24 Eylül 2016 Cumartesi

Piyadelerimizin Suriye'ye girmesi büyük felaket olur

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Serhat Güvenç ve
Emekli Tuğamiral Türker Ertürk BirGün’e değerlendirmiş

**********

Prof. Dr. Serhat Güvenç felaket tespiti yapıyor: (özet)

"Piyadelerle Suriye'ye girersek Türkiye içeride ve dışarıda IŞİD'in hedefi haline
gelebilir,
büyük kayıplı saldırılar dönemine girilebilir. Felaket olabilir."

"ÖSO El Bab'a kadar inerse arkada kalan yerlerin savunulması için düzenli bir
ordunun oraya girmesi şart. Asker buna mecbur bırakılıyor."

"40 bin askerin, yani bir kolordunun girmesi konuşuluyor. 15 Temmuz darbe
girişimi ile subay kadrosu zaafa uğramış, personel sayısı azalmış bir ordudan
bahsediyoruz. Moralinin düşük olduğunu da varsayabiliriz.
Ordu hazır değil."

"Kamuyunun alışık olduğunun ötesinde zayiat riski var. Sonunu düşünmeden
Suriye'de bu kadar müdahil olursanız arkası da gelecektir. Bunun
yüksek ma-
liyetli bir girişim
olduğunu düşünüyorum."

"TSK'nın
hava gücü önceki döneme göre daha sınırlı. Ciddi anlamda pilot sı-
kıntısı var. Tank kayıpları da yetersiz hava desteğine bağlanıyor. 50 tanktan
6 tanesi sıcak çatışma olmadan imha edildi. IŞİD vur - kaç taktiği yapacaktır."

"İlk siyasi hedefin Kürt koridoru oluşumuna engel olmak olduğunu biliyoruz.
Ama bu hedef elde edildikten sonra
siyasi hedefin ne olacağı belli değil"

Suret-i haktan görünerek, yani ülke çıkarlarını düşünerek konuştuğu izlenimi
vererek koridora müdahaleye karşı çıkıyor profesörümüz.
Prof. Dr. Serhat Güvenç
**********
Oraj Poyraz'ın bu felaket tellallığına yanıtı özetle şöyle:Piyadelerin girişi büyük felaket olur
  • "Büyük kayıplı saldırılar olabilir"
  • "Ordu hazır değil"
  • "Yüksek maliyetli girişim"
  • "Hava gücü sınırlı"
  • "Siyasi hedef muğlak"
Prof. Dr. Serhat Güvenç böyle demiş. Adam asker değil, savaş meydanı gör-
memiş,  Doğru söylemiş, ama bu vakitten sonra bunların bir anlamı yok.

BÜYÜK KAYIPLAR OLABİLİRMİŞ.


Evet, büyük kayıplar olabilir. Savaştır bu, polis operasyonu değil.
Her çatışmasında yüzün katlarıyla insan kaybını göze alacaksınız.

ORDU SAVAŞA HAZIR DEĞİLMİŞ.

Ordular hiçbir zaman savaşa hazır olmaz.Tarih boyunca olmamıştır.
Hep bir şeyler eksik olmuştur.
Ve her şey bir yana... Artık çok geç. Suriye'ye girdik.
Şimdi çıksak, geride vakum oluşacak.
Siz bunu baştan düşünecektiniz. Akılsız başın cezasını ayaklar çekecek.....
Bundan sonrasına bakalım. Birbirimizi yemeye sonra bakarız.
Ordu hazır olsa da, olmasa da, bu vakitten sonra elimizde olanla yolumuza

devam etmek zorundayız. Mızrak yemiş gibi hareketlenmemiz lazım.

YÜKSEK MALİYETLİ GİRİŞİMMİŞ.
Ya ne zannediyordunuz? Üç kuruşa olacak, şoför yanı olacak öyle mi?
Kanını akıtacak, para harcayacak, fukara olacak, zorluklar yaşayacaksın.
Fukaralığı, zorlukları pay edeceksin.
Adalet ve eşitlikle sıkıntılara göğüs gereceksin. Biri Bodrumda, diğeri profes-
yonel asker... İsyan çıkar, adamı keserler, tabii ki yüksek maliyetli.


HAVA GÜCÜ SINIRLIYMIŞ.
Elbette, kesinlikle öyle.
Elimizde olan pilotlar ancak gündelik çatışmalara yeter.
Bütün uçaklarımızı aynı anda kaldırmak gerekirse yetmez.
Peki bu ne zaman olur?

Büyük savaşlara girersek olur, çok cepheli savaşlar yaşarsak olur, tıpkı Irak,
Suriye, Libya gibi Batılı oligarklarla kapışmak zorunda kalırsak olur
.
Bir gün bu olacak, kaçarı yok, bizi köşeye sıkıştırıyorlar, biz kaçıyoruz,
onlar üstümüze geliyor, biz kaçıyoruz, ama sonu yok.

Yüzleşmek zorundayız, Batılı buna göre sefer hazırlıklarını yapıyor.
Ona göre yedek müttefikler, yedek planlar, yedek yığınaklar yapıyor.
Biz de yapmak zorundayız.

Biz de yaşamsal konular söz konusu olduğunda geri adım atmamayı,
savaşı göze almayı öğrenmek ve buna hazır olmak zorundayız.

Hava gücü sınırlıysa ne yapacağız?
Elimizde olanı verimli kullanacağız, en kısa sürede kapasitemizi artıracağız,
başka imkanlarla bu eksiğimizi kompanse etmeye çalışacağız.
Yolumuza böylece devam etmek zorundayız.

Hava gücümüz sınırlı diye teslim olacak halimiz de yoktur.

SİYASİ HEDEF MUĞLAKMIŞ.

Kesinlikle bu doğrudur.
Ben size en azından geçici bir hedef vereyim.
Bunun için temel şartlar var.

Artık fütuhat, Neo-Osmanlı, imparatorculuk hayallerini bir kenara
bırakacaksınız bu bir.

Esat Rejimi, Saddam Rejimi, Suudi Rejimi falan ülkenin rejimi gibi
başka ülkelerin rejimlerini saplantı yapmayı bırakıp pragmatik olmayı
kabul edeceksiniz iki.

Ulusal menfaatlerinize göre dostlarınız ve düşmanlarınızı siz, bizzat
kendiniz seçeceksiniz üç

Hem Suriye, hem Irak'da hemen, en kısa sürede merkez
hükumetlerle doğrudan, yapıcı, dostane ilişkiler kuracaksınız.

Hem Suriye, hem Irak'da bir şekilde ilişki kurduğunuz isyancıları
ve diğer dostlarınızı merkez hükumetlerle temasa ve iyi ilişkiler
kurmaya yönlendireceksiniz.


Amacınız, bir Kürt koridorunu engellemek, Arap halkın göçünü durdurmak,
göç etmiş mülteciler için güvenli bölge oluşturmak, Esat Hükümet güçlerinin 
IŞİD baskısı karşısında rahatlamasını sağlamak, merkez hükumetle bir güven
ortamı oluşturmak, gelecekte ortaya çıkacak tek ve üniter Suriye Devletine 

olumlu katkıda bulunarak onun gelecekteki iş ortağı olmak.

Bunun için Amerikan baskısına maruz kalacaksınız.

Buna direnmeniz gerekecek. Size ekonomik şantaj yapacaklar, size siyasi
şantaj yapacaklar, size suikastler, toplumsal olaylar yoluyla rahat huzur
vermeyecekler.


Ve zaten bunu yapıyorlar, hem de son kertede yapıyorlar, siz direneceksiniz.
Gerekirse sert tedbirler de alacaksınız.

Amerikan emperyalizminin Türkiye üzerindeki tehdidini defedeceksiniz.

Ya da mermi yok, savaş hazırlıkları yetersiz, korkuyoruz, pısırığız, ürkeğiz
falan deyip teslim olacaksınız.
Konu bu kadar basittir.


**********

Gelecek yazı: E.Tuğa. Ertürk'ün demecinin eleştirisi

**********
arşiv:
ÖSO rahatsızlığı nereden geliyor   23 Eylül 2016
http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2016/09/oso-rahatszlg-nereden-geliyor.html
**********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder