürüldüğü görüntüsü beyinlere çakılıyor: Suçlu Türk bayrağıdır. Fotoğrafın Emniyette çekildiği gizlenerek Jandarmada çekildiği söyleniyor: Yardımcı suçlu ordu. Katillerin Fethullahçı Emniyet Müdürü'nün "haber elemanları gurubu" mensubu oldukları böyle perdeleniyor, katillerle ordu arasında ilişki kurulması isteniyor. Emniyet içindeki Fethullahçılar ve Miting Tertip Komitesi uyum içinde işte böyle çalışıyorlar.
Miting tertip komitesi de bu şirret yaygaracılardan oluşuyor.
Hrant'ın katili Amerika'nın Büyükelçisi Pearson'u cenaze kolunun en önünde yürüttüler.
O kadar bu işin içinde idiler ki, Hrant'ı telefonla çağırıp gazeteden çıkarak bankaya gitmesine neden olan da bu "arkadaş"larından biri idi.
++++++++++++
Doğu Perinçek, 22 Ocak 2012 günlü Aydınlık'ta şöyle yazıyor:
"Hrant Dink’e bir telefon geldi ve bankaya koştu.
Bir daha dönmedi.
Nerden bilebilirdi, o telefonun kendisini ölüme çağırdığını.
O telefon kayıtları silindi. Hrant Dink’in avukatları da, o telefon eden kişinin kimliğini hiç araştırmadılar.
Senaryoda, o ölüme çağıran telefon dostunun adı (x) diye belirlenmişti. (x) olarak kaldı."
Evet, Hrant'ı dışarı çağıran o "arkadaş" kimdi? Telefon kayıtları neden silindi?
Hrant'ın "arkadaş"ları ve avukatları, o kişinin kimliğini niçin hiç araştırmadılar, "Hrant'ı dışarı çağıran kimdi" diye niçin yaygara koparmadılar?
Cinayetin üzerinden daha 10 gün geçmeden İşçi Partisi bu soruyu soruyordu, Aydınlık dergisi haftalarca üzerine basarak soruyu tekrarlıyordu:
"Hrant'ı dışarı çağıran kimdi"
Hrant'ın "arkadaş"ları, avukatları bu soruyu duymazdan geliyorlardı.
Muhtemelen Hrant'ın ailesinden de gizliyorlardı.
Yıllar sonra, 26 Ocak 2012'de, Hrant'ın kardeşi Orhan Dink "katil Perinçek" diyerek tezgaha bilerek veya bilmeyerek alet olacaktı.
++++++++++++
Doğu Perinçek, yazısına şöyle devam ediyor:
"Hrant Dink’in öldürülmesi üzerine kalabalıklar ellerinde, “Hepimiz Ermeniyiz” pankartlarıyla yürüyüşe geçti.
Senaryoya göre, o pankartlar, o pankart çıtaları cinayetten önce hazırlanacaktı.
“Hepimiz Ermeniyiz” yürüyüşünün en önünde “insan hakları savaşının” dünya şampiyonu ABD Büyükelçisi Pearson yürüyordu.
Hrant Dink, senaryoya göre Ermeni olduğu için öldürülmemişti; binlerce insanın İstanbul’da “Hepimiz Ermeniyiz” diye yürümesi için katledilmişti.
Ve “Hepimiz Ermeniyiz” diye yürüyenler nerden bilebilirlerdi, Türkiye için kurulan tuzağa doğru yürüdüklerini."
Evet, senaryo ABD tarafından yazılmıştı. Senaryonun dışına çıkan Hrant'a izin verilemezdi.
İşte bundan dolayı senaryoda Hrant'ın üzeri çizilmişti. Çünkü Hrant şöyle diyordu:
"Geçmişte İngilizlerin, Fransızların, Rusların Almanların
şu topraklar üzerinde oynamış oldukları rol neyse, bugün aynen tekrarlanıyor.
Geçmişte Ermeni halkı onlara güvendi, kendilerini Osmanlı'nın zulmünden kurtaracak sandı, ama yanıldılar.
Çünkü onlar geldiler, kendi işlerini, kendi hesaplarını yaptılar.
Çekilip gittiler ve burada kardeşi kardeşle kan içerisinde bıraktılar.
Ve bugün Kürtlerin yaşadığı aynı şey.
Amerika geldi, Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti oluşturmak üzere.
Kürt kardeşlerimiz için orası bir çekim alanı mı oldu, ne oldu, başka bir şey mi oldu?
Ümit mi oldu? Bu, çok tehlikeli bir gidiş.
Amerika bu. Gelir, o kendi hesabını yapar, işine bakar, işi bittiğinde de çeker gider.
Ondan sonra da, burada tekrar insanları kendi didişmesi içinde bırakır."
(Hrant'ın 15 Nisan 2006 günü Malatyalı İşadamları Derneği'ndeki konuşması)
Doğu Perinçek, yazısını şöyle bitiriyor:
"Hrant Dink senaryonun dışında konuşmuştu.
Batılı emperyalist devletlerin geçmişte Ermeni meselesini, bugün Kürt meselesini, Türkiye’yi bölmek için kullandıklarını haykırıyor ve emperyalistlere “Elinizi çekin Türkiye’den” diyor; Kürt yurttaşlarımıza da, “Birinci Dünya Savaşında Ermeniler bu oyuna geldi, siz gelmeyin kardeşlerim” diye sesleniyordu.
Bu konuşma senaryonun dışındaydı ve senaryoda da yasaklanmıştı.
Senaryo içindeki “Hepimiz Ermeniyiz” pankartlı yürüyüş devam ettiriliyor ve bütün kanıtlar Hrant’ı katleden Fethullah Gladyosuna işaret ederken, Yürüyüşün Sözcüsü, senaryo içinde, “Ergenekon” plağını döndürüyordu."
++++++++++++
Evet, Hrant'ın "arkadaş"ları, ölüm haberi alınır alınmaz önceden hazırlanmış pankartlarla yürüyüşü düzenleyenler, ölümünden sonra Agos gazetesine el koyanlar, cenaze merasimini örgütleyen Miting Tertip Komitesi, avukatları, hepsi bu tezgahın içinde idiler.
Hepsi ne Hrant idiler, ne de Ermeni idiler. Öyle olsalardı, bizden olurlardı.
Onlar sadece ve sadece Amerikancı idiler.
Hrant olmadıkları, "Ermeni soykırımı yapıldı" diye yaygara yapmalarından da belli idi.
Hrant, "Bu yasayı Fransa'da çiğneyeceğim" demişti. (Aydınlık manşet, 10 Ocak 2012)
Hrant sosyalistti. Bunlar Amerikancıdır. Hrant ile yakından uzaktan ilgileri yok.
Sadece Amerikancı olsalardı, ona da şükürdü. Ama bunlar, cinayetin operasyon merkezi ile bağlantılılar.
Cinayeti bildikleri halde haber vermemeleri bir yana, telefonla arayıp Dink'i dışarı çıkardılar, tetikçinin önüne attılar.
Şema aşağıda.
Onların oyununa gelip arkalarından yürüyen bilinçsiz kalabalık için diyecek bir şeyimiz yok.