31 Ocak 2014 Cuma

Bahçeli ile pişti olan Süheyl Batum'a "Yuuuuuhh"


Süheyl Batum'a "Yuh" diyorum.

Batum hazretleri, yıllardır durmuş durmuş, tam Ergenekon - Balyoz tertipleri açığa çıkıp esir yurtseverlerin özgürlüklerine kavuşma şansı belirince aptalca - belki de haince- bir kanun teklifi vermiş.

Kanun teklifi şöyle:
"70 yaşın üzerindeki tüm hükümlüler ile 60 yaşını aşan hasta hükümlülerin cezası ev hapsine çevrilsin"

Böyle bir kanun kabul edildiğinde, 65 yaşında olan Öcalan'ın "hastayım" diyerek ev hapsine çıkma şansı olabilir.

Bu tehlikeyi zaten bilen Batum hazretleri, Müyesser Yıldız'a şöyle diyor: "Aynı tehlike Metin Feyzioğlu'nun önerdiği kanun yoluyla yeniden yargılamada da var"

Yani Batum hazretlerine göre, komutanlar ve aydınlar yeniden yargılanırsa, Öcalan'ın da yeniden yargılanması gündeme gelebilirmiş. Feyzioğlu'nun teklifi bu tehlikeyi içeriyormuş. Niye? Öcalan'ın da suçsuz olduğu meydana mı çıkmış? Öcalan'a da sahte deliller, sahte CD'ler kullanılarak iftira mı atılmış, Öcalan'ın aslında PKK yöneticisi olmadığı, hatta PKK ile hiç bir bağlantısı olmadığı mı anlaşılmış? Yani, Öcalan davası da Ergenekon, Balyoz davaları gibi bir kumpas mı imiş? Batum hazretleri bunu mu demek istiyor?


(Ayrıca, Feyzioğlu'nun teklifi Öcalan'a yeniden yargı yolunu açmaya uygun değildir. Bakınız: http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2014/01/bahceli-beyin-apoya-yeniden-yarg-yolu.html)

Süheyl Batum, böyle diyerek, aynı şeyi daha önce söylemiş olan Devlet Bahçeli ile pişti olmuştur.

Adnan Pelvanlar, Batum'un sözlerini şöyle yorumluyor:
"S. Batum, suçsuzluğu sabit Balyoz, Ergenkon tutuklularını suçlu kabul ve ilan etmiş!!!"

Evet, Adnan Bey haklıdır. Suçsuz komutanları ve Atatürkçü aydınları suçluluğu kesin olan Öcalan ile aynı kefeye koyarsan, onları suçlu kabul ve ilan etmiş olursun. Silivri, Hasdal ve diğer esir kamplarındaki komutanlar, aydınlar terörist midirler ki Öcalan onlarla aynı muameleye tabi tutulsun?

Suçsuz oldukları anlaşılmış, aleyhlerindeki delillerin sahte olduğu anlaşılmış, kendilerine kumpas kurulduğu anlaşılmış olan suçsuz insanların aklanmaları amacı ile yeniden yargılaması yapılırsa, suçluluğu kesin olan başkalarının da yargılanması niçin gündeme gelir? Böyle bir şey akla, mantığa, vicdana sığar mı?

Süheyl Batum ve Devlet Bahçeli, "Suçsuzlar yeniden yargılanırsa, suçlular da yeniden yargılanabilir" diyerek akıl, mantık ve vicdandan nasiplerinin olmadığını ikrar etmiş olmaktadırlar. Milleti salak yerine koymuş olmaktadırlar.


Bir tarafta: Öcalan
Obninlerce kişinin kanına elini bulamış bir terör örgütünün başı. PKK'yı yönettiğini kabul etmiş. Reddetmesi zaten mümkün değil, tüm dünyaca tanınıyor.
İşlediği suçları inkar etmemiş, yargılaması sırasında sahte delil, gizli şahit gibi rezilliklere gerek duyulmamış.
Aşırı derecede adil olarak yargılanmış.

Diğer tarafta: TSK komutanları, Atatürkçü aydınlar, İP yöneticileri
Ellerine silah almamışlar (Komutanların silahı var diye kimse zırvalamasın). Sahte delillerle tutuklanmışlar, aleyhlerinde yalancı gizli tanıklar kullanılmış, delillerin sahteliği Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve dünyanın saygın bilirkişi kurumları tarafından belgelenmiş, delillerde yüzlerce çelişki tespit edilmiş. Devletin yüksek kademesindekiler, Başbakan dahil, orduya kumpas kurulduğunu itiraf etmişler.

Bu iki tarafı nasıl eşit görebilirsiniz?
Bu, "Aman Öcalan da çıkabilir" gibi hiç olmayacak bir şey için korku salarak Atatürkçü TSK Komutanlarının, aydınların ve İP yöneticilerinin zindanda çürümelerini, hastalanıp Kuddusi Okkır gibi ayak bileklerinden zincirli olarak ölmelerini istemektir.

Bakınız:  

Yuuuuuuuhhh... Ve de yazıklar olsun.






***********

At yılınızı kutlarım

12 hayvanlı Türk - Çin takvimine göre 31 Ocak 2014 günü At yılına giriyoruz.
***********
12 hayvanlı takvim hakkında ayrıntılı bilgi için: http://tr.wikipedia.org/wiki/12_Hayvanl%C4%B1_Takvim
***********

No Hayvan Diğer Söyleyişler Farklı Kaynaklarda Çince Telafuz Anlam Hakas Takvimi Yön Özellikleri
1 Sıçan Sıçgan, Sıçkan, Çıçgan Küsgü[4] Fare Küske ("sıçan") 0° Kuzey Hareket, sezgi.
2 Ud Ut, Uy Buğa, Buga, Boğa chǒu Öküz İnek, İneh ("sığır") Sakinlik, akıl, bilinç.
3 Bars Barıs, Pars yín Pars Tülgü ("tilki") Atılganlık, kavga.
4 Tavışgan Tavışkan, Tovışgan Koyan, Koban[5] mǎo Tavşan Hozan ("tavşan") 90° Doğu Merhamet, korkaklık.
5 Lu[not 1] Luy, Ulu, Uluğ[not 2] Bal, Balıg, Balık chén Ejderha Kileski ("ejder") Talih, zenginlik.
6 Yılan Çılan, Cılan, Zılan Yılan Çılan ("yılan") Saygı, hürmet, korku.
7 Yunt Yund, Yont, Yond Yılkı At Çilgi, Çılgı ("at")[6] 180° Güney Acele, telaş, sürat.
8 Koy Hoy, Honın, Konın Koç, Koçkar, Huç wèi Koyun Hoy ("koyun") Sevgi, dürüstlük,çokluk.
9 Biçin Meçin, Meşin, Piçin shēn Maymun Kizi ("kişi") Eğlence, kurnazlık.
10 Tabuk Tagaku, Toguk, Toğ, Takık yǒu Tavuk Tanah ("tavuk") 270° Batı İsyan, cimrilik.
11 İt İyt, İşt Köbek, Kübek, Köpek Köpek Dorna, Torna ("turna") Sadakat, hissiyat.
12 Tonguz Tonuz hài Domuz Öski ("keçi")
Karmaşa ve sükunet.
***********
Yakutlar (Sahalar) ise 12 hayvanlı yıl takvimi kullanmakla birlikte, hayvanların yerine tanrıların adlarını kullanmışlardır.
1. Cöhögöy, 2. Ayısıt, 3. İyehsit, 4. Ayığ 5. Buğor, 6. Cahın 7. Suğorun, 8. Hotoy, 9. Bayanay, 10. Sehen, 11. Tanha 12. Otun

30 Ocak 2014 Perşembe

Seçim kampanyasını F-3 hücresinden başlatıyorum

Ne zaman bir seçim olsa, İşçi Partisi Genel Başkanı ya hapiste, ya aranıyor, ya da yasaklı. Her durumda seçimlere katılamıyor. 1970'lerden bu yana 40 yıldır "hür" olduğu söylenen seçimlere katılması mümkün olmuyor.

Demokrasinin bir gereği(!) olan bu macerayı Doğu Perinçek şöyle anlatıyor:
***********

doguperincek
1973 seçiminde Mamak Cezaevi Arka Hücrelerdeydim.
1977 seçiminde hakkımda tutuklama kararı vardı, aranıyordum.
1983 seçiminde yine Mamak Cezaevi'ndeydim:
1983
1987 seçiminde yasaklıydım.
1991 seçimine giderken, hakkımda soruşturma başlatıldı. Ve genel başkanı olduğum Partinin kapatılacağı ilan edildi.
1999 seçiminde Haymana Cezaevi'ndeydim:
1999
2011 seçiminde Silivri Cezaevi F-6 hücresindeydim:
2011
Şimdi 2014 yerel seçimine gidiyoruz, artık F-6 hücrelerinde değilim, F-3 hücresindeyim:
2014
İşçi Partisi Genel Başkanı, 1970'lerden bu yana 40 yıldır hemen her seçimde niçin hapse atılıyor?
Çünkü demokrasi var!
Ordu esarette, İşçi Partisi yöneticileri hapiste... Kısacası demokrasi bütün kurum ve kurallarıyla işliyor.
Siyasal Partiler Anayasaya göre demokrasinin vazgeçilmez unsurları.
İşçi Partisi'nden de vazgeçilmiyor. Kongrelerimize fotoğrafla katılıyorum. Merkez Karar Kurulu'na seçilen arkadaşlarımla resim çektirme özgürlüğüm var:
mkk
Ülkemizde hapishaneden Parti yönetme hürriyeti bile var.
Yönetmediğiniz bir Partinin Genel Başkanı olma hakkı da anayasal güvence altında!
Parti organlarımız özgürce toplanabiliyor:
toplanabiliyor
Seçim karargâhımız gerçi 2x2 metre, ama diğer partilerle yarışacak bütün olanaklara ve donanıma sahibiz.
donanim
Özgür olarak seçimlere katılıyoruz. Ayda bir gün vatandaşlarıma seçim propagandası bile yapabiliyorum. Görüyorsunuz kitleler sevinçli:
kitlelersevincli
Gazeteciler, televizyon ekranlarını kullanarak seçim büromuza gelip bizimle söyleşi dahi yapıyorlar. En son Orhan Bursalı büromuzdaydı. Kendisiyle fotoğraf dahi çektirdim:
orhanbursali
Mülki makamlardan izin almaksızın, havanın kararmadığı saatlerde, özgürce yürüyüş yapabiliyoruz. Bütün vatandaşlar yürüyüşümüze katılabilir. Yasal engel yok!
engelyok
Gösteri yapma hakkımız güvence altında. Yumruklarımızı bile sıkabiliyoruz. Yaparız diyoruz. Kararlıyız.
kararkiyiz
Mehmet Bedri Gültekin - Doğu Perinçek - Erkan Önsel - Silivri 2013

***********

Cemaat - MİT - PKK - Türksolu ortak saldırısı

Aydınlık’ın, 10 gün süren “İmralı’daki Apo anlatıyor” yazı dizisi ve Paris cinayetiyle birlikte yeniden gündeme gelen MİT-PKK ilişkisini ortaya koyan yayınları, hem MİT’i hem PKK’yı rahatsız etti.

PKK’nın yayın organı ANF, “Aydınlık’tan Kaçanlar” kitabındaki psikolojik savaş malzemelerini yeniden piyasaya sürdü.

Fethullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Erkam Tufan Aytav’ın imzasını taşıyan ve döneklerin anlatımlarından oluşan "Aydınlık’tan Kaçanlar" kitabı yaklaşık 3 ay önce yayımlanmıştı. Kitabın üst başlığı "Ayrılanların gözü ile Maocu Aydınlık hareketi". Dönekleşip Fethullah'a ve AKP'ye biat eden sözde aydınlar, eskiden içinde oldukları Aydınlık gurubu hakkında yakası açılmadık iftiraları bu kitapta anlatıyorlar.


PKK’nın yayın organı ANF, "Perinçek JİTEM elemanı mı?" başlıklı yazıda, Cengiz Çandar'ın bu kitaptaki iddiasını tekrarlıyor. Çandar 2004 yılında dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un kendisine "Perinçek JİTEM'in sözleşmeli personeli" dediğini iddia ediyor. Sabri Uzun bu iddiayı yalanladı ama duyan kim.

Cengiz Çandar, eskiden Aydınlık hareketi içinde yer alan, ancak daha sonra dönekleşen ve “Pentagon’a giren ilk Türk gazeteci” olmakla övünen bir sözde aydın.

Fethullah Cemaati ve PKK saldırır da MİT durur mu? O da kamuoyunda, yüzlerine Atatürk maskesi tutan ve "Genç Türk" olarak bilinen guruba ait "Türksolu" dergisini kullanarak saldırdı.

TürkSolu Ocak 2014

İşçi Partisi içinde MİT'e bağlı bir hücre yapılanması kurma girişimi tespit edilen Gökçe Fırat Çulhaoğlu, 2000 yılında partiden atılmıştı. Daha sonra CHP içinde Deniz Baykal'ın etrafında ve ADD içinde yuvalanma girişimleri İşçi Partisi'nin uyarıları ile önlenen Gökçe Fırat gurubu, MİT'in desteği ile Türk Solu dergisini çıkarmaya başladı.

Varlık gerekçesi İşçi Partisi ve Perinçek düşmanlığı olan Türksolu adlı dergide Gökçe Fırat, komplo teorisi bile denemeyecek saçmalıkta “Apo, Tayyip, Perinçek kumpas üçgeni” başlıklı bir yazı yayımladı.

Bu gurubun en büyük eylemi, 25 Ekim 2003 günü Ankara'da üniversitelerin düzenlediği "Cumhuriyete Saygı" mitinginde açtıkları "Ordu Göreve" pankartı olmuştu. Dergilerinin kapağına da "Ordu Göreve" yazmışlardı.

Onbinlerce kişinin katıldığı bu mitingde yandaş medya sadece bu pankartı öne çıkardı. Sanki onbinler yürümemiş, sadece bu bir avuç provokatör orduya darbe çağrısı yapmıştı.

Mitingin düzenleyicileri olan Rektörler Kemal Alemdaroğlu, Ferit Bernay, Mustafa Yurtkuran ve Fatih Hilmioğlu, bu pankartı açtırmakla suçlandılar ve Ergenekon tertibinde tutuklandılar. Azılı Atatürkçü ve Kürt düşmanı TürkSolu ekibi, görevini yerine getirmiş oldu.

TürkSolu Ekim 2003

Bu pankart MİT talimatı ile açılmıştı. "Cumhuriyet mitinglerinde Ordu Göreve pankartı açarak darbe çağrısı yaptıkları" gerekçesi ile Ergenekon tertibinden tutuklamalar yapılmış, ancak kimliği belli olan bu provokatör guruptan hiç kimse yakalanmamıştı. Aydınlık dergisi pankartı ve pankartı açanların fotoğraflarını "Provokatörün Portresi" kapağı altında yayımladığı halde, MİT koruması altındaki bu provokatörler ellerini kolarını sallayarak Amerikan Atatürkçülüğü yapmaya devam ettiler.

Aydınlık 2 Kasım 2003

Türksolu dergisi, 2013 Ekim sayısında Gökçe Fırat imzalı "Hakan Fidan: Kimin adamı?" başlıklı bir yazı yayımladı. Yazıya göre yabancı basın Hakan Fidan'ı hedef alıyordu. AKP, ABD güdümünde değildi. Hakan Fidan da ABD denetiminde değildi ve onun yönetiminde MİT de ABD denetiminden çıkmıştı. AKP, MİT ve Hakan Fidan onun için hedefteydi. Tayyip Erdoğan BOP Eşbaşkanı değildi. BOP'un amacı da Şii Hilali kurmaktı. Dergi, İran düşmanlığına böylece teorik bir kılıf uydurmuş oluyordu. Suriye konusunda Tayyip Erdoğan'ın savaş yanlısı politikaları da böylece kolayca desteklenebliyordu. Derginin Nisan 2012 sayısında Tayyip Bey Napolyon'a benzetiliyordu.


TürkSolu - GençTürk gurubu, 29 Ekim 2012 günü İstiklal Caddesi'ndeki eylemlerinde "Erdoğan Göreve" pankartı açarak Tayyip Erdoğan'ın Suriye'ye saldırmasını istedi. Rus Ayısı, İran Mollası ve Çin Emperyalizmine karşı açtıkları mücadelede Suriye'nin ezilmesi bu güruh için birinci derecede önem taşıyordu. 


Son günlerde, sokaklardaki bilbord denen reklam panolarında görülen "Herkes susar Türksolu susmaz" ilanlarının parasını kim ödüyor? Cumhuriyet, Sözcü, Milliyet, Akşam ve Vatan'da çarşaf çarşaf basılan reklamların parasını kim ödüyor?


"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganının yaratıcısı Gökçe Fırat imiş. AKŞAM, SÖZCÜ, Cumhuriyet, VATAN ve Milliyet gaz tenekelerine verdikleri ilanda böyle yazıyorlar. Bu sloganın İP'e ait olduğunu bütün dünya biliyor.

Kapı kapı dolaşıp "Biz TGB'den geliyoruz" diyerek bağış topluyorlar, dergi ve kitap satıyorlar. Uyanık olalım, bu güruha para kaptırmayalım.

Bu güruh "Ulusal Parti" adıyla bir de parti kurdu. Parti Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun özgeçmişi okunduğunda, yaşamının üç senesi görünmüyor. Ne İşçi Partisi üyesi olmuş, ne de İşçi Partisi'nin gençlik örgütü olan Öncü Gençlik'in yönetiminde bulunmuş. Bir insan niçin geçmişini gizler? Çünkü bilinse, partiden niçin ayrıldığı sorgulanabilir ve MİT ajanı olduğu anlaşıldığı için atıldığı öğrenilebilir. Böylece sahte Atatürkçü maskesi düşer. Onun için, kedi mokunu gizler gibi geçmişini gizliyor. Buyrun okuyun, işte o özgeçmiş:

***********

29 Ocak 2014 Çarşamba

Dz. Kur. Alb. Mehmet Aygün'ün mektubu

29 ARA '13
HASDAL

Sevgili DOĞU PERİNÇEK,
Tüm bu yaşadığımız haksızlık ve hukuksuzluklar karşısındaki dimdik duruşunuzu HASDAL'dan 16. ayımda saygı ile selamlıyorum. Üstadın dediği gibi;
29 ARALIK 2013. "Bugün PAZAR
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan oturdum...
...
Toprak, güneş ve ben,
Bahtiyarım..."
(imza)
Mehmet Aygün
Dz. Kur. Alb.


Doğu Perinçek, Alb. Aygün hakkında şu notu düşmüş (22 Ocak 2014 Aydınlık):
***********
HASDAL'DAN BAHTİYAR SUBAY SESLENİYOR:
'BEN ZATEN HAPİSTEYİM, SEN DÜŞÜN!'
Dz. Kur. Alb. Mehmet Aygün de, Hasdal'da nöbet yerinde Türk subayının feryadını ve görev sorumluluğunu yazmış. Şiiri şöyle bitiyor: "Ben zaten hapisteyim, sen düşün"
Ve şiir şöyle başlıyor:
"Dışarıda hava soğuk,
Hasdal'a ilk kar da düştü,
Ama yüreğimde yağmurlar yağıyor...
Her yer bembeyaz...
Günahsız, ihanetsiz, yalansız, bembeyaz...
Hava buz, hava soğuk;
Ama içim sımsıcak, vatan nöbetindeyim...
***********
Yazının tamamı:
***********

Tuğg. Ersöz'den Bahçeli'ye: "Asıl darbecileri açıkla"

Devlet Bahçeli, Ergenekon tertipler zincirinin ilk günlerinden beri "Darbeciler yargılansın", "Darbeciler ayıklansın", "Yargıya güveniyoruz" ve benzeri sözler söyleyerek TSK içinde darbeciler olduğunu, ancak darbeciler yargılanırken darbeci olmayan komutanların da suçlandığını ima etti. Ona göre, yargı, darbecileri mahkum edecek, suçsuzları salıverecekti.


Bahçeli'ye göre, Ergenekon, Balyoz ve diğer tertiplerde darbeciler yargılanıyordu, ama içlerinde suçsuzlar da vardı. Örneğin Korg. Engin Alan. Bahçeli, Korg. Alan'ın darbeye karışmamış olduğunu bildiği için onu partisinden Milletvekili adayı göstermişti.


Bu sözlerinden şu anlaşılıyordu: Bahçeli, darbecileri isim isim biliyordu. Darbeci olmayanları da biliyordu. Onun için "Darbeciler ayıklansın" deyip duruyordu. Ancak mahkemeye başvurup tanık olarak dinlenmesini talep etmemişti. Mahkemeye çıkıp "Engin Alan ve şu şu komutanlar suçsuzdur, diğerleri darbecidir" deyip darbe hakkında bildiklerini anlatmamıştı. En azından hiç olmazsa partisinin Milletvekili olan Korg. Alan için bir şeyler yapmalı idi. Hiç bir şey yapmamış, duruşmalara bile katılmamıştır. Tek yaptığı şey, "Ya sabır" çekmesi için Korg. Alan'a tesbih hediye etmesi olmuştu. Bakınız: http://aliserdarbolat.blogspot.com/2014/01/bahceli-beyin-apoya-yeniden-yarg-yolu.html

Mahkemeye başvurmamıştı, çünkü bildiği hiç bir şey yoktu. Çünkü darbeci yoktu, tertip vardı. "Darbeciler ayıklansın" diyerek ABD - AKP - Fettoş tertibine destek olduğunu ilan ediyordu.

Engin Alan komutanımızın hala MHP üyesi olarak kalmasının nedenini anlamam mümkün olamıyor bu yüzden.

Bahçeli, son olarak, 13 Ocak 2014 günü Meclis Gurup toplantısında "Asıl darbecileri bir kenara bırakırsak, çok sayıda vatansever askerimiz sözde darbe davalarında hukuk katliamlarına maruz kalmışlardır" dedi. Tıklayınız:

"Asıl darbeciler" kimlerdir, "Vatansever askerler" kimlerdir? Bahçeli Bey açıklamak zorundadır. 5 yıldır aynı sözleri tekrarlamakta, ama kim darbeci kim masum bir türlü açıklamamaktadır. Yargıtay Balyoz kararlarını onayladı. Açıklamakta çok geç kaldın. Bari şimdi açıkla. Eğer bir şey biliyor da saklıyorsan, suç işliyorsun. Biliyor da söylemiyorsan, yine suç işliyorsun. Her durumda suçlusun.

Bu sözlerinle, "Kumpas yok, sadece bazı suçsuz askerlerin darbecilerle birlikte yargılanması var" diyorsun. AKP kodamanları bile "Orduya kumpas kuruldu" derken sen ısrarla Fettoşçu Savcı ve hakimlerin yanında yer alıyorsun. 

***********

Ergenekon tertibi ile 22 yıl 6 ay hapis cezası verilen E. Tuğg. Levent Ersöz, bu konuşması üzerine Bahçeli'ye bir mektup gönderdi. Ersöz, yaptığı açıklamada, mektubu, Bahçeli'nin kumpas kuranlara destek anlamındaki söylemlerini eleştirmek için yazdığını kaydetti.

İşte Ersöz'ün İ.Ü. Tıp Fakültesi mahkum koğuşundan yazdığı o mektup:


“Sözde Ergenekon davası başladığında, yargılama boyunca hiçbir vekilinizi göndermediğiniz ve yargılananları ‘çete-terör örgütü’ olarak görüp darbecilerin yanında görüntü vermemek adına sessiz kalmayı tercih ettiğiniz, bilahare "Darbeciler yargılansın" açıklaması yaptığınız süreçte, yaptığımız savunmalarla Milli Orduya kurulan kumpası ortaya koyduğumuzu bilmediğinizden eminim."

"Devlet kendi vatandaşına askerine kumpas kurar mı? Ülkemizi kaotik ortama sürekleyenlere yardım mı edilmeli yoksa hesap mı sorulmalı? Engin Alan generalimize 2 yıl boyunca destek verecek tek bir ifade kullanmadınız, neden? Karşınızdaki propagandanın Türk miletinin hafızasında Türk askerinin darbeci olduğu algısı yaratılmasına neden karşı çıkmadınız?"

"Bütün olumsuzluklara karşın inatla her gün seherin gelişini görmek için direnen bir Türk askeri olarak, sizden hiçbir talebimin, beklentimin bulunmadığını, sadece zindanlara atılıp tutsak edilen yurtseverlere karşı kullandığınız ifadeler ve takındığınız tavırla izlediğiniz siyasetin yanlış olduğunu, ‘paralel devlete’ destek algısı veren söylem ve ifadelerden kaçınacağınıza inanmak istediğimi ve "asıl darbeciler"i açıklamanızı beklediğimin bilinmesini takdirlerinize sunuyorum.”

“Tutsak edilen yurtseverler hakkında hükümetin en yetkili kişilerinin açıkladığı "Kumpas kurulduğu" gerçeğine şüphe düşürmek ve kumpas kuranlara destek mi vermek istiyorsunuz?”

“Karşılıklı bir ilke anlaşması mı yaptınız? Yaptıysanız hangi tarafla? Hilmi Özkök gibi ‘demokrasi kahramanı’ olmak mı istiyorsunuz?"

"Asıl darbeciler" diyerek, yargıyı ve Türk milletinin düşüncesini, algısını değiştirme görevini yerine getirdiğinize göre, "asıl darbeciler" kimlerdir? Bunu açıklamakla, adalete yardımcı olmak gibi gerçek görevinizi yerine getirir ve zindanlarda tutsak edilen yurtseverlerin boynuna iktidar ve Cemaat ortaklığı ile asılmış olan yaftaya hem damga koymamış hem zan altında bırakmamış olursunuz. Bu nedenle bu kişileri açıklamak zorundasınız, hem de delilleriyle."

"Sizin "Konuyu Öcalan’a kadar geri götürme" gibi ‘yersiz’ kaygınızın gerçek olmasına ne Türk milleti ne de biz yurtsever tutsaklar geçit veririz. Yersiz kaygılarınızla sadece ideoloji ve oy getirisi düşüncelerinizle yurtseverleri hiçbir somut temele dayanmadan bölmeniz, yurtseverlerin ve İşçi Partisi yöneticilerinin özgürlüklerine kavuşmasını istemeyen Cemaat yapılanması ve siyasetçiler ile medyada boy gösterenlere destek vermeniz anlamına geldiğini hiç düşünmediniz mi?"

“Yetkili kişilerin itiraf ettikleri kumpas nedeniyle zindanlarda tutsak edilen, aileleri perişan olan, cezaevinde ölüm yolculuğuna sürüldükleri kişilere karşı işlenen insanlık suçuna karşı durmanız gerekirken, dillendiremeyerek göz yummak suretiyle destek vermek mi istiyorsunuz? Böyle bir tutum içerisinde olan herkes bu insanlık suçu ve cinayetlerin sorumluluğuna ortak olacaktır. Sizin böyle bir düşünce içerisinde olmadığınıza inanarak buna karşı duracağınızı umut ediyorum.”

***********

27 Ocak 2014 Pazartesi

Tümg. Durusoy da öldürülmek isteniyor

Tümg. Recep Rıfkı Durusoy Balyoz tertibi ile 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 3 yıldır Silivri'de esir.

63 yaşındaki Durusoy 4 damardan baypas oldu. Şu anda sadece kalbe giden ana damar çok küçük bir kapasite ile çalışıyor.

Durusoy kansere yakalandı ve bir böbreği alındı. Günde 20'ye yakın hap kullanan Durusoy, cezaevinde diyete uyamadığı için diğer böbreğini de kaybetmek üzere.

Tahliye talepleri F tipi hakimler tarafından sürekli reddedilen Durusoy, göz göre göre öldürülmek isteniyor. Abdullah Gül, tahliye başvurusunu "Cumhurbaşkanının re'sen af yetkisi yoktur" diyerek geri çevirdi. Devlet hastanesi raporunu Adli Tıp onaylamalıymış da, Savcı bu onayı Bakanlığa göndermeliymiş de, tırıvırı. İpe un sermenin Fettoşçası. Adli Tıp Kurumu'nu Hitler'in Doktor Mengeleleri ile doldurdunuz. Oradan onay çıkar mı?


Tayyip Bey kanadı da "Kumpas" deyip duruyor ama bunu yolsuzluğu, ayakkabı kutularını, para sayma makinalarını örtmek için kullanıyor. Cinayetlere engel olmak için kılını bile kıpırdatmıyor.

Tümg. Durusoy
**********

Tuğg. Levent Ersöz ölümden döndü

Hakkında verilen "Hastanede kalırsa ölür, cezaevinde kalamaz, tedavisi ev ortamında yapılmalı" raporuna rağmen Silivri Cezaevi'nde tutulan Ersöz, 24 Ocak gecesi hayati tehlike atlattı. Tedavi için sevk edildiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde "hastane enfeksiyonuna bağlı şok" yaşadı.
Ersöz, doktorların yoğun çabalarıyla hayatta kaldı.

Levent Ersöz, bir yandan hastane enfeksiyonu için zorunlu antibiyotik tedavisi görüyor, diğer yandan tedavinin yarattığı antibiyotik alerji şokuna bağlı ölüm riski yaşıyor.

Uzun süren tedavisine bağlı olarak hastane enfeksiyonları da büyük risk oluşturuyor.

Ersöz'ün avukatları Osman Aydın Şahin ve Hüseyin Çobanoğlu, Ersöz için verilen "Hastane enfeksiyonlarından uzak kalması için hastane dışında tedavi edilmeli" görüşünün devam edip etmediğini bir kez daha sordu. Hastaneden, durumun aciliyeti nedeniyle tekrar rapor verilmesi istendi.

Rapor, Ersöz'ün hayatı için büyük önem taşıyor. Rapor, Ersöz'ün avukatları tarafından Ergenekon Mahkemesi'ne sunulacak.


                                                        Tuğg. Ersöz


**********

Gazi Üstğ. Av. Serdar Öztürk ölüm riski altında

Öztürk, 13 Ekim 1994'te Kuzey Irak sınırı üzerinde Silopi kırsalında yapılan bir operasyonda ağır yaralandı. 2 yıl tedaviden sonra %40 maluliyet raporu ile TSK'den emekli oldu. Şimdi Silivri'de esir.

Obstrüktif Uyku Apne Hipopne Sendromu hastalarının uyku sırasında kalbinin durması nedeni ile ani ölüm riski bulunduğuna dikkat çeken Avukat Demet Reçber, “Müvekkilimin hastalığı ölümcüldür ve acilen tam teşekküllü bir hastanede gerekli tedavilerin uygulanması gerekmektedir. Bu hastalığı taşıyan bir kişinin tutuklu kalması en temel hak olan yaşam hakkını doğrudan engellenmesidir” uyarısında bulundu.

Mahkeme heyeti, diğer ölüm riski olan hastalara yaptığı uygulamayı tekrarlamakta, Öztürk'ü tahliye etmemektedir. Hakimler, cinayete tam teşebbüs suçu işlemektedirler.

                                                           Gazi Üstğ. Öztürk
**********

Tümamiral Cem Aziz Çakmak hastaneye kaldırıldı
Balyoz davasından 18 yıl hapis cezası verilen emekli Tümamiral Cem Aziz Çakmak, dava süresince yaşanan hukuksuzlukları şiir şeklinde yazdı. Kaynak Yayınları'ndan çıkacak olan şiir kitabı 29 Ocak'ta raflardaki yerini alacak. "Hücremin Lumbuzundan" isimli kitabın önsözünü de Aydınlık Gazetesi Yazarı Mustafa Mutlu kaleme aldı.
Emekli Tümamiral Çakmak, geçen hafta Silivri Cezaevi'nde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Tedavisi hâlâ Yedikule Göüğs Hastalıkları Hastanesi'nde devam eden Çakmak'ı Kaynak Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Sadık Usta ziyaret etti. Usta, kendisi için özel baskı yaptırdığı kitabı da Çakmak'a verdi.
Ziyaret sırasında yaşadıklarını Aydınlık'a anlatan Usta, "Cem Çakmak'ın hastalığı çok ciddi ama morali çok yüksek. Balyoz davasında çok kararlı bir savunma yapmıştı. Ben de kendisini oradan tanıyorum. Ziyarette bu kararlı duruşunu yeniden gördüm. Yılmaz, kafası çok açık , gelişmeleri çok iyi takip eden bir insan. Çok seveninin olduğunu hastanede anladım. Hastane koridorları Cem Çakmak için gelenlerle doluydu" dedi. Çakmak'ın şiirlerinin siyasi içerikli olduğunu belirten Usta, "Cem Çakmak Kaynak Yayınları'nı çok iyi takip ettiğini anlattı. Dar zamanda onların yanında olduğumuzu, korkusuzca sermaye gruplarına dayanmadan onların kitaplarını bastığımızı ifade etti" diye konuştu.
                                                      Tümamiral Çakmak
**********
arşiv:
Hilmioğlu: "Üzerimizi toprakla mı örteceksiniz?" 13 Ocak 2014
Silivri'de bir cinayet daha işleniyor: Prof. Hilmioğlu 11 Ocak 2014
Zekeriya Öz'ün işlediği Okkır cinayetinin belgesi 12 Ocak 2014
Mahkeme, Tuğg. Ersöz'ü öldürme azim ve kararlılığındadır 12 Ocak 2014
***********