14 Haziran 2013 Cuma

"Hükümet istifa" diyemeyen sözde muhalefet

Ne iktidar anladı, ne de sözde muhalefet. Daha doğrusu, anlamazdan geldiler.
Anlamamak olanaksızdı, çünkü "Hükümet istifa", "Tayyip istifa", "Diktatör istifa" haykırışlarını sağır sultan bile duymuştu.

AKP, Tayyip Bey, Gül Bey iktidar oldukları için anlamazdan gelmeleri, olayı çevre ve yeşil kapsamında tutmaya gayret etmeleri anlaşılır bir şeydi.
Tayyip Bey'in referandum önerileri, kendi seçtiği ve Gezi olayları ile hiç bir ilgileri olmayan "Gezi Akilleri" ile oturup görüşmesi, ağaç kesmekten para cezası almış olan Hülya Avşar ile çevreciliği konuşması anlaşılabilir.
Olayı saptırmak için camiye ayakkabı ile girildiği, bira içildiği, türbanlı kadının dövüldüğü palavraları da anlaşılabilir.

Ama, ana muhalefet CHP ve yavru muhalefet MHP bu haykırışları nasıl duymazdan gelir?
"Aman AKP'ye bir şey olmasın" korkusuyla olayları yatıştırmak için Gül'e sarılan CHP Müdürü ve MHP Müdürü bilmezler mi ki Gül de onlardandır?
Bakınız: (Halka sırtlarını döndüler, Gül'e sarıldılar  http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/06/halka-srtlarn-donduler-gule-sarldlar.html)


Direnişin ilk günlerinde,Tayyip Bey'den önce İstanbul Emniyet Müdürü'nü şahsen telefonla arayıp "Dağıtın" emri veren kişi Gül Beydir. 
Bilmiyorlarsa Aydınlık açıkladı. Hala Gül'e sarılmaya devam edecekler mi?


Aydınlık, 13 Haziran 2013

CHP Müdürü, Gül'ü "Sağduyunun sesi" ilan etmişti. Al sana sağduyu: "Taksim'i dağıtın"
MHP Müdürü, Gül'ü "Yerinde ve zamanında açıklama yapan kişi" ilan etmişti. Al sana yerinde açıklama: "Taksim'i dağıtın."
 
CHP ve MHP Müdürleri, Tayyip Bey'in gitmesi halinde AKP Hükümetinin Gül Bey himayesinde devam etmesi için Gül'ü parlatma kampanyasında yer almışlardır.
Hatta, Tayyip Bey'in gitmemesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
 
Geçen gün gece yarısı CHP MYK tam 2,5 saat toplandı.
Çıkan sonucu CHP Müdürü açıkladı:
-- "Cumhurbaşkanı Liderler Zirvesi gerçekleştirsin. Bu sayede sorunların aşılmasında büyük rol üstlenmiş olacaktır"
-- "Siyasal partiler miting yapmamalı, tansiyon düşürülmelidir."
-- "Vatandaşlar derin endişe içinde. Bütün siyasi partiler üzerine düşen görevi yapmalı, toplumda huzur sağlanmalıdır."
Yani:  "Ortalık yatışsın, sorunlar aşılsın, huzur sağlansın, hükümet devam etsin". Bu laf salatasından anlaşılan bu.
 
CHP Müdürü arkadaş,
Vatandaş endişe içinde değildir. Aksine hükümetin istifasını istemektedir, gelecekten umutludur. Bu yolda canını ortaya koymuş mücadele etmektedir. Ana muhalefet partisi lideri olarak senin görevin huzur sağlamak mıdır, hükümeti yıkıp yerine geçmek mi.
Tayyip Bey için "Diktatör", "BOP Eşbaşkanı" diyen sen değil misin? Diktatörün yönetiminde nasıl huzur sağlanır? Olur mu böyle şey? Hangi dediğin doğru?
Siyasal partiler miting yapmamalı öyle mi? Millet hükümet istifa diye ayağa kalkmış iken, ana muhalefet partisi başını kuma gömüp oturacak, öyle mi?
"Hükümet istifa, diktatör istifa etsin, tüm CHP'li Milletvekilleri, parti üyeleri, CHP'ye oy veren vatandaşlar, haydi meydanlara, yıkalım bu iktidarı, ayaklanan halkımızın başına geçelim" demen gerekmez mi?
 
Arkasından Parti Sözcüsü Haluk Koç konuştu, İstanbul Valisini şiddetin sorumlusu ilan etti. "Başbakanın meşruiyeti söz konusu bile değildir" dedi.
Peki, meşru olmayan bir Başbakanın istifa etmesini istemeniz gerekmez mi? Neden ortalığı yatıştırıp iktidarın devamını sağlamaya çalışıyorsunuz?
 
Eğer Tayyip Bey, defalarca söylediğiniz gibi "Diktatör" ise, "BOP Eşbaşkanı" ise, meşru değil ise:
-- Niçin "Başbakan istifa" demiyorsunuz?
-- Bu sıfatlarla suçladığınız Tayyip Bey ile Liderler Zirvesi'de bir araya gelip sorunları aşmanız, huzur sağlamanız nasıl mümkün olur?
-- Diktatörle aynı masaya oturup demokratik bir anayasa yapılabilir mi?
-- Meşru olmayan diktatörün sorunları aşıp toplumda huzuru (!) sağlaması için çalışmak demokratlık mıdır?
Demek ki, bu suçlamaları seçmenin gazını almak için yapıyor, sonra da seçmenin gözlerinin içine baka baka Tayyip Bey'e koltuk değneği oluyorsunuz. Var mı başka türlü bir izah tarzı?
 
Haydi CHP Müdürünü, CHP yönetimindeki Fethullahçı, Atatürk düşmanı, Kürtçü bölücü Milletvekillerini anladık. Ya diğerleri? Atatürkçü Milletvekilleri? Onlar da "Hükümet istifa" haykırışlarını duymuyorlar mı? Evet, bazıları destek veriyor, birkaç CHP Milletvekili Taksim'deydi geçen gün. Ama "Direnişe destek" vermek başka, "Hükümet istifa" diye haykırmak başka. Niçin MYK kararı protesto edilmiyor?
Mustafa Balbay bile bir sayfa dolusu yazıyor, sonunda "Direnişçiler özgürlük istiyor" diyor. Özgürlük değil, hükümetin istifasını istiyorlar Sayın Balbay. Silivri'den duyulmuyor mu acaba?
 
Kılıçdaroğlu'nun CHP Gurup toplantısında söyledikleri:
"Erdoğan'dan kurtulma zamanıdır... Bu gençler demokrasi istiyor... CHP (gençlerin) haklı eylemlerinin yanında kapı gibi duracaktır... Ey Başbakan sen kim demokrasi kim... Özgürlük siteyenlerin dövüldüğü rejime dikta rejimi, başındakine de diktatör denir."
Tam bir laf salatası. Tercümesi:
"Gençlerin haklı eylemi, bu gençler demokrasi istiyor, CHP haklı eylemin yanında kapı gibi duracak." Yani, bu eylemler "Hükümet istifa" eylemleri değil, demokrasi isteği eylemleri. Eylemleri gençler yapıyor, CHP işin içinde değil. CHP sadece "kapı gibi duracak".
Kadıköy'deki mitingi CHP kitlesinin kendisine isyan etmemesi için iptal edip Taksim'e yönlendirmek zorunda kalan CHP Müdürü, Taksim'de yaptığı konuşmada, oraya CHP olarak değil, vatandaş olarak geldiklerini söylemişti.
Sözün kısası: Diktatörden demokrasi bekliyor.
 
Yurtsever CHP ve MHP Milletvekilleri, CHP ve MHP üyeleri, CHP ve MHP'ye oy veren yurttaşlar.
Hepinizi CHP ve MHP Müdürlerine karşı isyana davet ediyorum. Sözle, yazı ile, eylemle (gösterilere CHP ve MHP, Ülkü Ocakları flamaları ile katılarak) isyan ediniz.
Hükümeti istifaya davet etmek demokratik bir haktır. Bu hakkınızı kullanınız.
AKP yandaşı parti yönetimleri tarafından afaroz edilmekten korkmayınız.
 

********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder