26 Kasım 2013 Salı

"Mısır'a misilleme yaptık" komedisi

Gerginliği AKP başlatmıştı. AKP hükümeti, Mursi'nin devrilmesinden ve tutuklanmasından sonra Kahire Büyükelçisi Botsalı'yı geri çekti. Mısır da buna karşılık olarak Ankara Büyükelçisi Selahaddin'i geri çekti.

Ancak, Botsalı'nın Mısır'a gidip İhvan'a yardım etmesinin daha uygun olduğunu düşünen AKP Hükümeti, Botsalı'yı geri yolladı. İhtiyatı elden bırakmayan Mısır, Selahaddin'i geri göndermedi.
Tek yanlı Büyükelçi bulundurmak, başlıbaşına AKP'nin dış politikasının iflası anlamına geliyordu. 

Botsalı kovulunca da AKP'nin itibarı sıfırlanmış oldu.

***********

Yandaş basın halkımızı yine yanlış bilgilendirdi. "Mısır'a misilleme yaptık" lafları çok komik.

Mısır Dışişleri Bakanlığı AKP'nin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı'yı Protokol dairesi'ne çağırıp
-- Mısır'ın iç işlerine karıştığı gerekçesiyle "istenmeyen adam" ilan edildiğini,
-- Mısır'ın Türkiye ile diplomatik ilişkileri maslahatgüzar seviyesine indirdiği
bildirdi.

Mısır zaten Ankara Büyükelçisi Abdurrahman Selahattin'i geri çekmişti. Yani Ankara'da Mısır Büyükelçisi yoktu.
Mısır'ın ilişkileri maslahatgüzar seviyesine indirmesi kararı, her iki ülkenin birbirine Büyükelçi gönderemeyeceği anlamına geliyordu.

Buna rağmen AKP Dışişleri Bakanlığı, Mısır Maslahatgüzarını çağırarak
-- Mısır Büyükelçisi Selahaddin'in istenmeyen adam ilan edildiğini
-- Mısır ile ilişkileri maslahatgüzar seviyesine indirdiğimizi
bildirdi.

Mısır zaten seviyeyi indirmiş. İndirilen seviyeyi baştan nasıl indiriyorsun?

Basın da bu komikliği "Mısır'a misillemede bulunduk" diye verdi.


                                                 Aydınlık, 21 Kasım 2013

Mısır defalarca "İçişlerimize karışma" diye uyarılarda bulunmasına rağmen, AKP hükümeti Mursi yanlısı açıklamalar yapmaya devam etti. Son olarak Rusya'ya giderken "Sayın Mursi'nin yargı karşısındaki tutumunu alkışlıyorum. Ona saygı duyuyorum. Onu yargılayanlara benim saygım yok" demesi bardağı taşırdı.

Mısır Büyükelçiliğimizin 29 Ekim kutlamaları için tutmak istediği salonun verilmemesi, otel yönetiminin "İçişlerimize karışan ülkeye verilecek salonumuz yok" demesi bile Tayyip Bey'i frenleyemedi.

Mısır, MİT'in Mısır ile ilgili faaliyetleri konusunda da Türkiye'yi defalarca uyarmıştı. Mısır gazeteleri de MİT'i ülkede gerginlik yaratmakla suçluyordu. Son olarak 20 Kasım günü Büyükelçilik önünde yapılan gösterilerde Tayyip Erdoğan posterleri yakıldı. Bu da Tayyip Bey'i frenleyemedi.

Mısır'da yasaklanan ve yöneticileri tutuklanan, mal varlıklarına el konulan terörist Müslüman Kardeşler (El-İhvan el-Müslimün) örgütünün kaçmayı başaran yöneticileri İstanbul'da toplanıyor. Rafet Ballı yazıyor: "Bunun hukuki anlamı: Türkiye, yasa dışı muhalefete yataklık ediyor. Devletler hukukuna göre suç." (Aydınlık, 26 Kasım 2013)

Aydınlık, 26 Kasım 2013

El-Yevm Es-Sabi gazetesi, şunları yazdı:

Ülkede terör estiren, Sina'da askeri birliklere saldırılar yaparak birçok Mısır askerini öldüren terörist Müslüman Kardeşler (İhvan) liderleri Botsalı ile sürekli görüştü. Şiddet olaylarını birlikte planladılar.

Mursi iktidarda iken bile kiliselere saldırıp yakmışlar, Hıristiyan din adamlarını ve sade Şii vatandaşları öldürmüşlerdi.

MİT,
-- 25 Şubat'ta darbe yapılması için Mısır ordusu içinde casusluk faaliyeti yürüttü.
-- Mısır Dışişleri bakanlığı'nı dinledi.
-- Müslüman Kardeşler'e mali, askeri ve fiili destek verdi.
-- Müslüman Kardeşler (MK) yöneticileri 2 ay boyunca Büyükelçilikte saklandı.
-- MK üyelerinin Gazze'deki Han Yunus Kampı'nda askeri eğitim görmesini ve Sina'da terörist saldırılar yapmasını sağladı.

El-Yevm es-Sabi gazetesi, Mısır - Rusya yakınlaşmasının ABD, İsrail ve Türkiye'de rahatsızlık yarattığını yazdı.

ABD bir yandan Mısır Ordusu'na yapmakta olduğu mali yardımı keserken, bir yandan da Mısır'ı tamamen kaybetmemek için yumuşak bir tavır sergiliyordu. Tayyip Bey'in Mursi destekçisi konumunu devam ettirmesi, ABD'nin bu çabalarına destek değil köstek oldu.

ABD, Irak'ı işgal etmesine rağmen Irak'ın başına Irak'ın bölünmesini kabul edecek bir hükümet geçiremedi. Barzani'ye ABD desteği, Irak'ı İran'a ve Suriye'ye yaklaştırdı.

ABD; Mısır'da Mursi yönetimini koruyamadı. AKP hükümetinden sonra kurulan ikinci "Ilımlı İslam" hükümeti çöktü. Mısır Rusya'ya, Suriye'ye, İran'a ve Irak'a yakınlaştı.

Böylece, ABD'nin Büyük Ortadoğu - Büyük Kürdistan Projesi'ne karşı İran - Irak - Suriye - Lübnan - Mısır cephesi oluştu.

Gürcistan'da ve Ukrayna'da yapılmış olan ABD yandaşı turuncu devrimler tersine döndü. Her iki ülkede de Amerikancı hükümetler çöktü, Rusya'ya yakın iktidarlar kuruldu. 

Ukrayna, hapiste olan eski Amerikancı Başbakan Timoşenko'nun serbest bırakılma şartına bağlı olduğu gerekçesi ile, Avrupa Birliği ile Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması'nı imzalamayı reddetti.
Rusya, Avrupa Birliği'nin bu şartını "şantaj" olarak niteledi, Rusya destekli Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç şartı kabul etmedi. Gericiler Ukrayna'da bir tokat daha yediler.
Hem güneyimizde, hem de kuzeyimizde ABD mevzi kaybetti.  

Büyük Kürdistan Projesi'ni tarihe gömmek için uygun şartlar oluşmuştur. Bölgedeki son ABD mevzisi olan AKP için çanlar çalmaya başlamıştır. İlk hedef yerel seçimlerdir, ileri.

Ukrayna'da Avrupa Birliği yanlısı gericilerin gösterisinden bir sahne

Ukrayna olayı için bakınız:

*********
arşiv:
Mısır'dan Tayyip Bey'e "Batı'nın Ajanısın" Suçlaması 22 Ağustos 2013
Mursi yandaşlarının "Kahrolsun Demokrasi" eyleminden sahneler 17 Ağustos 2013
Kahrolsun Demokrasi - Yaşasın Hilafet 17 Ağustos 2013
Gericilik ezilmeden demokrasi kurulamaz 15 Ağustos 2013
Mısır'da Silahlı Kalkışmaya Müdahale 15 Ağustos 2013
"Demokratik seçimle gelen Mursi" safsatası 12 Temmuz 2013
Mısır devriminin niteliği netleşiyor 10 Temmuz 2013
"Ne Mursi ne Sisi" saçmalığı 9 Temmuz 2013
Mursi için ağlayanlar: Tayyip, Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Öcalan 5 Temmuz 2013
***********

E. Tuğa. Türker Ertürk Ulusal Kanal ve Halk TV'de

Aydınlık gazetesi yazarı - Millî Merkez Yönetim Kurulu Üyesi üyesi E. Tuğamiral Türker Ertürk

27 Kasım 2013 Çarşamba akşamı 21.oo'de Ulusal Kanal'da

28 Kasım Perşembe sabahı 9.oo'da Halk TV'de konuk olacaktır. 


22 Kasım 2013 Cuma

Obama, Tayyip Erdoğan'ı azarladı

Tayyip Erdoğan hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Davayı açan kişi, Heysem el-Menna, bir Suriyeli. Ama Esad taraftarı değil. Tam aksine, muhalif. Esad karşıtı yani.

Suriye muhalefetinin önemli isimlerinden el-Menna, ABD'nin Şikago şehrinde Suriyeli gurbetçiler ile yaptığı bir toplantıda şöyle dedi:
"Tayyip Erdoğan'ı, Suriye'ye terörist sokmakla itham ediyorum. Elimde yeterli belge mevcuttur."

Menna, Esad karşıtı Ulusal Koordinasyon Komitesi'nin yurt dışındaki Genel Koordinatörü.
Bu Komite, el-Kaide ile Katar ve AKP güdümündeki teröristler dışında Batı'da kabul gören Suriye muhalefeti konumunda bulunuyor.

Uzun yıllardır Batı'da Suriye'deki öncü muhaliflerden kabul edilen Menna'nın bu şikayeti uluslararası düzlemde AKP iktidarını önemli ölçüde sıkıntıya sokacak.

Zamanlama dikkat çekici.

Suriye Hükümeti'nin AKP iktidarını Birleşmiş Milletler'e "Teröre destek veren ülke" suçlamasıyla şikayet etmesinden hemen sonra açıldı bu dava.

                                                         Aydınlık, 21 Kasım 2013

Menna, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Amacımız, Suriye'de silahlı terör guruplarına destek veren bölge ülkelerinin meşruiyetlerini sorgulamaktır. El-Nusra Cephesi'nin terör listesine alınması için çok büyük uğraşılar verdim. Erdoğan, 2011 seçimlerinden önce sadece Suriye muhalefetinin yanında duruyordu. Hükümeti kurduktan sonra terör guruplarına aleni destek vermeye başladı. Bundan dolayı Türkiye'yi hiç ziyaret etmedim."

***********

Batılı kaynaklar, bir süredir "Türkiye el-Kaide'ye uyardım ediyor" suçlamaları yapmaya başlamışlardı. Obama'nın Tayyip Bey'e beyzbol sopası göstermesi ile suçlamalar aleniyete bindi.

El-Kaide bağlantılı şeriatçı terör örgütlerinin kafa kesme, gırtlak kesme, testere ile insan doğrama, ciğer sökme, kalp dişleme, deri yüzme, canlı canlı yüksek binalardan atma ve benzeri vahşilikleri Batı kamuoyunu dehşete düşürmüştü. Bu örgütler kontrol dışına çıkarak şeriatçı olmayan diğer terör örgütlerine ve Kürt örgütlerine de savaş açmışlardı. Bu da, Amerika'nın Kuzey Suriye'de bir Kürt koridoru açarak Barzanistan'ı Akdeniz'e bağlama projesine engel oluyordu. Tüm bu nedenlerle, Obama'nın işaret vermesi ile birlikte Batı kaynakları AKP'yi topa tutmaya başladılar.

CNN muhabiri Nick Paton Walsh'ın gizli kamera ile Hatay Havaalanı'nda çektiği görüntüler CNN International kanalında yayımlandı. Bu görüntülerde Moriyanya, Libya, İngiltere gibi ülkelerden uçakla gelen şeriatçı savaşçıların uçaktan inişinden Suriye sınırındaki tellerden geçişine kadar olan süreç izlenebiliyor.
Show TV bu görüntüleri verdi. 2 dakikalık kayıt için tıklayınız:

Benzer haberleri İngiliz The Times gazetesi de verdi.

***********

CIA'nın 12 eski üst düzey yöneticisi, Obama'ya yazdıkları ortak mektupta, kimyasal silah saldırısının Suudi-Türkiye provokasyonu olduğunu, amacın ABD'yi savaşa sokmak olduğunu ileri sürdüler.

***********

ABD Adana Konsolosu Espinoza, 4 Eylül günü, AKP'yi El-Nusra konusunda açıkça suçladı.
Arkasından, ABD-AB-Soros destekli İnsan Haklarını İzleme Örgütü, şeriatçı teröristleri Lazkiye'de Alevi katliamı yapmakla, Türkiye'yi de teröristlere destek vermekle suçladı.

***********

Son olarak, The Washington Post, özetle şunları yazdı: (Liz Sly'ın haberi, 16 Kasım 2013)
(Ki, gazetenin Obama'nın onayı olmaksızın böyle bir yazıyı yayımlayabileceği düşünülemez. Tekzip edilmemesi de bunu kanıtlar.)

Obama, Erdoğan'ı azarladı

(Rebuke: azarlamak. Çeviri hatası yapmadım. Yazının aslı ve internet bağlantısı aşağıda)

Bir yıldan fazladır Türkiye yabancı gönüllülerin savaşmak için Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmesine göz yumuyor. Şimdi Kuzey Suriye'deki aşırı guruplar (El-Kaide kastediliyor) içinde yabancılar giderek artıyor. El-Kaide NATO'nun sınırlarına yerleşti. Türkiye, yapmış olduğu ciddi politik yanlış hesabın sonuçları ile başbaşa kalmıştır. Türkiye, yöneticilerinin içine düştüğü bu durumdan dolayı ancak kendisini suçlayabilir. Başkan Obama, Mayıs ayında Beyaz Saray'daki buluşmalarında, yabancı savaşçıların (Suriye'ye) geçişlerini sınırlandırmadığı için Tayyip Erdoğan'ı azarladı.Pazartesi günü Vaşington'a gelecek olan Türk Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun önüne de aynı konunun getirilmesi bekleniyor.

Kuzey Suriye'deki el-Kaide'ye katılan yabancı savaşçıların hemen hemen hepsi Türkiye üzerinden gidiyor. Traşsız sakalları ve sırt çantaları ile güney Türkiye şehirlerinde boy gösteriyorlar. Paraları varsa otellerde, yoksa güvenli evlerde kalıyorlar. Buradan Suriye'ye geçmek çok kolay. Örneğin birisi Tunus'tan geldi. Cihat sakalı, cihat elbiseleri ve cep telefonunda cihat şarkıları ile. Onları Suriye'ye geçiren rehber diyor ki: "Eğer Türk hükümeti onların Türkiye'ye gelişini önlemek istese idi, önlerdi, ama yapmıyor."

Kuzey Suriye'deki Kürt bölgelerinde Kürtlerle savaşan isyancılara katılmak üzere gönderilen savaşçılarla dolu askeri otobüsler ve gizli yetiştirme kamplarından söz ediliyor. Kürt Partisi PYD'nin lideri Salih Müslim şöyle diyor: "Başlangıçta Türkiye onlara doğrudan ve açıkça yardım etti. Son zamanlarda ise doğrudan yardım etmiyor. ABD baskısı bunu sağladı sanırım. Bunu en baştan yapmalı idiler, şimdi çok geç."

ABD'nin Ohio Eyaletindeki Shawnee Devlet Üniversitesi'nde tarih profesörü olan ve Suriye muhalefetini destekleyen Amr el-Azm şöyle diyor: "Bu, atlar kaçtıktan sonra ahırın kapısını kapamaya benziyor."

İşte orijinal yazıdan ilgili bölümler:

For more than a year, Turkey turned a blind eye as thousands of foreign volunteers from across the Muslim world streamed through the country en route to fight alongside Syria’s rebels
Now the extremists whose ranks the foreigners swelled are gaining ascendancy across northern Syria, putting al-Qaeda on NATO’s borders for the first time, raising fears of cross-border attacks and exposing how terribly Turkey’s efforts to bring about Assad’s removal have gone awry.
Turkey, once the most vocal proponent of action to oust Assad, has been left to confront the consequences of what appears to have been a grave policy miscalculation.
Critics say Turkey has only itself to blame for a state of affairs that Turkish authorities appear, at least indirectly, to have encouraged. President Obama rebuked Turkish Prime Minister Recep Tayyip Erdogan when they met at the White House in May for not doing more to restrict the flow of foreign fighters, and the issue is expected to be on the agenda when the Turkish foreign minister, Ahmet Davutoglu, visits Washington on Monday.
+++++++
Almost all of the foreign fighters contributing to al-Qaeda’s strength in northern Syria traveled there via Turkey, flying into Istanbul and transferring to domestic commercial flights for the trip to the border. With their untrimmed beards and their backpacks, the foreigners are often conspicuous in the sedate, Western-oriented towns of southern Turkey.
There they check into hotels if they have some money, or get put up in safe houses if they don’t, before heading either for the legal border crossings or the well-worn smuggler routes crisscrossing the 500-mile-long border.
“It’s so easy,” said a Syrian living in Kilis who smuggles travelers into Syria through the nearby olive groves and asked to be identified by only his first name, Mohammed. He claims he has escorted dozens of foreigners across the border in the past 18 months, including Chechens, Sudanese, Tunisians and a Canadian.
“For example, someone comes from Tunisia. He flies to the international airport wearing jihadi clothes and a jihadi beard and he has jihadi songs on his mobile,” Mohammed said. “If the Turkish government wants to prevent them coming into the country, it would do so, but they don’t.”
+++++++++++
In the Kurdish areas of northeastern Syria, which Turkey fears may be seeking independence, rumors abound of secret training camps and mysterious military buses filled with fighters dispatched to aid Syrian rebels battling the Kurds.
Foreign fighters captured by Kurds have claimed that they were trained in Turkish camps and that Turkish instructors teach at rebel camps in Syria, according to Saleh Muslim, the leader of the Kurdish Democratic Union Party, the biggest Kurdish faction in Syria.
+++++++++
“In the beginning, Turkey helped them directly, and very clearly,” he said in a telephone interview.
Muslim, the Kurdish leader, said Turkey has not provided any direct assistance recently to the extremists fighting in northeastern Syria, leading him to suspect that U.S. pressure is having an effect. “They should have done it before, but it is late now,” he said.
+++++++++
....Amr al-Azm, a professor of history at Shawnee State University in Ohio and a Syrian who backs the opposition.
“It’s like closing the stable after the horses have bolted,” Azm said. “These guys have so many resources, they could fight for another two years.”
+++++++++

Bütün bunlar göz önüne alındığında, Suriyeli muhalifin Tayyip Erdoğan'ı Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne vermesinin Obama ile bağlantısı olduğunu düşünmek yanlış olmayacaktır. Bilhassa Gezi olaylarında gösterdiği diktatör çehresi, Amerika'nın AKP'yi Ortadoğu'ya model olarak gösterme projesine darbe indirmişti. Yani ABD ile uyumlu İslam, (Ilımlı İslam) Projesi çökmüştü. Desteklediği şeriatçıların Kürtlerle savaşması ise tüy dikmiştir. Tayyip Bey işte bu nedenlerle gözden düşmüştür.
Bu konuda geniş bilgi için bakınız:
Larrabee: "Ilımlı İslam itibarsızlaştı" 7 Ağustos 2013
***********

20 Kasım 2013 Çarşamba

Sözcü ve Cumhuriyet'e çağrı: PKK'ya uzatılan eli görmezden gelmeyin

Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerindeki dostlar lütfen dinleyin. Dostunuz sesleniyor.

***********

CHP'ye "Bozguna uğra" görevi veriliyor

Kılıçdaroğlu "Genel Af" dedi, 2010 yılında Halk Oylamasını (Referandumu) AKP kazandı. Dolayısıyla PKK kazandı.

Bu defa, 2014 yerel seçimi öncesi, "Genel Af" çağrısını Mustafa Balbay'a yaptırıyor. CHP, böylece, bozguna uğrama görevini yeniden üstleniyor. Görev Atlantik ötesinden, Beyaz Saray'dan veriliyor.

***********

Sarıgül üzerinden PKK'ya uzatılan eli görmezden gelmeyin

Seçim anlaşması yapıldığını biliyoruz. Siz bizden daha iyi biliyorsunuz. Görmezden gelmenin alemi yok.

Görmezden gelirseniz, karşı çıkmazsanız, CHP'nin bozgununa hizmet edersiniz. Şu anda Mustafa Sarıgül kumpanyasına katılarak, bu oyunun oyuncuları durumundasınız.

***********

Orada oy yok, bozgun var

İzmir'de de aynı pazarlıklar var.

"CHP sol ile ittifak yapmalı" perdesi altında PKK ile ittifakı destekleyen yazarların Fethullah taraftarı olduğu dikkatinizi çekmiyor mu? Bu durum sizi uyandırmıyor mu?

Solda İşçi Partisi dışında bir güç yok. Fethullahçı yazarların "sol" demekle PKK'yı kastettiklerini siz de biliyorsunuz.

EMEP, ÖDP ve diğer sahte solcu küçük gurupçuklar, PKK ile seçim işbirliğinin üzerini örten piyonlar olarak kullanılacak. Bu gurupçukların hepsinin PKK yandaşı olduklarını, hatta EMEP ve ÖDP Genel Başkanlarının PKK listelerinden BDP Milletvekili seçildiklerini bilmiyor musunuz?

***********

PKK işbirliğini halktan gizleyemezsiniz

Halk aptal değil. Siz perdeleseniz de, halk, CHP'nin PKK ile seçim işbirliği yaptığını öğrenecek.
Büyük sermaye ve mafya "Bu formülde oy var" diyerek sizi aldatıyor, bozguna sürüklüyor, görmüyor musunuz?

***********

PKK belediyelerini İstanbul'a taşıma görevi

Balbay, AKP-PKK ortaklığının Apo'ya af planını açık açık savunuyor, hani siz bölücülüğe karşı idiniz?
Güneydoğu'daki PKK belediyelerini İstanbul ve İzmir varoşlarına taşıma planı uygulanıyor. Eğer başarırlarsa sizlerin de katkılarıyla, İstanbul ve İzmir'de PKK terörünün lojistik üsleri kurulacak!
Siz de o üslerden yürütülen bölücü terörü protesto eden yayınlar yaparsınız!
***********
"Dünya Lideri" sözü ironi değildir
Sarıgül, BOP Eşbaşkanı tayyip Erdoğan'a "Dünya Lideri" diyor. Bu, bir biat formülasyonudur.
Buna "ironi" diyerek milletin gözüne perde çekemezsiniz. Sarıgül "Dünya Lideri" demekle Tayyip Erdoğan'la alay ederek "Dünya Lideri falan değil" demek istemiş değildir. Yani ironi yapmamıştır.
"Sarıgül ironi yaptı" demek Rahmi Turan'a olamaz.
***********
Ya Atatürk ya Pensilvanya
Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen'e biat eden, Abdullah Gül ile cilveleşen, elini PKK'ya kaptıran, Apo'ya açıkça af talep eden adayları alkışlayarak Atatürkçülük oynayamazsınız.
Sizlerin Atatürk'e sevginizi biliyoruz. Ama Atatürk'e bağlılık, Pensilvanya işbirliğiyle birlikte yürümez. Birinden vazgeçeceksiniz!
Atatürk'e bağlılık, Mustafa Balbay'ın ağzından piyasaya sürülen AKP-PKK iç barış planıyla birlikte yürümez. Birinden vazgeçeceksiniz!
Bir ayağınız iskelede, bir ayağınız kayıkta; elimizi uzatıyoruz, iskeleye çıkın, yoksa suya düşersiniz!
***********
Arslanlı Yol'da yürüyelim
Böyle seçim kazanılmaz!
Gelin hep birlikte Arslanlı Yol'un medyası olalım.
CHP'yi yanlış yoldan hep birlikte çevirelim. Atatürk'te birleşelim!
Arslanlı Yol'da el ele iktidara yürüyelim!
AKP-PKK ortaklığını alaşağı etme koşulları oluştu.
AKP-PKK'nin iç barış vb. planlarında rol alarak, Tayyip-Gül-Gülen iktidarını yıkmaktan vazgeçmiş oluruz.
Onlar Cumhuriyeti yıkıyor! Cumhuriyeti yıkanlarla, Vatanı bölenlerle hangi barışı yapacaksınız? Cumhuriyet düşmanlarının ayaklarına kapanıyorsunuz!
İçine girdiğimiz dönemin şakası yok!
İlerde dizinizi döverken sizlere yardımcı olmanın bir faydası yok, uyarıyoruz.
***********
Arslanlı Yol'a bakın
Oy almak için Milli Güçlerin, ne mafyaya ihtiyacı var, ne de PKK işbirliğine!
Arslanlı Yol'a bakın!
1 milyon 89 bin 615 Ankaralı iktidara yürüyor. Yoksa Atasına ağlamıyor!
Arslanlı Yol yürüyüşü, Türkiyemizin her yerinde!
Arslanlı Yol'da Atatürk'te birleşen 50 milyon yurttaş var. İçlerinde AKP ve BDP'ye oy vermiş olanlar da var.
Oy'lar Arslanlı Yol'da!
İktidar yürüyüşü Arslanlı Yol'da!

Yoksa Pensilvanya veya İmralı Yolu'nda değil
Aydınlık, 13 Kasım 2013
arşiv:
CHP'ye çağrı: AKP'den af dilenmekten vazgeç   18 Kasım 2013

18 Kasım 2013 Pazartesi

CHP'ye çağrı: AKP'den af dilenmekten vazgeç

Yeni CHP yönetimi, yani Kemal Bey, kestaneleri ateşten almak için Mustafa Balbay'ı görevlendirdi.
Doğu Perinçek, af dilenciliğini, AKP ile barışma siyasetini eleştirdi.

***********

İşte CHP Milletvekili - Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay'ın Milliyet Muhabiri Serpil Çevikcan'a söyledikleri: (Milliyet, 14 Kasım 2013) :

‘İç barışın adımı af olmalı’Balbay’ın Ayala ile sohbetinin ardından bizlere yaptığı açıklamada ise iç barış mesajları vardı. Bu açıklamaları da şöyle özetleyebilirim:
Meclis’in tutuklu vekiller konusunu gerçekten tatsız bir pazarlık ortamında tutmaya son vermesini diliyorum. Yerel seçim öncesinde bu konuda atılacak bir adım iç barışın başlangıcı olacaktır. Toplumsal barış, Meclis’in içerisinden başlamalı.
Her paket açıklandığında biz bundan etkilenmeyeceğimizi biliyorduk. Bu paketlenmiş hukuktur. Bunun artık sürdürülemez olduğunu AKP de gördü. Tutuklu vekiller sorunu artık sadece CHP’nin ve BDP’nin sorunu değil. Bu, tüm Türkiye’nin, demokrasinin, hukukun sorunu. AKP’yi de içerisine alan bir hukuk sorunu. Bu keyfilik, hukuksuzluk, AKP’yi de vuracak. İç barış, AKP’nin de hayrınadır. Ve iç barışın yolu evet bir ‘af’tır. Ama hiç kimseyi ayırmadan. İnsanların hükümeti de affedebileceği bir yöntem ile bu yapılmalı.
Kutuplaşma iki tarafı da uzaklaştırıyor. Bunun örneğini Anıtkabir’de gördük. Atatürk ölümsüz bir lider. Anıtkabir’e yapılan ziyareti gördük. Bu, Gezi ruhunun bir devamıdır. Karşıtlık üretmenin sonu yok. Bunun AKP içerisinde de karşıtlık yaratacağı artık görülüyor.”

***********

"Bizi affet, barışalım, iktidarda kal" aymazlığı

Mustafa Balbay özetle şu görüşleri dile getiriyor:
-- İç barış, AKP'nin de hayrınadır.
-- İç barışın yolu aftır.
-- Ama hiç kimseyi ayırmadan.
-- CHP ve BDP Milletvekillerinin merkezinde olduğu bir af
-- Yerel seçim öncesi af.

"Hiç kimseyi ayırmadan af" talebi ile Apo'ya selam gönderen Sorosçu CHP yönetimi, AKP + PKK hükümetini devam etirmeye yarayacak olan "iç barış" programına katıldığını ilan etmiş oluyor.

Mustafa Balbay kardeşimiz, Sorosçu CHP yönetiminin isteği üzerine, Hakan Fidan - Apo anlaşmasındaki affı savunuyor.

Ancak, bu af, Balbay'ın sandığı gibi "iç barış" getirmez, terör örgütü PKK'yı kuvvetlendirir ve azgınlaştırır.

***********

Arslanlı Yol'a ihanet, AKP'yi yıkacak güce tuzak

Arslanlı Yol'da yürüyen 1 milyon 89 bin 615 Ankaralı, Gündoğdu'da toplanan 2 milyonu aşkın İzmirli, Haziran eylemlerinde ayağa kalkan milyonlar, 19 Mayıslarda, 29 Ekimlerde yollara dökülenler ne için yürüdüler?

PKK'lılara ve Apo'ya af için yürümediler, AKP ile barış yapalım diye yürümediler.

Ülkemizin bölünmesine karşı yürüdüler, AKP + PKK iktidarını YIKMAK için yürüdüler, özgür kadın için, Cumhuriyet için, yeniden Atatürk Türkiyesi için yürüdüler.

CHP anketçileri, Arslanlı Yol'da yürüyen arslanlara: "Biz AKP ve PKK ile iç barış anlaşması yapmak için AKP Hükümetinden af dileniyoruz, ne dersiniz" diye sorarlarsa, gereken cevabı alacaklardır.
Ayağa kalkmış olan halkımız, bu "iç barış" tuzağına düşmeyecektir.

***********

Balbay ateşe atılıyor

Bu "iç barış" projesinde CHP'ye "yenilmek" rolü verilmiştir. Yenilgiyi Balbay'ın ağzından ilan ediyorlar.

Çünkü, "PKK'ya, Apo'ya af" talebini Kılıçdaroğlu söylerse, yuhalanır. Onun için Balbay'a söyletiyorlar.

Halk oylamasında söylemiş ve yuhalanmıştı. Referandumu AKP bu yüzden kazanmıştı.
Şimdi de söyleniyor, ve bu söylem devam ederse AKP yerel seçimleri kazanacaktır. PKK'ya ve Apo'ya af isteyen bir CHP oy alamayacaktır.

Bu yıpratıcı görev Balbay'a veriliyor. O söyleyince, yurttaşlarda merhamet duyguları uyanacak, "Ne yapalım, Balbay'ın çıkması için gerekiyorsa PKK'lılar da bırakılsın" diyecekler.

Mehmet Haberal da bu görevle serbest bırakıldı. Sabahattin Önkibar Aydınlık'ta yazdı. Haberal, anlaşarak çıktı. Bunu biliyoruz.

***********

Arslanı kedi yapma projesi

Asıl önemli olan: Bu proje, AKP-PKK iktidarını bir afla güçlendirerek sürdürmektir.
CHP aracılığıyla Arslanlı Yol’da yürüyenler bastırılacak! AKP’yi yıkmaktan vazgeçecekler. Atatürk’ün arslanları, PKK’nin iç barışında kedi olacaklar.
CHP, bırakalım iktidar hedefini, AKP-PKK iktidarını yenilmez kılacak bir oyunun aleti durumuna düşürülüyor!
“Tuzak, tuzak” deyip duruyorsunuz, işte tuzağın içindesiniz! Ve tuzağın içinde çok mutlusunuz!

***********

Sahte “iç barış"ın oyuncuları

Bu sahte “iç barış” projesinin oyuncuları kimler? Yenilgiyi oynayacak aktörlerden söz ediyoruz:
- Kılıçdaroğlu.
- Mustafa Sarıgül.
- Holding medyası
ve özellikle Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri.

***********

CHP’nin bozgun denklemi

- Peki CHP’yi bozguna iten siyaset ne?
- PKK/BDP ile işbirliği.

CHP, yerel seçimlerde PKK ile işbirliği tuzağına itilecek ve oyları yüzde 20’nin, hatta yüzde 15’in altına düşürülecek! Plan bu!

Tıpkı 1991 genel seçiminde SHP-PKK ittifakı yüzünden SHP oylarının baş aşağı gitmesi gibi.

Mustafa Balbay, AKP-PKK ortaklığıyla işbirliğinin “İç barış” ve “Af” boyutunu ilan ediyor.
Mustafa Sarıgül ise, İstanbul’da PKK/BDP/HDP ile seçim işbirliği tertibinin içinde.

İki Mustafa eşittir = Bir hezimet!
Denklem bu!

***********

PKK hem iktidarın ortağı hem de muhalefetin ortağı yapılıyor!

İktidarın ortağı olan PKK, muhalefetin de ortağı oluyor!
PKK, CHP’nin İstanbul ve İzmir’de seçim ortağı olacak!
AKP ve CHP el ele vererek, PKK’yi anahtar parti konumuna getiriyorlar. ABD ve AB böyle istiyor.
Sonra?
İstanbul ve İzmir’in bazı belediyeleri PKK terörünün lojistik üsleri olacak!
Teröre benzin!

***********

CHP'ye çağrı:
Af dilenmeyi bırakın, Milli Hükümetin ortağı olunCHP yönetimi, AKP-PKK’nın iç felaket senaryosundaki rolünden vazgeçer, Arslanlı Yol’a gelirse, önümüzdeki Milli Hükümetin ortağı olur.
CHP’ye çağrımız şudur: Mağlubu oynamaya son verin, Arslanlı Yol’a gelin ve galiplerin içinde yürüyün!
Af dilenmeyi bırakın, Milli Hükümetin affa karar verecek yenilmez gücüne katılın!

Türkiye’de af çıkacaksa, buna AKP-PKK ortaklığı karar veremez. CHP’nin desteğine rağmen o güçleri yoktur.

Galipler affeder!
Önümüzdeki iki yılın galibi, Arslanlı Yol’da yürüyor.


TUNCAY ÖZKAN KARDEŞİME
Can kardeşim, yerdeşim Tuncay Özkan, bu yazıyı lütfen çok dikkatli okumanı rica ediyorum. İşçi Partisi’ndeki yerin ayrılmıştır. Herkes yollarını gözlüyor.

***********
Tarafımdan yeniden düzenlenmiş olan yazının aslını okumak için:
***********