5 Eylül 2013 Perşembe

Merdiven Devrimi ve Eşcinsellik

Beyoğlu sakinlerinden 64 yaşındaki Emekli Orman Mühendisi Hüseyin Çetinel gri merdivenlerin çirkinliğini kapatmak için Fındıklı'dan Cihangir'e çıkan 250 kadar basamağı damadının da yardımıyla bir haftada rengarenk boyadı. 

Gökkuşağını andıran renkler büyük ilgi ile karşılandı. Sayısız insan buraya gelerek kısa filmler, hatıra fotoğrafları çektiler. Merdivenler TV programlarına da konu oldu.

Aydınlık, 1 Eylül 2013

Bir sabah semt sakinleri bir sürprizle karşılaştılar. AKP'li Beyoğlu Belediyesi ekipleri bir gecede merdivenleri griye boyamıştı.
AKP ile karşılaşan tüm renkler grileşiyordu. AKP'nin kendisinden farklı görüşlere, fikirlere, renklere kapısı kapalıydı.


Aklıevvel bir AKP'li "Bu renkler eşcinsellerin işareti, gökkuşağı onların sembolü" deyivermişti Etekleri tutuşan Belediye hemen günahın üzerini örtmeye koşuyordu.

Semt sakinleri 31 Ağustos günü toplanıp merdivenleri yeniden renklendirmeye karar vermişlerdi. Ancak ikinci bir Gezi olayından çekinen ve bu şerefi mahalleliye tattırmak istemeyen Belediye, bir gecede merdivenleri tekrar rengarenk boyadı.
Bundan sonra yurdun her tarafında merdiven devrimi patlak verdi. Eşcinsel dernekleri de olaya el attı.


İslamiyete göre eşcinsellik büyük günahtı. Bu sapıkların nasıl öldürüleceklerine dair (üzerlerine duvar yıkıp altında bırakmak gibi) hadisler söyleniyordu. İslamiyet, eşcinselliği kişisel bir suç olarak görüyordu.

Halbuki bu durum kişilerin suçu değildi. Avrupa Birliği ajanlarının beyin yıkamak için öne sürdükleri gibi "cinsel tercih" de değildi. İnsanlar kendi istekleri, kendi tercihleri ile eşcinsel olmuyorlardı. Vücudun salgıladığı hormonlar nedeni ile oluşan bir durumdu bu.

Erkek görünümünde doğan bir kişide kadınlık hormonlarının fazlalığı veya erkeklik hormonlarının azlığı nedeni ile kişi kendisini kadın olarak hissediyor, duygu ve düşünceleri hormonlarının tesirinde kalarak bu şekilde oluşuyor.
Diğer taraftan, aynı nedenle, kadın görünümünde doğan kişi erkeksi duygu ve düşünce yapısına sahip oluyordu.

Yani burada eğer bir suç varsa, bu suç doğaya aitti, dinsel terimlerle konuşursak, Yüce Yaratıcı'ya aitti. Bu durumda kendisini kadın gibi hisseden erkek görünümlüler ve erkek gibi hisseden kadın görünümlüler nasıl "cinsi sapık" olarak suçlanabilir? Böyle bir suçlama yapmak, vicdansızlık değil de nedir? Onların kendilerini hissettikleri gibi davranmalarına karşı çıkmak doğaya karşı çıkmak demek değil midir?

İslamiyetin bunu sapıklık olarak nitelemesi ve bu nedenle bu durumdaki kişileri suçlaması, Hz. Muhammed döneminde genler ve hormonlarla ilgili bu bilgilerin bilinmemesinden kaynaklanıyordu. İnsanlık bu bilgilere bin küsur sene sonra ulaşacaktı.


Kur'an'da 26 Şuara Suresi 165-175. Ayetlerde ve 27 Neml Suresi 54-58. Ayetlerde Lut Peygamber kavmine "Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp erkeklere mi gidiyorsunuz" demekte, Lut ve ailesi kurtarılarak, geri kalan tüm şehir halkı bir çeşit yağmur ile tamamen yok edilmektedir.

Kızıl Deniz'in kuzey tarafında ve adının Sodom olduğu söylenen şehirde yaşayan her erkek ya oğlan, ya da oğlancıdır. Sadece Lut ve ailesi normaldir. Halbuki, bilimsel araştırmalarda, eşcinsellik oranının hiçbir toplulukta yüzde birin üzerine çıkmadığı tespit edilmiştir. Bu eşcinsellere ilgi duyan ve oğlancı denilenlerin de bunun 3-4 misli olduğunu kabul etsek, (oğlan + oğlancı) oranı yüzde beşler civarındadır. Bir toplumdaki erkeklerin yüzde yüzünün cinsi sapık olduğunu iddia etmek, büyük bir abartıdır.

Bir an için bu iddianın doğru olduğunu düşünsek, yani Sodom'da yaşayan erkeklerin hepsinin eşcinsel olduklarını kabul etsek bile, binlerce insanın kendilerinden kaynaklanmayan bir nedenle suçlanıp toptan yok edilmeleri adil bir davranış değildir. Çünkü, o şehirdeki erkeklerin büyük bir kısmını eşcinsel olarak yaratan, diğer erkeklerin de kadınların yanısıra bunlara meyletmeleri için ortam yaratmış olan bizatihi Yüce Yaratıcı'nın kendisi değil midir? Hem o şekilde yaratıp hem de "vay, demek ki sapıksınız" diye onları toptan öldürmek Yüce Yaratıcı'ya yakışan bir davranış mıdır?

Peki, sapıktır diye erkeklerin hepsini öldürdü Yüce Yaratıcı, ya kadınları niçin öldürdü? "Sadece erkekler ölsün" diye buyurması yetmez miydi? Şehrin üzerine taş yağdırıp kurunun yanında yaşı da yakmak adalete sığar mı?
Bir şey daha var: çocuklar. Onlar niçin öldürülüyor? Ya henüz ana karnında olanlar?

29 Ankebut Suresi 29-34. Ayetlerde Lut Peygamber kavmine: "Sizden önce alemlerde hiç kimsenin yapmadığı bir fuhuş yapıyorsunuz" demektedir. Demek ki, Kur'an'a göre, o zamana kadar dünya yüzünde eşcinsellik görülmüyordu ve o dönemde Sodom'da ortaya çıkmıştı. Bu dahi mümkün değildir. Çünkü hayvanlarda bile hormon dengesizliğinden kaynaklanan eşcinsellik görülmektedir. İnsanların oluştuğu (veya dinsel terimlerle konuşursak yaratıldığı) günden Sodom dönemine kadar eşcinselliğin görülmediğini iddia etmek bilimsellikle bağdaşmaz.


Doğal eşcinsellik sadece hormon dengesizliğinden olmuyor. Son derece az görülen diğer doğal eşcinsellik tipleri örneğin kızlarını erkek gibi veya erkek çocukları kız gibi büyüten ailelerin bu yanlış davranışı sonucunda, veya Pekin Operası gibi yerlerde kızlar-kadınlar sahneye çıkamadığı için kız-kadın rolüne çıkan erkeklerin zamanla bu rollerini içselleştirmeleri dolayısıyla ortaya çıkıyor.  (Pekin Operası'na küçük yaşta başlarken kız rolü biçilen kişi, bu rolünü ömür boyu değiştiremiyor, diğer roller için seçilen kişiler için de geçerli bu kural.) Bundan 40 sene kadar önce bu konuyu işleyen bir Çin filmi seyretmiştim. Bulabilirsem paylaşacağım.


Bir de doğal olmayan, toplumsal ve siyasi olarak meydana gelen eşcinsellik var.

Örneğin, Eski Atina toplumunda devlet adamı olarak yetişmek isteyen erkek çocukların bir devlet adamının yatağından geçmek zorunda olmaları gibi. Bir devlet adamının eğitimine giren çocuk, eğitimi süresince onun oğlanı olmak zorunda idi. Yetişip bir devlet adamı olunca, o da yetiştireceği çocukları oğlan olarak kullanacaktı. Aslında o çocuklar kendilerini kadın gibi hissetmiyorlardı. Ama devlet adamı olabilmek için bu işe razı olmaları gerekiyordu. İşte doğal olmayan eşcinselliğin bir çeşidi bu. (Tarih kitaplarında bize ballandırarak anlatılan "Atina Demokrasisi" işte bu.)

Atina'dan Bizans'a, oradan da Osmanlı'ya geçen bu gelenek, insanları siyasi olarak egemenlik altına almak için makak maymunlarının yaptığından daha ileri bir yöntem bulamamış olduklarını göstermektedir.

Toplumsal ve siyasi eşcinsellik konusunda Doğu Perinçek'in "Eşcinsellik ve Yabancılaşma" adlı incelemesi, ülkemizde ilk ve tek kaynak olma özelliği taşımaktadır. (Perinçek'in bu incelemesinde doğal eşcinsellik ele alınmamıştır)

***********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder