19 Şubat 2012 Pazar

Tayyip Erdoğan, "şiddetli ihtar" ile karşı karşıyadır

Doğu Perinçek, 17 Şubat günlü Aydınlık köşe yazısında iki yanlışı düzeltiyor.
Birincisi: Çete değil, Gladyo
İkincisi: Cemaat değil, Silahlı Fethullah Örgütü

Çete değil, Gladyo
+++++++++++++++

NATO'nun her üye ülkede bir gizli örgütü var.
Bu gizli örgüt, üye ülkelerin yönetimlerinin Amerika güdümünden çıkmasını önlemek amacıyla kuruldu.
Genel olarak bu gizli örgüt SüperNATO olarak adlandırılır.
Her ülkede değişik bir ismi var. İtalya'da Gladyo, Türkiye'de Kontrgerilla vesaire.
Fakt tüm dünyada Gladyo olarak biliniyor. İtalya'daki örgüt hakkında çok haber çıktığı için.
Bu yüzden Perinçek de bu gizli örgütü "Gladyo" olarak yazıyor.

Tayyip Erdoğan'ın özel olarak MİT yöneticilerini, genel olarak da görev verdiği tüm devlet görevlilerini dokunulmazlık zırhına bürümek için çıkardığı yasayı Kılıçdaroğlu "Çetesini kuruyor" diye açıkladı.

Doğu Perinçek, bu açıklamayı şöyle eleştiriyor:

"Önce adını doğru koyalım: Çete değil Gladyo!
Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi “Çetesini kuruyor” değil.
NATO ülkelerinde Başbakanlık koltuğunda oturanlar “Çete” kurmaz; Gladyo’da görev üstlenir.
Atlantik ittifakının bir raconu var. İtalyan Cumhurbaşkanı Cossiga, Nur Batur’a uzun uzun anlatmıştı:
"Gladyo, sanıldığı gibi generallerin yönetiminde değildir; tepesinde Cumhurbaşkanları, Başbakanlar bulunur, siyasal iktidar sahipleri vardır"
(Sabah, 17,18,19 Şubat 2009).

İkincisi, Kılıçdaroğlu'nun "Çete" dediği Gladyo, yeni mi kuruluyor?
O zaman Danıştay suikastından TSK komuta kademesinin esir alınmasına kadar Türkiye tarihinin en büyük tertibini rufailer mi yaptı? Günaydın!

Bu “Çete” kavramını, Ufuk Uras türünden Ergenekon tertibinde aktif eleman görevi yapmış olanlar ortaya atmışlardı.
Amaç, ABD’nin ve NATO’nun amir rolünü perdelemektir.
Tezgâhtaki MİT yasasına İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey doğru tanıyı koydu:
“Tayyip Erdoğan, Gladyosunu zırhlandırıyor.” (Aydınlık, 14 Şubat 2012)"

Perinçek, yazısına şöyle devam ediyor:

“Cemaat” değil, "Silahlı Fethullah Örgütü" 
+++++++++++++++++++++++++++++++++++

Diğer önemli yanlış, “cemaat” kavramı. Türkiye’de o kadar çok cemaat var ki! 
Ayrıca kastedilen oluşum, cemaat değil, yasa dışı silahlı F örgütlenmesidir.
Eski Bakanlarımızdan Ufuk Söylemez çok haklı,
“Cemaat sözcüğünü kullanmayalım, bunun adı, F silahlı örgütüdür.” diyor.
(Ulusal Kanal, 11 Şubat 2012 Sabahattin Önkibar’ın Alternatif programı)
“Cemaat” derseniz, kendisini o “cemaatin” mensubu sayan sıradan yurttaşı da içine katarsınız. 
Oysa bunlar, CIA güdümlü, devlet içine yuvalanmış, silahlı bir terör örgütüdür.

Mesele “paylaşımın” ötesinde
+++++++++++++++++++++++++

 Peki olay nedir?  

F örgütü ile Tayyip Erdoğan’ın Gladyosu mu çarpışıyor?  
Zaten bunlar 6 yıldır Gladyo’nun Ergenekon tertibini el ele yürütmediler mi? 
 Doğrudur, birlikte yürüttüler
 Peki F örgütü, BOP Eşbaşkanı’na karşı niçin saldırıya geçti, bunun bir anlamı olmalı.
“Yağmanın paylaşılması”, “sermaye kavgası”,”iktidar paylaşımı” gibi genel yaklaşımlar fazlasıyla ciddiyetsiz.  
Çünkü bu kavga “paylaşıma” zarar veriyor.
Ayrıca her siyasal kavga, en sonunda iktidar ve rant kavgasıdır. Bunu söylemek, hiçbir şey söylememek anlamına geliyor.
Bu kavgayı iki tarafın çıkarıyla açıklamak zor.
Kendileri de söylüyor: "İki vazo da kırılıyor."
Tarafların öz çıkarlarının ötesinde bir üçüncü güç olması lazım.

BOP Eşbaşkanına Üst Makamdan Şiddetli İhtar
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

BOP Eşbaşkanı, bağlı olduğu makamın (BOP Başkanlığı'nın, yani ABD yönetiminin) şiddetli ihtarıyla karşı karşıyadır.

"Niçin ihtar, ihtara ne gerek var, talimat yetmez mi" denecektir.
BOP Eşbaşkanlığı, yapamayacağı bir görevle yüz yüzedir.


Zor Görev
+++++++++

Türkiye’yi Suriye’nin üzerine sürmek, Tayyip Erdoğan’ın elinde değil.  
TSK, bu görevi yapamaz. Genelkurmay Başkanı emretse yine yapamaz!
Komutanlar bu nedenle tutuklanıyor ve ifadeye çağırılıyor.
İkincisi, Suriye’ye müdahalenin karşısında çok güçlü bir kamuoyu var:
AKP tabanı da bu kamuoyuna dahildir.
Üçüncüsü, doğalgaz Rusya ve İran’dan geliyor. 
Tayyip’in bölge ülkeleri ve halklarına ihanetinin sonuçları çok ağır!  

Tayyip Esad’ı değil
Esad Tayyip’i Götürür
++++++++++++++++++

 Toplam olarak bakarsanız, BOP Eşbaşkanı Suriye’ye bugüne kadar yaptığının ötesinde bir müdahaleye kalkışacak iktidara sahip değildir; kalkışırsa Beşar Esad değil, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül yıkılır. 

                      ABD ise gaddar!    
      Tayyip Erdoğan’ın aczini anlama konumunda değildir. 
       Bir bakıma Tayyip Erdoğan’a ölmeyi emretmektedir.
Tayyip Erdoğan ise, ayak sürtüyor; durumu idare etmeye çalışıyor. 


O zaman ABD, BOP Eşbaşkanını göreve zorlayacak aleti (Silahlı F Örgütü'nü) harekete geçirmiştir. Sırada başka aletler de var!



F örgütü üzerinden yürütülen operasyonun bir boyutu da, Güneydoğu’da kalkışmalara hazırlık olarak gözüküyor.

ABD emperyalizmi KCK içindeki MİT örgütlenmesini açığa çıkartarak kurgulanan iç çatışmaların boyutlarını derinleştiriyor.

Asıl Zorda Olan ABD
+++++++++++++++++

Bu operasyon, Tayyip’i indirme operasyonu değil; 
                  Tayyip’i göreve mecbur etme operasyonudur.
ABD’nin durumu da zor.
Çünkü Tayyip Erdoğan’ın yerine koyacağı bir BOP Eşbaşkanı yok.
ABD Tayyip Erdoğan’a mecbur. Her ikisi de çaresizliğe mecbur!

Aman birbirinizi yemeyin!
+++++++++++++++++++++

Çeşitli güçlere bakıyoruz, “Biz taraf değiliz” diyorlar. “Yiyin birbirinizi” manşetleri atılıyor.
Tayyip Erdoğan ile F örgütünün “birbirini yemesi” için gazete manşetlerine gerek yok.
Hatta o manşetleri şöyle de anlayabiliriz: “Aman birbirinizi yemeyin!”
Çarpışan tarafların o manşetlerden alacağı esin budur. 
TÜSİAD da, “ Birbirinizi yemeyin” diyor zaten.
Ferit İlsever arkadaşım burada çok önemli bir soru soruyor:
Peki biz, Türkiye güçleri seyirci miyiz? Bütün bu olayların bizi ilgilendiren bir yönü yok mu?

Emekçiler, bütün olarak halk, ayağı Türkiye toprağına basan güçler bu sürece kayıtsız mı kalacak?

Binbir bela kapıda!
++++++++++++++++

Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan, ABD’nin Suriye harekâtıdır.
Bu harekâta alet olmak, hatta şu veya bu ölçüde destek olmak, Türkiye için çok ağır sonuçlar doğuracaktır:

Bölünme, ekonomik çöküş, iç çatışmalar, faşist dikta; bela adına ne varsa, Türkiye’yi beklemektedir.

“İki tarafa da karşıyız” demek yetmiyor
++++++++++++++++++++++++++++++++

Türkiye elbette kendi tarafında olacaktır. Biz Türkiye cephesindeyiz; tarafız! Cephemiz var! Savaşıyoruz!
“İki tarafa da karşıyız” demek yetmiyor!


Üç Maddede Türkiye Cephesi
+++++++++++++++++++++++++
 Bir!  Suriye’ye karşı her müdahaleye karşıyız!  İki! İran’a her müdahaleye karşıyız! Üç! Irak’a her müdahaleye karşıyız! Türkiye cephesinde olmak bugün bu üç maddede özetlenir.

Türkiye Cephesinde Birleşelim!
++++++++++++++++++++++++++

 Tarafız!
 Seyirci değiliz!
 Türkiye Cephesindeyiz!
 Herkesi Türkiye Cephesine çağırıyoruz.
 Türkiye Cephesi bugün somut olarak, Suriye’nin, İran’ın, Irak’ın, Lübnan’ın bağımsızlık ve güvenlik cephesidir.
 
Türkiye Cephesinde yer alan herkesin geçmiş günahlarını sileriz!

********
********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder